aşık olmam gerek

190 40 62
                                    

Mutlu uyandığım günleri, çok nadirdir, severim. Bugün mutlu olma sebebim yarının doğum günüm olmasıydı. Koca yirmi ikiyi devirmek üzereydim, kolay mıydı yaşlanmak? Değildi ama mutluydum. Hatta yatağımı bile nizami bir şekilde toplamıştım. Dolabımdan güzel giysiler seçip giyindim, telefonumda Delirmiyorsan Tebrikler çalıyordu ve ben de dans ediyordum.

Saç fırçamı elimde mikrofon yapıp bir şekilde kıvırıp, hoplayıp, zıplayıp dans ederken "Delirmiyorsan tebrikler! Şarkı söylüyorsam bu yüzden," diye bağırmış, takı mankenimden gözüme çarpan kolye, bileklik ve yüzükleri alarak yatağımın üstüne atmıştım. Kızlar kesinlikle hediye almadan geçmezdi, babamdan da birkaç bir şeyler koparır, annemin muhteşem olağandışı pastasından yerdim. Gece vakti odama çekilince de kendimi ödüllendirirdim. Mesela Çerezza'nın mısır bilmem neli, sarı topçuklardan oluşan cipsi favorimdi. E, nasıl olsa yaşlanmak kolay değildi.

Merdivenleri ışık hızıyla inip kapıdan çıkacakken babama yakalanınca sırıtmıştım. "Baba be, şu güzel kızını görsene," dedim elimi uzatarak.

Cebinden çıkardığı parayı avucuma vurdu homurdanarak. "Seni şu zamanlarda görmeyi hiç istemiyorum Begüm," dedi çatlı kaşlarla bana bakarak. "Cebimdeki akrep misin, delik mi bilmiyorum kızım."

Hemen gidip yanağını öptüm. "Canın, prenses kızınım babacım; aşk olsun!"

"Aç koynunu... Neyse!"

Ona gülerken hemen evden çıkıp motoruma atladım. Kızlar bugün benden kaçıyordu ama bu tek başıma da eğlenemeyeceğim anlamına gelmiyordu. Motorun minik bagajına attığım, bagajdan da minik deniz çantamla birlikte sahile indim. Bugün kendime deniz-kum-güneş izni verdim.

-o-

Güneş batarken kumlara serdiğim havlunun üstünde oturuyordum. Başımda güzel bir hasır şapka ve gözlerimde güneş gözlüğü vardı. Yanmamak için çok uğraşmıştım, beyaza yakın bir tenim olduğu için domatese dönüyordum hep. Kulağıma kulaklıkları takıp yine moodumu yükselteceğini bildiğim için Delirmiyorsam Tebrikler'i açtım. Bu şarkı cidden tüm günümü güzelleştiriyordu.

Telefonuma gelen mesajları kontrol ederken anonimden gelen mesajı açtım.

oylekolayasikolmam: sana bir hediye vermek istiyorum

oylekolayasikolmam: özel bir hediye

hiitsmebeg: Fotoğraf falan mı göndereceksin? Fesat algılamak istemiyorum, bu kadar gizemli olmak zorunda değilsin.

oylekolayasiksolmam: sonuna nokta koyduğun bi cümle...

oylekolayasikolmam: seninle konuşmadığım için bana kızgınsın biliyorum

hiitsmebeg: Sana kızgın değilim bay her şeyi bildiğini sanan megoloman. KIRGINIM. Bu iki kelime arasındaki tek fark harf değişikliği değil, koskoca bir uçurum var arada, bil istedim.

oylekolayasikolmam: bunu telafi etmeye çalışıyorum

hiitsmebeg: Nedense bunu göremiyorum?

Bir süre ekranda "Görüldü" kalsa da yazmaya başladı, sildi, yeniden ve yeniden yazdı...

oylekolayasikolmam: yarın saat 2'de limon kafeye gelir misin

oylekolayasikolmam: seni bulacağım

hiitsmebeg: Dans sözün gibi olmasın?

oylekolayasikolmam: bu kez tüm önlemleri aldım

Bu kez ben görüldü atıp telefonu şortumun cebine sıkıştırdım, havluyu silkeleyip çantasına koyarak üstüme tişörtümü geçirdim. Bu sinirle daha fazla burada oturmak yerine eve geri dönmeyi tercih etmiştim. Motorun yanına geldiğimde bütün eşyalarımı minik kutu şeklindeki bagaja geri atıp hiç oyalanmadan eve doğru yola çıktım.

ne dilediğine dikkat et | half-textingWhere stories live. Discover now