twenty one

1.1K 100 41
                                    

Buraya ilk geldiğim günü hatırladım. Etrafımı saran kalabalık tıpkı bugünkü gibi yine bu salonda toplanmıştı yeni gelen biri için ve o yeni gelen biri bendim. Bugün ise ben de o kalabalığın içindeydim, yeni gelenleri bekliyordum. Onlar da bir süre sonra bu kalabalığa karışmış ve yeni gelenleri bekliyor olacaklardı. Kalabalık her geçen gün büyüyordu.

Beklemekten yorulmuştum. Bedenimde zaten dünden kalan yorgunluk da vardı, bir de dakikalardır ayakta duruyordum. Green'in koluna girmiş biraz ondan destek alıyordum. O da omzunu duvara yaslanmıştı. Yavaşça başımı omzuna koyduğumda hemen arkamda Vincent'ın sesini duydum. "Yoruldun mu?"

"Evet." dedim başımı Green'in omzundan çekmeden. "Dün gece uyuyamadım. Yorgunum biraz." Yüzüme, anlam veremediğim bir ifade takınıp baktı. Dediğimi yanlış anlamıştı sanırım ama ona bir açıklama yapmak zorunda değildim. Dudaklarımı kemirirken boş gözlerle de etrafıma bakıyordum. Ne çok tanımadığım insan vardı. Burada uzun yıllar kalsam bile asla bu insanların hepsini tanıyamazdım. Acaba hepsi birbirini tanıyor muydu?

Salonun, kapanırken ses çıkaran kapısına döndü herkes birden. Bill ve yanındaki dört yeni gelen kişi kalabalığın ortada bıraktığı boşluğa doğru ilerliyordu. Geldiğim gün an be an canlanıyordu gözümde tam da şuan. Ne kadar korkuyordum o gün. Oysa şimdi buradaki birçok kişiye kafa tutacak kadar cesur hissediyordum.

Aynı kapı bir kez daha gürültüyle kapandığında tıpkı az önce olduğu gibi herkes kapıya döndü. Zayn kalabalığa doğru ilerliyor, aynı zamanda nemli gözüken saçlarını elleriyle arkaya atmaya çalışıyordu. Yüzü hala yorgun duruyordu, o dinlenememişti sanırım. Çemberin karşı tarafında duran arkadaşlarının yanına ilerledi ve gider gitmez bir şeyler konuşmaya başladı. Soğuk biriydi ama arkadaşları ile arası çok iyiydi.

"Herkes buraya baksın." Bill'in ikazını duyduğumsa bile hâlâ Zayn'e bakıyordum. Hareketlerini takip ediyordum gözlerimle, yorgunluğu hareketlerine yansımıştı. Biraz daha ona bakarsam göz göze gelirim diye bakışlarımı yavaşça çektim üzerinden. Ona baktığımı görmesini istemiyordum çünkü. Bill'e verdim dikkatimi. Yeni gelenleri tanıtıyordu herkese. Önce sarışın çocuğu gösterdi ve önce ismini, sonra nereden geldiğini, ardından da neden geldiğini söyledi. Diğer iki çocuğu da tanıttıktan sonra en son siyahi kızı gösterdi. Kız sanki komik bir şey varmış gibi kendi kendine hafif sırıtıyordu. Bill'in knu tanıtmasına müsaade etmeden "İsmim Solana. Güney'den geliyorum." dediğinde Bill'in ona kızmasın bekledim ancak öyle olmadı ve kızın devam etmediklerini kendisi söyledi.

"Solana kikboks dövüşçüsü ancak şike yaptığı için hakemi öldürünce," Bill cümlesine devam etmeden önce kıza baktı. Devamını onun söylemesini bekliyordu sanki ama kız susmayı tercih etti. Kızdan ses çıkmayınca da Bill cümlesine kendisi devam etmek zorunda kaldı.

"Artık hayatına burada devam etmek zorunda kaldı. Değil mi Solana?"

"Ben kimseyi öldürmedim. Suç benim üzerime kaldı."

Sonunda kendim gibi birisi gelmişti. Ben de aynı nedenden buradaydım o kız da...

"Peki." dedi Bill yeni kızın kendini savunmasından sonra ve konuyu orada öylece kapattı. "Antrenmanı olanlar takımlarını ve eğitmenlerini biliyorlar. Geri kalan herkes dağılabilir." Zayn'le göz göze geldim. Onun takımındaydım ve gerçekten bu durumdan hiç memnun değildim. Ona dokunmamıza izin vermiyorken onunla antrenman yapmak çok zordu.

"Beta." Bill'in adımı seslenmesiyle Zayn'e bakmaya bir son verdim. "Seni Vincent'ın takımına aldım. Yeni kız Zayn'le." Tanrı'ya başka bir şey için dua etsem kesin tutacakmış demek ki çünkü daha az önce Zayn'in takımında olmaktan hiç memnun olmadığımı geçirmiştim içimden. Sadcee başımı sallayıp hiçbir şey demedim ve Vincent'ın takımı topladığı köşeye doğru ilerledim sessizce.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin