12. Bölüm

3.3K 318 311
                                    

Bölüm 12

Nehir eve geldikten sonra kendini suyun altına bıraktı. Akan suyun geçmişini götürmesi için her şeyini feda etmeye razıydı. Ama geçmiş zamk gibi yapışmıştı hayatına. Unutmuyordu, yaşatmıyordu ama öldürmüyordu da. Aldığı her nefesi sekteye uğratan bir düğümdü.

Kısa bir süre her şeyi unutmuştu Nehir. Her şeyin düzeleceğine, iyi insanların da olduğuna, cellatlarından tamamen sıyrıldığına inanmıştı. Teyzesinin de dediği gibi bu bir rüyaydı, kabusa dönmeden uyanması gerekiyordu. Rehavete düşmemesi gerekiyordu. Hayat ona ömür boyu tetikte durup kaçmayı layık görmüştü, o da bunu yapacaktı. Nehir onlarla birlikteyken bir daha düşmeyeceği bir gaflete düşmüştü.

Duştan çıktıktan sonra donuk adımlarla üstünü giyindi, saçını tarayıp kıskaçlı bir tokayla tepesinde gelişigüzel bir topuz yaptı. Buzdolabından meyveyi yoğurt çıkarıp kendini koltuğa attı. Telefonundan sesli kitap açtı, yoğurdunu yerken bir yandan da kitap dinledi.

Yalnız kalmayı özlemişti. Uzun zamandır yoğun bir temponun içerisindeydi. Hayatına komşusu girene kadar tek tabanca dolaşan bir insandı Nehir, tek arkadaşı Gizem olmuştu, bu da ona yetiyordu. Ailesi dışında herkese ve her şeye mesafeliydi. Sıkça iş değiştirirdi. Sıkça ev değiştirirdi ve kendini böyle güvende hissederdi. Bu yüzden devlete atanmayı aklının ucundan bile geçirmemişti. Kontratında altı ay kalma zorunluluğu olmasaydı buradan da taşınacaktı ama birkaç ay daha dişini sıkması gerekiyordu. Boş yere para ödemeye gerek yoktu sonuçta.

Ekin Okumuş birkaç gün önce taburcu olmuştu. O taburcu olana kadar sırf Elif'i görmemek için kendine gece nöbeti yazdırmıştı Nehir. Teyzesine gittiği günden bu yana bir hafta geçmişti ve Meyra her gün kapısına geliyordu Nehir'in. Birkaç sefer Pusat'la karşılaşsa da selam vermekten öteye konuşmak istememişti. Bunu dile getirmemişti fakat Pusat anlamıştı ve buna uygun davranıyordu. Keşke Meyra da öyle davransaydı. Allah'tan bugün gelmedi diye içinden geçirirken kapı çaldı. Nehir inledi. Kapıyı açmayacaktı. Çalar çalar giderdi ne de olsa.

"Nehir evde olduğunu biliyorum, gitmeyeceğim!" Nehir ellerini yüzüne kapattı ve birkaç saniye öylece durdu. Sinirle yerinden kalkıp kapıyı açtı.

"Ne var Meyra?" diye çıkıştı. Bu çıkışmayı beklemeyen Meyra bir adım geriledi. Karşısındaki kadının gözleri ateş saçıyordu.

"Şey kahve yapmıştım da gel içelim diyecektim," dedi.

"Sağ ol, yeni içtim," diye cevap verdi Nehir. Kapıyı kapatacakken Meyra kapıyı tuttu.

"Kaç gündür bir haller var sen de. Seni incitecek bir şey mi yaptık?" diye sordu. Nehir'in kaşları çatıldı. Hiç istemediği bir şeyi yapmak zorunda bırakıyordu.

"Hayır," dedi Nehir.

"O zaman sorun ne? Bana anlatabilirsin," dedi Meyra. Anlaşılan kalbini kırmadan ondan kurtulamayacaktı. Bunu hiç istemiyordu ama hayatını eski düzenine döndürmek için yapmak zorundaydı. Nehir alayla güldü.

"Sen benim neyimsin de ben sana bir şey anlatacağım?" diye sorduğunda Meyra irkildi. Kaşları hayretle havaya kalktı. Dudakları birkaç sefer aralandı ve kapandı.

"Arkadaşınım sanıyordum," diye cevap verdi. Nehir kollarını göğsünde bağladı.

"Sen benim arkadaşım değilsin. Sen de kuzenlerin de benim hiçbir şeyim değilsiniz. Bir gün geldin kapıda kaldın, merhamet edip içeri aldım birkaç sefer konuştuk diye arkadaşım olacağını mı sandın? Kuzeninle işim vardı o iş halloldu, diğer kuzeninin manitasına baktım taburcu oldu, bu kadar! Düşün yakamdan artık! Kapıyı açmıyorum, konuşmalarınızı kestirip atıyorum illa salağa anlatır gibi açık açık söylememi istiyorsanız alın söyledim. Benden ve hayatımdan uzak durun! İyi akşamlar!" diyerek kapıyı Meyra'nın suratına kapattı.

SENDEN ÖNCE SENDEN SONRA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now