1.1

4.2K 412 138
                                    

whatever; 1

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

whatever; 1.1

Hava bu gece, önceki lacivert gecelere kıyasla daha bir soğuk ve acımasızdı. Fakat acımasızlığı bir kenara koyarsak rüzgar o kadar da sert esmiyordu. Hafif fakat oldukça dondurucuydu.

Tepeye koyulmuş ahşap banka ilerleyip Yoonoh'un soluna, mümkün olduğunca uzağına oturup ellerimi cebime koydum ve bekledim. Sağımdaki şahısı incelerken buldum kendimi. Kucağında battaniyeyle ve rüzgarda dalgalanan ipeksi saçlarıyla verdiği kötü çocuk havası uçup gitmişti. Sessizce dururken beklemeye devam ettim.

Beklerken soğuktan sulanan gözlerimi Yoonoh'dan çekemedim.

"Manzaran güzel mi?" Sırıtarak sorduğunda gözlerimi devirdim. Elindeki termosun kapağını açıp bardak şeklindeki kapağa bir şeyler doldurdu ve bana uzattı. "Al."

Kampüste termosa koyulup herkesin döndüğü viski efsanesini çok yakından bildiğim için düşüncesiyle bile midem bulandı. Kaşlarımı çattım. "Ben viski içmem."

O da kaşlarını çattı. "Bu sıcak çikolata."

Bardağı aldım ve iki elimle tutup yüzüme yakın tuttum. Dumanı burnumun ucunu biraz da olsa ısıtıyordu. Mırıldandım. "Sıcak çikolata içen birisine benzemiyorsun."

"Dış görünüş yanıltıcıdır." Termosundan yudumladı ve başını bana çevirdi. Tek kaşımı kaldırdım.

"Gece 3 tane peluş ayıyla da uyuyor musun Yoonoh? Ya da sabahları annen sana süt ısıtıyor mu?" Başımı hafifçe yana eğdim, sarı tutamlarım önüme düştü. "Dış görünüş yanıltıcı değildir. İnsanın doğası yanıltıcı olmasıdır. Ortaya sürdüğün tez baştan aşağı hatalı."

"Ben tezimin arkasındayım," dedi bana bilmiyormuş gibi dudaklarını büzüp. "Kim bilir, belki de gerçekten 3 tane peluş ayıyla uyuyorumdur."

Bir şey demedim çünkü bir şeyler anlatacağını biliyordum. Daha fazla konuyu saptırmak istemiyordum bu nedenle bekledim. Aramızda hafif bir rüzgar eserken Yoonoh tepenin altında uzanan şehir ışıklarına gözlerini dikti.

"Babam biz Amerika'dayken bana sürekli kendimi olduğum gibi insanlara sunmamamı söylerdi. İnsanların lokantadaki açık büfeler olmadığını, kişiliklerini kendilerine saklamalarını falan anlatırdı. Pek anlamazdım ama dediğine uyardım." Biraz durdu, cümleleri kafasında toparlamaya çalışıyor gibiydi. "Hepimizin acılara karşı bir savunma mekanizması var. Kimi sert olur, kimi sessiz, kimi ise agresif." Son söylediğiyle bana döndü. "Ama ben babama katılmıyorum. Açık büfe olmayabiliriz ama bazı kişilere kendimizi olduğu gibi gösterebiliriz."

Elimdeki bardağı kenara bıraktım. "Vay be," dedim fısıldarcasına. Sonra ona döndüm. "Güzel hikaye. Bunu her kızın üzerinde kullanıyorsun sanırım, cümleleri çok iyi ezberlemişsin."

Yoonoh arkasına yaslanıp bana inanamıyormuş gibi baktı fakat yüzünden de çekemediği ufak bir sırıtış vardı. "Gerçekten çok zorsun, SeoNeul."

"Öyle miyim? Yoksa bu sadece savunma mekanizmam mı?" diye sordum sakince. Ardından ayağa kalktım. "İki türlü de asla öğrenemeyeceksin."

🌾🌾🌾

hooop sürpriz!!!
gelmişken bu güzelliğe bölüm atmadan olmaz diye düşündüm
sizi çok özledim yakında tekrar görüşeceğiz 😭

whateverWhere stories live. Discover now