8: Declaration of War

4.5K 519 2K
                                    

"Selam şeker, umarım gecikmemişimdir!" Christy Harry'nin karşısındaki sandalyeye oturup arkadaşının yanaklarını sıktı. "Çok beklemedin, değil mi?"

Harry onun ellerini ittirip kahve fincanını havaya kaldırdı. "Üçüncü kahvemi içiyorum."

"Erken gelmişim, harika. Nasılsın?" Christy onun elindeki fincanı aldı, kalan kahvenin tamamını içti. Harry neden böyle bir çatlakla arkadaş olduğunu sorgulamayı uzun süre önce bırakmıştı.

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Harikayım. Shane ve ben haftaya nişanlılığımızın birinci ayını kutlamak için evde bir akşam yemeği düzenliyoruz. Ayın yirmi birinde."

"Sen delisin, tamam, ama Shane nasıl bu kadar deli olabiliyor ki? Evliler bile sadece yıldönümü kutlarken sizin nişan ay dönümü kutlamanız tamamen aptalca."

"Kes sesini. Louis'yi al ve gel. Çok eğlenceli olacak."

"Louis benim sevgilim değil. Lucas ile bir program yapmış olabilir."

"Yani?"

"Yani geliriz. Hindistan cevizli kek yap, Louis çok sever."

Christy iç çekti, arkasına yaslandı. "Biliyor musun, her şeyin en iyisini hak ediyorsun. Ama en iyisini değil de inatla o kaz kafalı Louis'yi istiyorsun."

"Onun hakkında düzgün konuş." diye uyardı Harry. "Louis zaten her şeyin en iyisi."

"Ama senin yıllardır ona aşık olduğunu göremeyecek kadar kör."

"Bu bir suç değil Christy. Senin de etrafında sana aşık olan ama senin fark etmediğin insanlar vardır. Aynı şekilde benim de öyle. Louis benim onu sevdiğimi görmek zorunda değil. Beni sevmek zorunda da değil."

"Hayatım, kendinle çelişiyorsun." Christy dirseklerini masaya yasladı, başını ellerinin arasına aldı. "Louis seni sevmek zorunda değilse senin tüm bu çaban ne için? Üniversitede Louis'den hoşlanan herkesin başına belalar sarman, Louis'nin flörtleştiği herkesi uzaklaştırman... Lucas'a olan bu nefretin..."

"Onunla birlikte olamayacağımı bilmem başkalarına izin vereceğim anlamına gelmez. Oturup da onun başkalarıyla olmasını izleyemem." Harry bu tür ciddi konuları konuşmaktan pek hoşlanmadığı için konuyu değiştirmek istedi. "Neyse."

"Bak, canım, beni yanlış anlama. Ne yaparsan yap destekliyorum. Hatta tüm bu psikopatlıklarına hayranım. Sadece üzülmeni istemiyorum."

"Biliyorum. Üzülmüyorum, sadece arkadaş da olsak Louis ile birlikte olduğum sürece çok mutluyum."

"Umutsuz Hollywood aşığı." Christy işi şakaya vurarak onu rahatlatmaya karar verdi. Harry'nin bu konuda rahatsız hissetmeye başladığını anlamıştı, daha fazla uzatmayacaktı. "Beni sadece şirketin kafesine getirmen onurumu kırıyor, biliyor musun? Ara sıra Starbucks'a da davet etsen fena olmaz..."

"Starbucks pahalı, burayla idare edeceksin." Harry elini havaya kaldırıp garsona işaret yaptı. Arkadaşına hala kahve ısmarlamadığını fark etmişti.

"Patrona şantaj yapıp maaşına zam almamış mıydın sen? Neyin cimriliği bu?"

"Geçen hafta seni de kadroya aldırdım. Sen de daha fazla maaş alıyorsun artık, biraz da sen bana kahve ısmarla." Elinde mavi tehdit dosyasıyla birlikte tekrar yayın koordinatörünün odasına girip "Sammy, aklıma gelmişken, arkadaşım Christy'yi de kadroya alsana." dememesinin üstünden tam bir hafta geçmişti.

"O konuda kesinlikle minnettarım gamzeli böcek. Sen harikasın."

Harry istemsizce gülümsedi, yanlarına yeni gelmiş olan garsona döndü. Kendisi için bir bardak su, Christy'ye de bir fincan filtre kahve sipariş etti. Öğle arasının bitmesine az kalmıştı. Bir şeyler yiyecek zamanları yoktu.

BITTER LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin