Müddet ♤ -8

52 7 13
                                    

Orada ölen ruhlar ağlıyor,
Ve o senin yüzünü kesiyor.
Gözlerindeki ölümü görüyor.
Ölüm saçan kasaba tarafından,
O yükselecek; doğru anı bekliyor.

"Masum insanlar..." dar odada bir kaç adım turladı hükümdar "Gerçekten masum olup olmadığını bilmediğin o insanları katletmemek için kendi canından olmaya değer mi?"...

Zhoso bakışlarını kulübenin küçük buğulu camına çevirdi.

"Öyleler veya değiller, ne fark eder ki? Kimse bu acımasızlığı hak etmiyor. En azından ben birine böyle bir şey yapamam, yapmam." sözleri keskin bir bıçak gibi biçti havayı.

Hükümdar yavaşça omzuna dokunarak Zhoso'nun kendine dönmesini sağladı.

"Biz hak ettik mi?"

Eğer hükümdarın yüzündeki beyaz maske olmasaydı; acının doğurduğu intikam hırsını, onun mimiklerinden çok rahat görebilirdi Zhoso. Lakin bu hırsı görebilmesi için mimiklere ihtiyacı yoktu, davranışları da kendini ele veriyordu.
Bu yüzden cevap vermemeyi tercih etti.

"Elçi.." dedi hükümdar sert bir sesle Zhoso'ya hitaben ".. mührünü uzat".

İstemsizce sol bileğine uzatırken genç adam dudaklarını birbirine bastırarak konuştu.

"Ben sizin elçiniz değilim."

Hükümdar siyah çemberin üzerinde parmağını iki kere döndürdükten sonra "Bunu sana verilen müddetin sonunda tekrar duymamayı umuyorum." dedi.

"Müddet?" sorarcasına hükümdara baktı Zhoso.

"Bileğindeki çember sonsuzluk işaretine tamamlanasaya kadar dokunulmazsın, sonrasında ise bu görevi reddedersen onlara yem olmaya hazır ol" dedikten sonra kara kitaba kendisi ile birlikte çekti onu hükümdar.

Herkes gibi Harzon tabelasının yanındaydı kendine geldiğinde. Hızla ayağa kalktı, eliyle alnını avuşturdu.

"Harzon" mırıldandı Zhoso "Gölgede gizlenenlerin kasabası.. Demek buradayım".

Gündüzlerine de geceler katılan kasabının sokaklarında korkusuzca yürümeye başladı.

Henüz dokulmazdı.

Ve bu sürenin sonunda onu bekleyen iki olasılık vardı; yaşamak ya da ölmek...

Hayır! Yaşamak için öldürmek; Yaşatmak için ölmek.

Fakat ölümü yaşatmanın garantisini vermiyordu.

Herkesi kurtarmasını sağlayacak üçüncü bir olasılık yok muydu?

Kasabayı turlamaya devam ediyordu Zhoso. Belki de Harzonlu biriyle konuşma şansı elde edebileceğini düşünüyordu aynı zamanda.

Onun adım seslerini duyan çocuk çetesi ise çoktan onu takibe almış kim olduğunu çözmeye çalışıyorlardı.

İçlerinden biri sessizce fısıldadı "Korkusunun kokusunu alamıyorum".

Diğeri ise karşılık verdi "Çünkü korkmuyor, akıllım".

"Onu yemek lezzet vermeyecek desene".

Başka bir diğeri koku alıcılarını aktifleştirdi ve ekledi "İnsane bir kokusu var ama garip bir şekilde bir Harzonluyu da andırıyor."

Onları sessizce dinleyip bir yandan da Zhoso'yu gözetleyen bir kız en sonunda dayanamayıp hepsini susturdu "Biraz sessiz olun." ardından Zhoso'dan gelen havayı kokladı "Ondan çok tanıdık bir kokuyu alıyorum. Bu.. Tıpkı.. ımm.." cümleleri zihninde topladı "Bu koku tıpkı Hiltezilea gibi kokuyor".

Eksi Sonsuz ♤ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin