1.0

5K 428 97
                                    

whatever; 1

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

whatever; 1.0

Karşımdaki siyah Porche oradan uzaklaşmak istememe sebep olurken ağır adımlarla mat siyah arabaya ilerleyip kapıyı açtım ve yolcu koltuğuna oturup kapıyı kapadım.

"Selam," dedi solumdaki Yoonoh. Ona bir saniyelik bir bakış atıp tekrar önüme döndüm. Yoonoh derin bir iç çekti. "İyiyim. Sorduğun için sağol," diyerek bana doğru eğildi. Zaten iki koltuğun arasında çok mesafe olmadığı için eğildiği anda kafamı çevirmemle yüzünü dibimde görmem bir oldu. Refleks olarak elimi göğsüne koyup onu durdurmak için geriye çekildim. O ise gülüp sol eliyle sağ omzumun üzerinde bir yere uzanarak bir şeyi tuttu ve geri çekilirken o şeyi bedenimden çapraz şekilde geçirdi.

Emniyet kemeri.

"Seni öpmeyecektim," dedi Yoonoh canavar gibi arabasını çalıştırıp ilerlemeye başlarken. "İlk buluşmada öpüşmem."

"Doğru, direkt yatağa geçersiniz."

"İstediğin bu galiba," diyerek bana imalı bir bakış attığında gözlerimi devirdim.

"Klişesin."

"Hoşuna mı gitti?"

"Seninle ilgili hiçbir şey hoşuma gitmiyor," dedim ağzıma geleni söyleme kararı alarak. Susmak bu çocuğa yaramıyordu, belki çok konuşursam dururdu.

"Peki," dedi direksiyonu sola kırıp köşeden arabayı döndürürken. Eli müzik çalar kısmına gidip dokunmatik düğmelerden birine bastığında derinden bir şarkı çalmaya başladı.

Üşüyen ellerimi üzerimdeki kabanın ceplerine koyup başımı sağa çevirdim, gözlerim yanından geçip gittiğimiz Seoul apartmanlarında gezinirken ruhum Yoonoh ile bedenim arasına sıkışmış ikimize durmadan bakıyor ve ne hissedeceğine karar vermeye çalışıyordu.

Başımı sola çevirip birkaç saniyeliğine ona baktım. Üzerinde siyah bir kaban vardı, bacaklarını aynı renk bir kot sarmıştı. İçine beyaz bir tişört giymişti, kahverengi saçları her zamanki gibi ipeksi duruyordu. Ne zaman görseniz parmaklarınızı içinden geçirip oynama isteği uyandırıyordu içinizde, belki kokusunu da çekerdiniz o sırada içinize.

Yoonoh başını sağa çevirip bakışlarımı yakaladığında hiç ona bakmamışım gibi önüme döndüm. Sırıtışını göz ucuyla bile fark edebiliyordum.

"Nereye gideceğimizi sormayacak mısın?" Yoonoh müziğin sesini açarken hoş sesiyle sorduğunda ona bakmamakta karar kıldım. Ona baktığım her saniye herkes gibi akımına kapılmaktan korkuyordum.

Kapılmazdım gerçi, onu sevmiyordum.

"Sormayacağım," dedim kısık sayılacak bir sesle. Bana döndüğünü hissettim, burnuma kendine has kokusu dolduğunda ise istemsizce parfümünü merak ederken buldum kendimi.

Yoonoh gerçekten tehlikeliydi, onun yanında ne kadar uzun durursanızı o kadar kişiliğinizden uzaklaşıyordunuz.

Yaklaşık on beş dakikalık araba yolculuğunun ardından Yoonoh Porche'sini tepelik bir yere çıkararak park etti. Emniyet kemerini çözüp bana döndüğünde hareket etmemiştim.

"Tüm gece burada oturmakta kararlı mısın?" Sorup cevap vermem için birkaç saniye bekledi. Yoğun bakışları üzerimde gezinirken istediği şeyi ona vermedim, o da derin bir nefes çekerek arka tarafa koyduğu bir şeyleri alarak arabadan indi. Kapısını kapatmadan önce içeriye eğilerek gözlerini yeniden üzerime dikti. "Karşıdaki bankta olacağım. Tek başıma. Bu soğukta."

Sonra kapısını kapatıp gitti.

Tüm gece sıcacık spor arabada oturabilirdim. Seçeneğim vardı, sonuçta onunla randevuya çıkmıştım değil mi? Yanımdan giden oydu.

Fakat arabadan inip banka ilerlerken soğukta kendime küfretmekle yetindim.

🌾🌾🌾

bölüm atmayalı bayaaa oldu, dersler, sevgili meselesi ve üni sınavı stresi vs. klasik şeyler baş gösterdi ama geldim
en azından bu fice bölüm atar giderim

whateverWhere stories live. Discover now