Panzehir~3

152 7 2
                                    



Lavinya daha fazla gözlerini açık tutamayacağını anlayınca, usulca gözlerini yumdu. Ateş hiç bir şekilde kızı kendi evine götürmek istemese de onu saklamanın tek yolu kendi eviydi. Bir kaç görüşme yapmış evlilik işlemleri hızlandırılmıştı. Kızı babasından korumak onun bu hayatta üslendiği en büyük görevlerden biriydi. Tabii ki intakamını almakta. Annesini almıştı o adam ondan, şimdi sıra Ateş'teydi.

Uzun bir yolculuktan sonra Ateş usul bir şekilde durdurdu arabayı. Uzun zamandır yanında uyuyan genç kızı uyandırma girişiminde bulunacakken, kızın sesini bile duymak istemediği geldi aklına. O, küçük aklıyla sorular sorup duran küçük ve yaramaz bir kız çoçuğuydu Ateş'in gözünde.

Derin bir uykusu olduğunu biliyordu bu yüzden kızı hiç de nazik olmayan bir biçimde kucaklayıp  kendi odasına taşıdı. Onun evinde sadece bir oda vardı, misafir odası ona gülünç geliyordu. Lavinya Ateş'in yatağında bir melek gibi uyurken Ateş ona öldürücü bakışlarını yolladı. Bu yatakta uyuyabilen ikinci kızdı Lavinya.

Ateş bir an kıza çok uzun süre baktığını düşündü. Gözlerini alamıyordu kızdan. Hareketleri bile onu anımsatıyordu, uyurkenki yüz ifadesine öfkeyle baktı Ateş. Uzatsa dokunabilecek mimikler sergiliyordu Lavinya ve bu onu sinir ediyordu.

Lavinya gözlerini araladığında karşısında ona öfkeyle bakan adamı görmesiyle bir an yerinden sıçradı. Bu bakışlar iplerle bağlı olmaktan bile daha korkutucuydu.

"Ne bakıyorsun ya öyle? Sanki zorla beni buraya hapis eden sen değilsin! Madem nefret ediyorsun bırakta gideyim!"

Daha yeni uykudan kalkmasına rağmen bu kadar uzun konuşması Ateş'in sinirlerini bozmuştu. Haklıydı Lavinya Ateş bunu gayet iyi biliyor olsa da kendine engel olamıyordu.

Aşağıdan gelen seslerle genç kız hızla gözlerini Ateş'e çevirdi. Ona cevap verme gereği bile duymayan Ateş hızlı hareketlerle dolabından çıkardığı tişörtü alıp odadan dışarı çıktı. Kızın uslanması için biraz korkutmak istese de onun buraya alışmasını istedi Ateş. Zorla değil de, kendi isteğiyle kalmasını.

Lavinya burada kalacağı süre zarfında adamla konuşmama, hatta mümkünse yüzünü bile görmeme kararı almıştı. Karnının verdiği açlık sinyallerini es geçmek istese de çok fazla acıktığının farkındaydı. Az önce yaptığı tüm planlar bir açlık yüzünden bozulmuştu bile. Şimdi odadan çıkacak ve o adamın yüzünü tekrar görmek zorunda kalacaktı.

Yataktan doğrulduktan hemen sonra kapıya doğru ilerledi. Karşısında merdiven falan beklesede, aslında kaldığı evin tek katlı olduğunu anladı. Kapıyı açar açmaz onu salon karşılamıştı. Ev her ne kadar lüks olsada küçük ve siyahtı.

Siyah; kızın son zamanlarda nefret ettiği renk olmuştu. Oysa en sevdiği renkti siyah Lavinya'nın çünkü bütün renkleri içinde sakladığını düşünürdü siyahın. Oysa siyah bu adamın üzerinde renksiz, içi boş bir dünyayı anımsatıyordu.

Seslerin geldiği yöne doğru ilerledi Lavinya. Adımları sessiz ve temkinliydi. Önce Ateş'in ondan hemen sonra bir kadının sesini işitti. Ateş'in bu kadar sakin ses tonu Lavinya'yı şaşırtmıştı, 'ne kadarda sakin' dedirtmişti Lavinya'ya.

Büyük ihtimal karşıdaki kişi Ateş için önemli biriydi, yoksa bu kadar sakin ve konuşkan olması korkutucuydu. Lavinya'nın aklına adamla daha yeni tanıştığı geldi birden. Komikti. Daha yeni tanışmış olduğu adamı yıllardır tanıyormuş gibi davranıyordu. Kısacık zaman ona asırlar gibi gelmişti.

Bir süre içeriye girip girmeme arasında kalsa da hızlı bir kararla mutfağa adımladı. Biraz daha düşünürse girmeyeceğini biliyordu ve Lavinya gerçekten acıkmıştı. Dün yaptığı yemekleri bile doğru dürüst yiyememişti.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now