bölüm 14 kalbimi ikiye böldün

1.4K 30 0
                                    

Hasreti koydun gittin

Yazarın anlatımından

Aylin sinirle evin kapısını kilitledi. arkasında olanlardan bi haber kardeşi kızarık gözlerle ona bakıyordu. derin bi nefes alıp Lavine döndü.

"Neden hoca böyle bi yalan söyledin ya da neden bana böyle bi oyun oynadın"

"Ne oyunu abla yemin ederim birşeyden haberim yok"

"Kes ağlamayı Lavin o zaman bu kağıt ne"

elindeki kağıdı Lavine vereceği sıra burcu adında gördüğü imzayla kaşlarını çattı olayı birkaç saniyede daha mantıklı düşündü, düşünmeye çalıştı. Aklına gelen kişiyle kağıdı yere fırlattı sinirle kilitli kapıdan çıkmak için yeltendi lâkin karşında gördüğü Burak funda ve Alya üçlüsü ile kaşlarını çattı. Üçüne kısa bi bakış atıp gitmek için yeltendi lâkin fundanın saçına yapışmasıyla ortalık karıştı.

*
koltukda saçları ve makyajları dağılmış iki kız birbirine nefretle bakarken Burak gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Alya telefonda Emreyle konuşurken Lavin odanın köşesinde ki koltuklardan birine sinmiş sessizce olan biteni izliyordu. Az önce Fundayla Aylin birbirine girmiş şaşkınlıktan hiç bişey yapmamıştı. Onları ayıran ise Burak olmuştu.

Kapı çaldığında Alya "ben bakarım" diyip kapıya doğru adımladı. Kapıyı açtığında emre elindeki telefonu cebine koyuyordu.
Emre'ye bakıp tebessümle kapıyı araladı.emre içeri girerken biandan da ayline söyleniyordu.

Salona giren Emre kızlara şaşkınca bakıp ardından Burağa döndü. Dudaklarını kıvırıp sinirle gülmeye başlayınca Burak da dayanamayıp güldü. kızlar nefretle ikileye bakarken çocuklar onları umursamadan ifadelerine abartısızca gülmeye devam ettikler. Alya sonunda sinirle Emre'nin kolunu cimcikledi "uğraşmanın sırası değil şimdi, baksana burunlarından soluyolar" Dedi.
emre bişey demek yerine kolunu alyanın omzuna atıp kendine çekti.

bi süre sonra herkes Lavinle vedalaşmış evlerine gitmişti. Lavin odasına çıkıp bavulunu aşağı indirdi. Fortmanto dan beyaz montunu ve beyaz ayakkabılarını çıkarıp üstüne geçirdi. Çağırdığı taksiyi bekletmek istemeden evden çıkıp taksiye doğru adımladı. Taksiciye havaalanının adını verdikten sonra koltuğa sinip akan yolu izledi.

*
taksiden inmiş havaalanına varmış şimdi uçağına bekleyen Lavin ilaçlarını almadığı için gelen parfüm kokularından fazlasıyla rahatsız oluyordu. Titrek nefesle uçakların kalkıcağı saatleri gösteren devasa elektronik tabelaya baktı. Onun uçağına az kaldığını görünce ayağa kalkıp uçağa doğru yürüdü.

insanlarla dolu uçakta sessizce müzik dinleyip uçağın kalkmasını bekliyordu. yaklaşık beş dakika sonra Kalkan uçakla irkilsede müzik dinlemeye devam etti.

*
soğuk hava ensesinden narifçe geçip saçlarını uçururken titredi. Taksiden inmiş annesinin ve babasının tatil için geldiği Almanya'da ki yazlık evin kapısını çalmadan etrafı inceledi. Annesi ve babası Tatili uzattıkları için sonbahar aylarındalardı şuan. Yavaş adımlarla yürüyüp kapıyı çaldı.

**
funda Alya ile bi saat önce buluşmuş buray kafede oturuyorlardı. Alya Lavini ne kadar arasada ulaşamamış fazlasıyla meraklanmışlartı. Fundayla Lavinin bu vedasız gidişine fazlasıyla üzülmüşlerdi.kahveleri bitince kafa dağıtmak için avm'ye gideceklerdi fakat vazgeçip Burak ve emreyi arayıp bara gitmek istediklerini söylediler.
Çocuklar işleri olduğunu şuan gelemeyeceklerini söylediklerinde kendileri tek başına gidiceklerini söyleyince soluğu onların yanında almıdılar.

**
Emre söylene söylene arabayı sürerken Burak kızgın gözlerle Fundaya bakmakla yetiniyordu. Yarım saatin sonunda bara girip birer viski istemişlerdi.oturmaktan sıkılmış olan Alya ve funda dans etmek için ayağa kalkınca çocuklar kaşlarını çatıp kızların bileklerini tuttular.

Sinirle Alyaya bakan emre"Siz uslanmadınız mı lan oturun şuraya" dedi.

Emre'nin cümlesiyle Yapılı kaşlarını çatan alya "Bırak, sanki sizden öncede gelmiyorduk bara" dedi.

Emre alayla gülüp "gelmiyordunuz" derken funda sinirle tısladı.

"Ay yeter bunaldım sende bırak şu kolumu mahvettin yarın morarırsa sol gözüne tekme atarım, biz sizi buraya bizi kısıtlayın diye çağırmadık. Her neyse yürü alya dans etcez"

Funda bileğini buraktan kurtarıp alyanın bileğinin tutup kalabalığın arasına doğru sürükledi. Emre ve Burak iki kızın arkasından şaşkınca bekarken dayanamayıp sinirle güldüler ardından kalkıp kalabalığın arasına iki kızın yanına gittiler.

*

Hanzar esen rüzgarın onu viski sayesinde teğet geçtiği fabrikanın yazanesinde tek başına oturuyordu. Dumanı tüten sigarası siyah saçlarının arasına doğru yükseliyor ardından gözden kayboluyordu. külü uzamış sigarasından derin bi nefes alıp tavana üfledi. Saatlerdir çalıştığı leptop gözlerinin kanını ortaya sermiş beyaz tenini daha da ortaya çıkarmıştı. Bitirdiği sigarasının ardından viskisini de fondip yapıp ayağa kalkıp cama doğru yürüdü.
Ayın bile bu terk edilmiş yeri aydınlatmadığı siyahı çalan gözleri gecede dolaştı ardından Kolundaki saate baktı 2:45 olmuştu. Masaya doğru yürüdü biçimli parmakları Leptopu kavradı. karanlık merdivenlerden acelesiz inip ateşin aydınlattığı koca salondan geçti ardından siyah jipine doğru adımladı.

*

Aylin arkadaşlarıyla daha önce gelmediği bara gelmiş eğleniyordu. En azından arkadaşları eğleniyordu aklından çıkmayan Hanzara sağlam bi küfür etti. yanından geçen garsondan bir içki daha istedi.

saat 2:50 olmuş fazlasıyla sarhoş olan Aylin evine gitmek yerine hanzarın evine doğru sürdü. Aldığı yüksek alkol araba kullanmasını zorlarken kaza yapması an meselesiydi.

Geldiği lüks villanın bahçesine yalpanarak girdi ve kapıyı çaldı. tam 10 dakika boyunca yüzsüzce zile bastı lâkin ne açan vardı ne bakan. Pes edip kapının önüne çöktü ve uyuklamaya başladı.

*

Hanzar fabrikadan dağ evine geçmiş Sabaha doğru ise şehirde ki evine gitmişti.

Arabayı bahçeye koymakla uğraşmayıp kaldırımın yanına gelişi güzel park etti.
ardından yavaş adımlarla bahçeye girdi.
Cebinden anahtarı çıkarıp kapıya yöneldi lâkin gözüne çarpan sarı mini elbisesiyle yerde uyuyan kızı görünce kaşlarını çattı.
Yanına gidip tek dizinin üstüne bastı ve kızın kim olduğuna bakmak için kafasını eğdi. Aylin olduğunu görünce kaşlarını daha da çattı elini omzuna koyup onu uyandırmaya çalıştı. Bi kaç saniye sonra boğuk gözlerle ve baş ağrısıyla uyanan Aylin hanzarı görünce dudaklarını kıvırdı. Lâkin bu gülme pek uzun sürmedi zira başı fazlasıyla ağrıyordu. Hanzar ayline çatık kaşlarıyla bakmaya devam ederken söze girdi.

"Ne işin var burada"

"Seni görmeye geldim"

"Bu saatte"

"Aslında gece gelmiştim ama kapıyı açmayınca uyuya kalmışım burda"

Hanzar bakışlarını etrafta dolaştırıp Ayline bakmadan ayağa kalktı. Aylin hanzarın arkasından bakarken Hanzar açtığı kapıdan girmeden önce "yüzünü yıka sonra defol"
Dedi ve kapıyı açık bırakıp üst kata yöneldi.
Aylin sarsak adımlarla kapıya varıp içeri ardından da banyoya yöneldi. İşini hallettikden sonra hanzarın çıktığı merdivene bakıp kapıya yöneldi.

HANZAR İLE LAVİNDonde viven las historias. Descúbrelo ahora