-Final..-

5.7K 261 361
                                    

Never.

Yaklaşık 4 yıl. 4 yıldır Jeongguk Taehyung'u bekliyordu. 4 yıl..

..

"Yaaaa ağlamak istiyorum, mükemmel bir geceydi." Jimin  durmadan düğününü anlatıyordu. Oysa 5 ay olmuştu.

"Jimin biliyoruz biz de oradaydık." Jin artık bıkmış bir şekilde söyleyince Namjoon elinde pastayı Jin'e vermişti.

Haa unuttum. O 4 yıl neler mi oldu? İşte. Jimin ile Yoongi evlendi. Hoseok, Jieun adlı bir kadınla evlendi ve kadın hamile. Jin ve Namjoon evlatlık edindi. Ve ben..  kilo verdim, işlerimde başarılı oldum, model oldum. Ama model olmamın tek sebebi oydu. Belki beni görür ve özlediğini düşünür diye.

Ama sadece kendime yalan atıyordum. Belkide başka biriyle evlidir. Belki de.. Bu kısımda gözlerim doldu. Çünkü yine aklımdan geçti. Jin ve Jimin'in bakışlarını gördüm. Artık alışmışlardı durduk yere ağlamama, sinir krizi geçirmeme.

"Ben biraz dolaşmaya gidiyorum."

Direk kalkıp arabaya adımlamıştım. Arabayı tam açacakken telefonum çalmıştı.

"Alo? Japonya'ya mı? Neden? Aaa.. Çekim. Doğru. Tamam, hemen bilet alacağım. Tamam. Valize gerek yok mu? Tamam. Bay."

Menejerim ile konuştuktan sonra hemen arabaya binip havaalanına gitmiştim.

+/4/4 4/57686/1%-:_%4%576/

Yaklaşık 3 gün sonra Kore'ye geri dönmek üzere havaalanında bekliyordum. Şu Japonlar ne saygılı insanlar ha..

Anons yapılmış ve uçağa binmek için sıraya geçmiştik. Biletimi gösterip uçağa ilerlemiştim. Koltuğuma oturduğumda gözlerimi kapatıp dinlenme moduna geçmiştim. Kafam öne doğru geliyordu. Gözüm aralanmış ve bir ayakkabı görmüştüm.

"Pardon, geçebilir miyim?"

Hemen kalkıp yer vermiş ve oturmuştum. Ses tanıdık gibiydi. Kemerimi takıp telefona bakmış ve uçak moduna almıştım. Telefonu kapatıp cebime koyacakken ekrandan onun yansımasını görmüştüm. Bir saniye ne?

Gözlerim doldu. Beynimin oyunu sandım. Titredim. Yavaşça sağa döndüm. Oydu. Yüzünün, benlerinin, tek gözündeki çift kapağın sahibi. Saçları maviydi. Beni bıraktığı gündekinden 1 ton koyuydu. Maskemi çıkartıp kucağıma koydum. Ve o konuşmadan konuşmama kararı aldım. Lanet olsun. Zor dayanıyordum. Hayvan gibi özlemiştim onu. Kokusunu mirasım yapacak kadar.

Uçak Kore'ye varana kadar uyumuştu. Ve ben de onu izlemiştim. Uçak inmek için hazırlandığında hemen maskemi ve şapkamı takıp kafamı öne eğdim. Fark etmesini istemiyordum. Çünkü bir planım vardı.

Uçaktan indiğimizde onu takip etmeye başlamıştım. Hemen taksiye binmişti, ben de arkasından bir taksiye binip onu takip ettirdim.

Lüks bir evin önünde indiğinde biraz izleyip sonra indim. Kapının önüne oturup dizlerini kendine çekip kafasını oraya gömdü. Ağlıyordu. Hem de hüngür hüngür. Aklıma ağlayıp evden çıkışı gelmişti. Aynen öyle ağlıyordu. Onu 1 saat boyunca izledim. Gözleri ağlamaktan şişmişti ve aynı şekilde duruyordu.

"Taehyung!"

Aniden bağırdığımda korkmuştu ve direk karşıya baktı. Yani bana. Gözlerindeki o parıldayan taşların ağlamasına yeniden işaret göstermişti.

Ayağa kalkıp bana doğru adımlamıştı. Tam karşıma geçip beni süzmeye başlamıştı.

"Seni ilk podyumda gördüğümde.. Yani 2 yıl önce. O kadar heyecanlanmıştım ki.. Şu an ki heyecanım ondan daha fazladır belki."

"Neden Taehyung. Neden?"

"Jeongguk, hayalden daha gerçek duruyorsun. Yine hayal görüyorum galiba.."

Şaşırmış ve afallamıştım. Beni hayal olarak görüyordu.. İçim parçalanmıştı.

"Taehyung. Seni havaalandan beri takip ettim. Hayal değilim ya da her ne ise."

Taehyung inanamaz gibi elini yanağıma dokundurmuştu. Ve dokunur dokunmaz ikimizde ağlamaya başlamıştık.

"Benim için ölür müsün Jeongguk?"

Jeongguk gülmüş ve,

"Senin için yaşarım bile Taehyung."

Gülmüş ve ağlamaya devam etmiştim.

"Şizofren miyim Taehyung? Deli miyim? Neyim?"

"Neden Taehyung! Neden 4 yıl boyunca acı çektirdin bana? Neden yaptın bunu bize?"

"Özür dilerim. Ama bazen Jeongguk.. Bazen sevdiğin kişi için kendine ve ona acı çektirirsin. Daha büyük acılar çekmemek için."

Taehyung'u aniden kendime çekip öpmüştüm. Kısa ama öz bir öpücüktü.

Cebimden 4 yıldır eksik etmediğim yüzüğü çıkarıp eğilmiştim.

Peki ya Taehyung? Yine beni reddecek misin? Ben sözümü tuttum. Bekledim. Şimdi ya? "

"Yüzüğü hep taşıyor muydun.."

"Asla eksik etmedim. Evet. Kim Taehyung, benimle evlenir misin?"

"O kadar kolay mı sandın Jeongguk? Demek ki bulmuşsun nişanlımı."

Bogum.

Ayapa kalkıp kapıyı açan kişiyi gördüğümde sinirlerim tepemden boşalmıştı. Titremeye başlamıştım.

"Taehyung?"

"Özür dilerim Jeongguk."

Gözüm dönmüştü. Sinirden çenem sıkılmıştı. Hiçbir şey düşünmeden koşarak Bogum'a gitmiştim. Cebimde taşıdığım bıçağı onun boynuna saplamıştım. Ve yüzüme kanlar fışkırmıştı. Taehyung çığlık attığında yere yığılan kanlı bedeni idrak etmiştim. Ben Bogum'u öldürmüştüm.

Taehyung hızla gelip arkadan bana sarıldığında şoka girdiğimden hareket edememiştim.

Ve bıçağı Bogum'dan çekip kendime saplayacakken Taehyung beni durdurmuştu.

"Lütfen Taehyung, bırak. Öldüreyim kendimi. Artık sana yaklaşamam."

"Hani benim için yaşayacaktın Jeongguk? "

Taehyung beni öptüğünde yüzüne bulaşan kanlardan şikayet etmemişti. Elimdeki bıçağı alıp ayağa kalkmıştı. Ve bıçağı hızla silip Bogum'un eline bırakmıştı. Ve elimden tutup beni kaldırmış ve koşmaya başlamıştık.

Koşuyorduk. Birlikte. Kim Taehyung ve Jeon Jeongguk. Koşuyorduk. Cehennemin yasak bölümüne doğru.

Özür dilerim geç oldu. Ama bomba gibi oldu. Neyse affedin. Bunu final yapmak istememiştim. Belki ekstra bir bölüm gelir. En sevdiğim kitaptı. Ama her şeyin bir sonu vardır. Aynı bunun da bir sonu olacağı gibi.

Scanny - Taekook - Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin