KREMATORYUM

21 2 2
                                    

" Buraya bakın, buraya!
Ey ölümlüler, hala görmüyor musunuz? Kapınızın önündeler!
Çürüyen cesetlerin kesif kokusu sinmedi mi hala zihnimizin boşluklarına.
Ve tamamına.
Bütün hayatınız ölümden ibaretken sizler nasıl ikna edersiniz kendinizi bit cesetten farkınız olmadığına?

Buraya bakın, tam buraya!
Lanetlendik, evet belki de bir defaya mahsus ölümü alt ettiğimizi sandık.
İşte!
Şu cesede bakın. Hayır devam edemezsiniz artık.
Bana bedende ne gördüğünüzü söyleyin. Durmayın.
Yoksa hala sarsılmaz sandığınız yasalarınız mı ilerlediğinizde ayağınıza dolanıyor.
Durun diyorum!
Cesetlere bakın!
İşte bu kendi ellerinizle yarattığımız medeniyetin ikiz kardeşi.
Bir lanet!
Şimdi siz söyleyin bana ey günahkarlar.
Ne görüyorsunuz artık?"

Körükle...
Körükle...
Körükle...

Krematoryum...
Krematoryum...
Krematoryum...

Yok et cesedi, yak. Zihnini at ateşe.

Fahrenhaid 1601

Adam krematoryumu 873 dereceye çıkardı. Kapağı tekrar kapattı ve bir sonraki cesedi hazırlamak için morga gerisin geri döndü. Aklındaki tek görüntü etin kemikten eriyetek ayrılmasının yansımasıydı.

Oh bir erkek!

Sırt üstü uzanmış, çoktandır ölü çoktandır boş bir ceset

Hahah bu bir maske!

Beyaz bir maske siyah bir derinin üstünde.

Birazdan eriyecek olan maske yok olacak ne yazık.

Sen aklını yitirmişsin evladım.
Evladım..

Bak ben hala buradayım.

Adam cesedi yanlarından tutarak yüz üstü çevirmeye niyetlendi fakat daha omuzlarında tuttuğu anda irkilerek geri bıraktı. Ceset metal yatakta yüz üstü kapandı.
Bu ceset, farklıydı elbette .
Sadece dokunarak bile bunu farketmişti. Soğuktu evet ama tanıdıktı da.
Bir kez olsun yaşadığı cinnet halinden sıyrılır gibi oldu. Fakat tam eşikteyken görmek istemediğine karar verdi.
Ölmek mi zor yoksa görmek mi?
Bilemezdi.

Cesedi omuzlarından çevirdiği gibi sonu mümkünmüş gibi gördüğü deliliğinin beynindeki çığlıklarını işitti.
Kulaklarında işittiği kendi sesi değildi.

Kaos...
Kaos...
Kaos..

Her şeyin bir metasının olduğu bu Dünyada bir tek kaosun metası yoktu. Şimdiyse Adam ona bakıyordu.
Gördüğü çehre çillerinden, yarılmış kaşına kadar...
Ah bir de burun kemeri olmsaydı...
Şu sivri çenesi ve küçük gözleri...
Zavallı.
İnsan hiç kendi çehresini bir cesette görür mü?
İşte bu Adam ölü bedendeki kendi suratına bakarken çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
Önce kafasını nasırlı ellerinin arasına aldı.
Bir şey koptu içinde. İleri geri sallamaya başladı kamburlaşan gövdesini.
Geriye doğru tökezledi ve ayağı malzeme dolabına çarptığında çığlığı yerle bütünleşti.
Artık sesi mermer zeminde yankı yapıyor, ayakları ile dolabı tekmeliyor ve yankısı boş odadan geri kulaklarına dönüyordu.
Bütün bu cinneti - ne yazık sadece boş bir bedenin zihninde büyüyen görüntüsü içindi.

Homo,qui pulvis es et in pulverem revertis.

Bir ilahiydi şimdi zihninde yankılanan.

Topraktan geldik toprağa gideceğiz.

Şaka mı yapıyorsun?

Ceset kendi gözlerini örttü. Bir bütündü artık.
Aklı kuş olup uçtu.
Istırap çeken insanlık, binlerce özgür -ölü- gözlerle her yerden ona bakıyor, ruhunu kemiriyordu.
O solmuş  gözler bunca zamandır vakur olduğu için onu lanetlediğini söylüyordu. 

Kendi suretini taşıyan cesedi krematoryuma taşıdı.
Adını kanla hatırlıyor.

Önce fırının ayarını sıfırladı. Sonra 1601 fahrenhaid olarak sabitledi.
İnsan bedeninin erime sıcaklığı.
Etin kemikten ayrıldığı sıcaklık.
Elbette makine.
Yorulmuş, acıkmış, ilk kez ağlamış ve yıkılmış. Mağlup ama diri. İlk kez adım attı sonuna.

İnsan iskeletleri ve gecenin bir vakti yanan fırın.

Neydi bu? Kulakları mı uğulduyordu?
Yoksa dışarıdan bir çağrı mıydı?
Yüzünü buruşturdu.
Sağdı, daha.

Ne sağlık!

Güldü.

Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük.
Kimler yapmıştı bu fırını ilkin? Ne zaman getirilmişti buraya?

Yaşıyor olmanın sorumluluğunu ilk kez hisseti.  Ve seçebilirdi artık ölümü ve ya yaşamı.
Yine de ilk kez kendi seçimini yaptı.
İlk kez kendi hükmünü verdi.
Zihni ferhah girdi cesetle krematoryuma.
Bir damla yaş süzüldü gözlerinden.

Zaman parlak gece boyunca sonbaharda kayma sisleri ve eski zaman trajedileriyle dolu.

Korkunç bir tonla bir gece kuşu şarkıyı çalar.
Duyduğu kendi ağıdı.

Sakalı 5 günlüktü
Yanacaktı, ne yazık!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 19, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

NECROPOLİSWhere stories live. Discover now