14| kırık bir ruha bakabilir misin

244 28 57
                                    

"Hyung, yerleri sildikten sonra sen çıkabilirsin."

Taehyung, günlük giderleri hesaplıyordu, aynı zamanda ne kadar para biriktirdiğini de hesaplamaya çalışıyordu. Haftaya mezuniyet töreni vardı ve takım elbise giymeyi pek istemiyordu, hatta mezuniyete bile katılmayı düşünmüyordu ama sonuçta bir daha asla liseye gidemeyeceği için ileride pişman olmamak adına gidecekti lakin okulda yakın olduğu birileri olmadığı için eğleneceğini de düşünmüyordu.

Seok Jin başı ile Taehyung'u onayladı, zaten yarına yetiştirmesi gereken yarım bırakılmış bir maketi bitirmesi gerekiyordu, mimarlık okumak zor olsa da bu mesleği sevdiğinden dolayı onun için dert değildi.

Açılan kapı ile ortamdaki sessizlik bozulmuş, Jungkook'un kapalı olduklarını söylemek için araladığı dudakları Laina'yı görünce geri kapanmıştı. Taehyung için geldiğini anlamak zor değildi.

"Kapalıyız."

Taehyung, kimse bir şey söylemediği için başını kaldırıp gelen kişiye ithafen konuşmuştu. Lakin yüzündeki ciddi ifade Laina'yı görünce kaybolmuş ve yüzünü güzel bir gülüş esir almıştı. Beraber film izledikleri zamandan bu yana Taehyung, Laina'dan daha fazla etkilenir olmuştu. Yanağını Laina'nın avucuna yasladığı o kısa zaman diliminde oldukça huzurlu hissetmişti.

"Laina." Seok Jin şaşkınca karşısındaki Laina'ya bakıyordu. Onu burada görmek kesinlikle beklediği bir şey değildi.

"Seok Jin hyung?"

Laina kendisine seslenen Seok Jin ile bakışlarını kendisini idare eden arkadaşına çevirmişti. Taehyung için geldiği kafede kesinlikle Seok Jin'i görmeyi beklemiyordu. Hatta çalışmadığına emindi. Hem bu saatte evde yarına olan ödevini yapması gerekmiyor muydu onun? Dün telefonda öyle söylemişti.

"Hyung mu?"

Jungkook, Laina'nın Seok Jin'e oppa yerine hyung demesine şaşırmıştı. Neden hyung diyordu ki? Bildiği kadarıyla kızlar kendinden büyük erkeklere oppa derdi. Yoksa bu yaşına kadar yanlış mı biliyordu?

"Oppa demekten hoşlanmıyorum." Laina, Jungkook'un sorusunu cevaplayıp Seok Jin'e döndü. Seok Jin şaşırsa da bir haftadır görmediği arkadaşını gördüğü için mutluydu. Üniversitenin yoğunluğu yüzünden uğrama fırsatı olmamıştı. Tabi bunda kafede Hoseok'un yerine çalışmasının etkisi de büyüktü.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Taehyung bakışlarını tamamen kapıda dikilen bedene çevirip Laina'ya hitaben konuştuğunda karşılık olarak bir baş sallaması almıştı. Taehyung kıskanç birisi değildi, hem Laina'nın hayatına karışmaya hakkı yoktu ancak Laina kendisine izin verirse ona karışabilirdi. Bu yüzden saçma triplere girmek yerine gülümsedi hafifçe.

"Bahsettiğin gri saçlı, Taehyung muydu?"

Seok Jin sesinin desibelini ayarlamayı unutup sorduğunda Laina sesli bir nefes alıp kaşlarını yukarı aşağı oynattı. Lakin artık çok geçti ve Taehyung hafif hafif gülüyordu. Laina oflayıp Seok Jin'e dil çıkarttı, bazen çok fazla patavatsızlaşabiliyordu. Bir daha hiçbir şey anlatmamayı aklının bir köşesine not etti.

"Taehyung sen de gülme."

Taehyung ellerini yukarı kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Laina'nın kendisinden birilerine bahsetmesinin hoşuna gitmediğini söyleyemezdi. Tabi ki de hoşuna gitmişti. Laina'nın oflayan sesini duyduğunda konuşmak için dudaklarını araladı. "Ben giderleri hesaplarken sen de herhangi bir masada oturabilirsin." Laina kendisini onayladığında hesaplama işine geri döndü. Zaten çok bir şey kalmamıştı.

Küçük Yara BantlarıWhere stories live. Discover now