33

3.5K 230 108
                                    

Jungkook

Yeni gün olmuştu saat öğleden sonra 2'ydi.

Yoongi daha yeni mesaj atmıştı.

Yoongi
Geliyorum?
Konum at lahmacun.

Gülmemeye çalışıp telefonu hyunga verdim.

Ben
Boşver gelme oğlum sen
Vermiyoruz sana oğlan.

Yoongi
Susta konum at.

~♥~

16.47

Alt kattan gelen gürültü ile uyanmıştım.

Sadece iki dakika kestireyim dedim ama 2 saat uyumuşum.

Oflayıp yatağımda doğruldum.

Niye gürültü oldu ki?

İki seçenek var;

Birincisi, Jimin hyung ve Tae hyung ortalığı ayağa kaldırdı.

İkincisi, Yoongi geldi.

Bence birincisi çünkü şu sıralar daha da birbirine sataşmaya başladılar.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve çıkıp aşağı indim. "Bi' uyutmadınız hyung ya!"

Jimin hyung tek kaşını kaldırdı "Ne?"

Tae hyung atıldı  "Bu sefer kavga etmedik Jungkook."

"Şaşırtıcı."

"Yoongi geldi. Arkada Namjoon hyung ile beraber. "

Hoseok hyungun yanına oturup ona sokuldum. Kollarını bana sardığı zaman bebek gibi başımı omzuna koymuştum. "Uykum var."

"Tabii sabaha kadar oyun oynarsan olur."

Gözlerimi kapamış felaketin gelmesini bekliyordum.

Kapı açılma sesi duyduğum zaman gözlerimi açtım ve onunla göz göze geldik.

Başımı Hoseok hyungun omzundan kaldırıp ondan uzaklaştım. Hoseok hyung benim aksime bana daha da yapışmıştı. Şapşal ya.

Elimle gözümü ovuşturup Namjoon hyungu dinliyordum. "Bundan sonra bu da bizle."

"Bu?"

"Sana ne diyeceğimi bulamadım."

Jimin hyungun yanına oturdu. Hepsi susmuş ve Yoongi'ye kaçamak bakışlar atmıştı.

Yoongi sesli bir şekilde gülmüştü. "Sanki tek suçlu benim. Harbi kafayı yemişsiniz siz."

Jin hyung aynı şekilde güldü. "Evet tek suçlu sensin."

"Olayın aslını bilmeden beni düşman olarak görmüşsünüz bile. Tek yaptığınız arkadaşınızı korumak."

Konuşmayacaktım. Konuşursam gerçekten kavga edip sinirlenecektim.

Hoseok hyung göz ucuyla bana bakıp Yoongi'ye döndü. "Anlat da anlayalım o zaman."

Hiçbir şey dememiştim. Bakalım kafasında neler uyduracak?

"En baştan başlıyorum." dikkatimi çeken şey gözlerimizi inatla birleştirmemesiydi. "Düğünden sonra Jun ile buluştu. Jun'un kim olduğunu büyük ihtimal biliyorsunuz. Her neyse Jun kafasını karıştırıp onu sevdiğini ve düğünün sahte olduğunu düşündüğünü söyledi. Böylece beni Jungkook aldatmış oldu."

Ne saçmalıyor bu ya? "Aldatmış mı-"

"Bana defalarca yalan söyledin. Ben sana söyledim mi? Hadi ama Jungkook bir kere bire yalan söylemedim. Kendini kandırma. Her şeyi geç sahtede olsa bile biz evliydik ve seni sevdiğimi bile bile böyle bir şeye kalkıştın. Her şeyi en başından biliyordum ve Jun'un seni kullandığını önceden sana söyleyip uyarmıştım. Daha sonra Jun seni aldattı. Sana söylemiştim seni kullandığını ama bir kere bile dinlemedin-"

"Nesin sen kocam mı? Kişisel hayatıma karışamazsın! Saçmalayıp durma-"

"Beni sapık olarak gösteriyorsun ama sende yapmayı istiyorsun Jungkook. Balo günü-"

"Kes sesini! " sinirden dişlerimi sıkıyordum ve her an patlayabilir bir volkan gibiydim. "İğrenç adamın tekisin!"

Tae hyung ortamı yumuşatmak için bana döndü. "Tamam Jungkook. Sakin ol, sadece konuşuyoruz."

Daha sonra Jin hyung konuştu. "Jun olayını bizde bilmiyorduk Jungkook."

Sen de mi Jin hyung? "Çünkü önemli bir olay değildi. Sevgili yapmam gerip bir şey mi? Ona aşık olduğumu sizde biliyorsunuz, benim yerimde olsan böyle bir şeyi red eder miydin? "

Öylece bana bakmıştı. Tepkisizce. Ne düşündüğünü anlamamıştım.

"Ne? Neden bir şey demiyorsun-"

Hoseok hyung elini omzuma koyup sıktı ve susmamı sağladı.

"Gerçekten seviyor musun Namjoon hyungu? Aşk ne bilmiyorsun sen ha? Saçma yorumlar yapıyorsun."

Hoseok hyung bu sefer daha sert omzumu sıktı.

"Ne o yalan mı-"

Hoseok hyung sesimi bastırdı. "Tamam yeter bu kadar Jungkook. Tartışmak bir şeye yaramaz."

anaskm hayat

Daddy!/Yoonkook ✔Where stories live. Discover now