15. Bölüm

4.4K 272 65
                                    

Hepinize keyifli okumalar.


Oda bana dar gelmeye başladı sanki. İçim içime sığmıyordu. Düşünceler aklımı rahat bırakmıyordu. Bir an sonrasının garantisi yokken ne diye hislerini tutar ki insan? Kaybetme korkusundan.

Bunu aşmam gerekiyor. Söylemem lazım.

Rehberden Buse'yi buldum. Aradım. İki çalıştan sonra cevap verdi.

"Alo."

"Buse neredesin?"

"Köydeyim Derin. Ne oldu?"

"Hiç. Öyle canım sıkıldı, yürüyüş yapacaktım. Eşlik eder misin? Yani yorgun falan değilsen tabii."

"Aslında iyi olur. Ben de sıkılmıştım."

"İki şey daha isteyeceğim."

Güldüğünü hissettim. "İste bakalım."

"İlk olarak lütfen üzerini kalın giyin. İkinci olarak lütfen sadece sen ol. İkimiz olalım."

"Tamam. O zaman birazdan sizin eve doğru yola çıkıyorum."

"Ben de size doğru. Ortada buluşuruz."

"Tamam," diyerek kapattı. Hırkamı, onun üzerine de montumu giydim. Annem televizyon izliyordu.

"Anne ben Buse'yle yürüyeceğim."

"Kızım bu saati mi buldunuz?"

"Çok gecikmeyiz zaten. Merak etme."

"İyi bakalım. Dikkatli olun."

Kapıdan çıkmadan önce "Öptüm," dedim. 

Dolunay vardı. Işığı etrafı aydınlatıyordu. Ayrıca bir tane bile bulut yoktu. Gerçekten muazzam bir manzara vardı. Birazdan bu manzara kadar güzel bulduğum sevdiğimle buluşacaktım. Adımlarımı sanki ağır çekimde atıyordum. İçimde söylesem mi söylemesem mi münakaşası vardı. Arada ezilen ben oluyordum. 

O benden hızlı gelmiş olacak ki tam köyün ortasına gelmeden buluştuk. Onu görünce gülümsemeden durabilmem mümkün müydü?

"Merhaba. Gülüşünüz kadar güzel akşamlarınız olsun Buse Hanım."

Hoşuna giden sözüme karşılık olarak başıyla selam verdi. "Merhaba. Yine çok romantiksiniz Derin Hanım."

Durdu ve aklına bir şey gelmiş gibi bana baktı. "Niye sadece sen ol dedin? Bir şey mi konuşacaksın?"

"Evet. Yanında birisi olmadan daha içten konuşuyoruz seninle."

Tek kaşı havaya kalktı. "Allah Allah! Ne zamandan beri böyle düşünüyorsun acaba?"

"Uzun zaman oldu. Aslında bunu ima ettim ama sen çok oralı olmadın."

"Öyle olsun bakalım. Ee ne yapıyorsun? Nasıl gidiyor?" diye sordu. Uzun zamandır buralarda olmayan kendisiydi. 

"Bildiğin gibi ya. Bir numara yok. Asıl sana sormak lazım. Nerelerdeydin? Kimlerle birlikteydin?"

Elini sağ koluma attı. Vücutlarımızı birbirine yaklaştırdı.

"Seni aldatmadım hayatım. Sakın aklından öyle şeyler geçirme."

"İçim rahatladı, sağ ol," dediğimde kahkaha attı.

"İş güç koşturdum ya. Bende de numara yok."

"Yalan söyleme," deyince kafası karışık baktı.

"Kalbimin bütün numaralarını sen aldın. O yüzden bende numara yok falan deme."

"Ya ne fenasın," dedi utanırken. Ama gülmeye devam etmesi beni mutlu ediyordu. Söylemek için doğru zaman mıydı bilmiyorum ama öğrenmem gereken bir şey vardı.

KALICI (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin