always

547 69 57
                                    

"Harika bir satıcı buldum!" diye bağırdı Jennie eve girer girmez. Televizyonun sesini kısarak sıkıntıyla nefes verdim.

"Buna devam etmek istediğimi sanmıyorum," dedim yavaşça Jennie salon kapısında belirdiğinde.

"Ne demek istemiyorum?" Mor saçlarının rengi yıkandıkça açılsa bile çok güzel görünüyordu. Üzerindeki kısa elbiseyle çok uymuştu. Birden gözlerim doldu ve bakışlarımı ondan çektim.

"Jisoo, sorun ne?" Jennie önüme gelerek eğildi.

"Senden başka kimim var benim?" diye fısıldadım. "Söylesene. Kime sahibim başka? Ben kimim? Amacım ne? Neden her gün kafayı bulup kendimi öldürüyorum? Şu yüzümün haline bak!" diye bağırdım. "Gözlerime bak! İstediğim bu değil, tamam mı? Kendimi de seni de daha fazla kaybetmek istemiyorum. Kollarıma bak," Kollarımı çevirip morlukları daha iyi görmesini sağladım. "Bunlarla ve daha fazlasıyla yaşamak istediğimi sanmıyorum. Bırakıyorum."

"Ama biz en yakın arkadaşlarız."

Komik bir şey söylemiş gibi güldüm. "Senin en yakın arkadaş kavramın üç günde bir kafayı bulup düzüşmek ve sabahında da hiçbir şey olmamış gibi devam etmek mi gerçekten?"

Şok olmuş gibiydi. Gözleri kocaman ama bakışları donuktu.

"Beni kullanıyorsun," diye devam ettim. Bir süre sustum. "Bu ilk başta hoşuma gidiyordu," dedim yakınlaşmalarımızı kastederek. "Yani dört ay önce falan. Hiçbir şeyi umursamadan bir şeyler yapmak güzeldi. Ama artık değil, tamam mı? Artık sadece canım yanıyor. Bunu istemiyorum."

"Pekala, öyle olsun." dedi en sonunda. "Ben işimi dışarıda halleder gelirim."

Sonra nereye gittiğini söyleme gereği bile duymadan on dakika önce geldiği gibi evden çıktı.

11.08.2019

don't leave me [jensoo] Donde viven las historias. Descúbrelo ahora