twelve

1.3K 129 69
                                    

OY SINIRI 20+

Sabah çalan kapının sesine uyandım. Bill toplantı için herkesi toplantı salonuna çağırıyormuş. Green ile alelacele giyinip toplantı salonuna indik. Toplantı salonu ise geldiğimden beri henüz yeni gördüğüm antrenman salonuydu. Burası diğerinden çok daha büyüktü, neden burayı değil de orayı tercih ediyorlardı?

Salondaki kalabalığın çıkardığı uğultu duvarlara çarpıp yankılandıkça uğultu daha da çekilmez hale geliyordu. Bill içeri girdiğinde arkasından iki kişi daha girdi. Biri tanıdıktı sadece. Zayn. Diğer zenci çocuğu tanımıyordum.

"Herkese günaydın."

Bill salonun ortasında duran masaya çıktı ve "Eksik olan var mı?" diye sordu. Bu kadar kalabalıkta eksiği kim nereden bulacaktı ki? Ne aptalca bir soruydu bu?

Ellerini çırptı ve "Güzel." dedi etrafta sanki birini arıyormuş gibi kalabalığa bakarken. Aradığı kişiyi bulmuş olmalı ki "Marco ve Gwen. Buraya gelir misiniz?" diye sordu. Uzun saçlı bir çocuk ve bizden büyük olduğu belli olan kadın kalabalıktan sıyrılıp Zayn ve diğerinin yanına gittiğinde Bill bu kez "Üç aydan az süredir burada olanlar öne çıkabilir mi?" diye sordu. Biraz çekinerek birkaç adımda öne çıktım. Zayn bana bakıyordu. Ben de ona dönünce bakışlarını benden çekti.

"Herkes bu kadar mı?"

Toplam yirmi kişiden azdık. Bizimle ne yapmayı planlıyordu? Yeni geldik diye bizi hizmetçi olarak kullanmayı falan planlıyorsa kesinlikle yanılıyordu. Asla hizmetçi olarak çalışmazdım bu lanet yerde.

"Evet. Belki diğerlerinden uzun süredir burada olanlar haberdar olabilir ama sadece birkaç haftadır," duraksayıp bana baktıktan sonra devam etti. "Hatta birkaç gündür burada olanların bilmediğine eminim." Masadan zıpladı ve yavaşça oluşturduğumuz küçük topluluğun etrafında dolanmaya başladı.

"Ada'yı hiç duydunuz mu?"

Gruprat bir kaç kişi duyduğunu söylediğinde Bill kafasını yukarı aşağı sallayıp "Güzel." dedi fısıldar gibi. "Peki,"

Olduğu yerde aniden durup bize döndü.

"İsyancıları hiç duydunuz mu?" gruptan gelecek cevabı beklemeden kendisi cevapladı. "Ada'yı bilenler duymuştur, eminim. Diğerleri, hiçbir şey bilmiyorsunuz. Buraya gönderildiğiniz için hükumete öfkelisiniz. Cezalandırıldığınızı düşündüğünüz için öfkelisiniz. Ama öyle değil." Ne demek istiyordu?

"Yıllar önce buralı bir grup isyancı hükumete karşı geldi. Hiçbiri doğduğu bölgede yaşamak istemiyordu ve bölge ayrımının artık son bulmasını istiyordu. Hükumet buna karşı gelince isyan çıkarırlar ve Ada'ya sürüldüler. Şimdi ise geri dönüp ülkeyi mahvetmeye hazırlanıyorlar. Ama artık bir grup değiller. Bir ordular. Ve sizler, en ufak bir suçta bile buraya gönderildiğiniz için suçladığınız hükumetin size bağışladığı o ülkeyi savunmak için eğitiliyorsunuz burada. Tabiki aranızdan buna da isyan edip Ada'ya katılan oldu. Ama siz bizdensiniz, değil mi?"

Tüm bunlar ne demek oluyordu? Çocukluğumdan beri babamın anlattığı isyancılar bunlar mıydı? Neden ülkeyi mahvetmek istiyorlardı? Biz onlarla başa çıkamazdık. Evet burası kalabalık bir yerdi fakat bir ada dolusu insandan bahsediyordu Bill. Bir ada ne kadar küçük olabilirdi ki oradaki insanlar az olsun? Bill'in sesiyle düşüncelerim bölündüğünde birkaç kişinin ismini söylüyordu.

"Siz Marco'dan daha yoğun ders alacaksınız. Acele etmemiz lazım. Bir an önce ilerlemeniz gerek."

Daha sonra birkaç kişinin ismiyle beraber benim de ismimi söyledi. Tahmin ettiğim şeyin olmaması için dua ettim ama boşaydı. Bill'in dudaklarından "Siz Zayn'lesiniz." cümlesi döküldü bile. Ona baktığımda onun da bu durumdan memnun olmadığını anladım. Sinirle soluk verip gözlerini devirdi.

West CoastWhere stories live. Discover now