Bölüm 9: Yakışıklı ve güzel

5.6K 487 25
                                    


Taehyung

Tekrar gözlerimi açtığımda yabancı odayla karşılaşınca bir an afallasam da sonra nerede olduğumu anladım. Kendimi dinlenmiş ve huzurlu hissediyordum. Sabahki halimiz aklıma geldiğinde gülümsemeden edemedim. Jungkook çok güzeldi, özellikle de uyurken bir melekten farksızdı. Nasıl o hale geldiğimiz hakkında bir fikrim yoktu aslında. Jungkook'un kolları belime dolanmışken, sanki olmam gereken yer en baştan beri orası olmalıymış gibi doğru hissettirmişti.

Dün onunla vakit geçirirken de sanki yeni tanıştığım bir yabancı değil de, başından beri yanımda olan bir dost gibi hissettirmişti. Bir insana bu kadar çabuk ısınmak garip geliyordu, daha onu tanımadığımı hissediyordum. Ama bir yanım da onun bana gösterdiğinden farksız, şeffaf biri olduğunu söylüyordu. Bunu bana düşündüren ne inanın bilmiyorum ama onun hakkında düşünmeyi durduramıyorum. Bunu ona ve başkalarına belli etmemeye çalışmak ise en zoru sanırım.

Yine düşüncelere dalmıştım, hem de onun yatağında. Evet "onun yatağı". Bu bile şu an kahkaha atarak gülmeme sebep olabilirdi. Biraz da utanıyordum aslında. İçimden bir ses yatakta birlikte uyumuş olmamızın nedeninin ben olduğumu söylüyordu, bilirsiniz uyurken bulduğum her şeye sarılma alışkanlığım ehe. Ama her şeyi bir kenara bırakırsak "onun yatağında ve kollarında" uyumak güzeldi, asla pişman değildim ve yine olsa yine uyurdum.

Yatakta oturur pozisyona geçip ayaklarımı yataktan sarkıttım. Acaba şuan neredeydi? Eğer gerçek bir çift olsak ve bu ilk sevişmemizin sabahı olsa muhtemelen bana kahvaltı hazırlamaya ya da duşa gitmiş olabilirdi. Ama biz ne çifttik, ne sevişmiştik. Onunla karşılaştığımda söze nasıl başlayacağımı bile bilmiyordum ama artık yataktan çıkmam gerekiyordu; sonuçta hayatımın sonuna kadar burada kalamazdım.

Merdivenlerden aşağı indiğimde bir yerden konuşma sesleri geliyordu, sesin geldiği tarafa yöneldim. Ve karşılaştığım sahne ile burun kanaması geçirebilirdim.

Sabah güneşi geniş pencereden üzerlerine vururken, saçları ıslak bir adet Jungkook kucağında Yeontan ile gülüşüyordu. Kendi köpeğimi kıskanmam ne derece doğru bilmesem de yüzüne düşen güneşi bile kıskanacak bir ruh haline bürünmüştüm, karşımdaki manzarayla. Kafamı sağa sola sallayıp kendime gelmeye çalıştım ve içeri doğru adımladım. Geldiğimi gören Jungkook, kucağındaki Yeontan ile bana döndü. Beni görünce gülümsemesi mi genişledi yoksa bana mı öyle geliyordu, emin değilim. Ama tavşan gülüşüyle bana böyle bakmaya devam ederse kendi sağlığım açısından iyi olmayacaktı. Ayrıca bu çocuğun beni bu kadar etkilemesi normal miydi?

 Ayrıca bu çocuğun beni bu kadar etkilemesi normal miydi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Minik Yeontan ile Kookie 😍)

"Günaydın." dedi.

Başımı sallayıp gülümseyerek "Günaydın."dedim.

"Kahvaltı hazırlamaya vaktim olmadı ev işlerine bakan yardımcı da bugün izinli. Kusura bakma dışarı çıkıp kahvaltı yapmaya ne dersin? Tabii vaktinde varsa."

Galiba dün gece birlikte uyumamızın konusunu açmayacaktı. Ben de hiç açmadım, ona ayak uydurdum.

"Çok uyumuşuz galiba aslında galeriye yetişmem gerekiyor. Hem üstümü de değiştirmem lazım. Ama bir kahveye hayır demem kahveyle bir şeyler atıştırabiliriz birlikte." dedim dünkü kıyafetlerimin hala üstümde olduğunu göstererek.

" Yakınlarda çok güzel bir kafe var, kahveleri de çok güzel. Her sabah uğrarım kahve almak için. Senin de görmeni isterim orayı." Onu onaylayarak kafamı salladım.

Kahvelerimizi ve sandviçlerimizi alıp kafenin bahçe kısmında bir yere oturmuştuk.

"Kendimi çok pasaklı hissediyorum, aynı kıyafetlerle uyuyup uyandım, duş bile almadım. Şimdi de dışardayım."diyip güldüm kahvemi yudumlamadan önce.

"Hiç de öyle durmuyorsun burada oturan insanlar arasında en bakımlı ve en güzel görünen sensin. Yakışıklılığından dolayı herkes bize bakıyormuş gibi hissediyorum. " dediğinde tekrar güldüm.

"O kadar yakışıklı mıyım ki ben? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Belki de senin için bize bakıyorlar?" diyince o da güldü.

"Böyle düşündüğümü daha önce de dememiş miydim? Hoşuna mı gidiyor tekrar tekrar yakışıklı ve güzel olduğunu söylemem?"diyip yemeğine devam etti.

"Evet, hoşuma gitmediğini söyleyemem. Özellikle senin gibi birinden duyunca."diyerek bakışlarımı başka tarafa çevirdim.

"Benim gibi biri?" Meraklı gözlerini bana çevirdi.

"Senin gibi işte... sen de çok güzelsin Jungkook. Ayrıca çok sevimlisin de. " Kıkırdadım.

Jungkook da gülümsüyordu ama daha çok etkilenmişe benziyordu. Tek bir lafım ya da hareketimden etkileniyor olması, onu gözümde daha da güzel yapıyordu. Bana karşı samimiyetle yaklaştığının farkındaydım. Ama bir adım daha ileriye gitsek kendimizi evlilikte bulacaktık ve beni en çok korkutan şey buydu. Başka şartlar altında tanışmayı dilerdim onunla. İkimizin de herhangi bir şirketin varisi olmadığı; belki bir sınıf arkadaşı, belki de işte tanıştığım birisi olmasını dilerdim.. belki her şey o zaman daha kolay olurdu.

Sabah kahvelerimizi içip ayrılmıştık. İkimiz de oldukça meşguldük. Hele bir şirket başkanı olarak onun yoğunluğunu düşünemiyordum bile ama yine de bana vakit ayırıyordu. Kahveden sonra onun evine dönüp çalışanlardan Yeontan'ı alıp kızlara bıraktım.

O günden sonra görüşmeye pek vaktimiz olmadı. Jungkook yeni bir proje üzerinde çalıştığını ve vaktinin olmadığını söyledi. Arada mesajlaşma dışında görüşememiştik Ve günler gelip geçerken Amerika'ya dönmeme 2 gün kalmıştı. Bugün ise büyükannem bizi ailecek yemeğe davet etmişti. Özellikle herkesin gelmesini belirtmiş, ben gitmeden önce görüşmemiz gerektiğini söylemişti. Kafam çok karışıktı özellikle Jungkook konusunda. Ne istediğimi bilmiyordum. Evlilik fikri hala bana göre değildi ama gün geçtikçe de Jungkook'a çekildiğimi hissediyorum.

cuyeoni katkılarıyla <3 Umarım bölümü beğenirsiniiiz💜

MI CASA | TAEKOOK ✅Where stories live. Discover now