Pozitron'un Öpücüğü

235 3 7
                                    

Kadın geriye doğru birkaç adım atarken sendeledi. Elinde manyetik levitasyona uğramış grafenleri bulunuyordu. En son Adam'la ufak çaplı, küçük, minik ve büyük olmayan bir tartışma yaşadığını hatırlıyordu sadece. Başka bir şeyi sinapslarından dahi geçirmek istemiyordu. Adam gideli ne badireler ve bakireler atlatmıştı bu mutfakta, tamı tamına sekiz saat geçmişti. "Neden ey Tanrım?" diye bağırdı bu yüzden. "Neden doppler etkisine uğramış bir Fare gibi dolanıyorum etrafta, neden?"

Kadın'ın bu kemirgen yalvarışları göğe karışıp bir gama ışınıymışçasına etrafa yayıldı. Kimsenin umrunda değildi! Ne Tanrı'nın ne de Fareler'inin!.. Ne yazık ki bunu çok iyi biliyordu!

O, bu şekilde kemosentezine devam ederken kapının kolu Faraday kafesinde koşturan bir Fare'ymişçesine tıkırdadı, kıkırdadı ve şakırdadı. Kadın bu seslere anlam verememişti. Çünkü kendini boşlukta hissediyordu ve ses boşlukta yayılmazdı!

"Geri geldim!" diye bağırdı Adam. Ciğerlerindeki son havayı vermişçesine sinnamaldehitlerini ayağının dibine kustu. "Burada kaotik bir koala gibi dolanmana naçiz ruhum asla izin vermek mecburiyetinde hissetmiyor! Ve bu karanlık ruhunun akıttığı göz yaşlar... Ah, onlar benim ruhumu aydınlatmakta! O yüzden geldim! İşte tam olarak bu yüzden, seni Dormansi Kadın!"

Kadın söylenen bu sözü bir hakaret olarak algılamak girişiminde bulunduğunu hissetme mecburiyetine girme içgüdüsünü vücudunda biriktirmek gibi bir saçmalığa girişmekten kendini alamadı. Ancak Adam'ın bu hakaretlerinin içerisinde bile bir özlem kıkırtısı, şıkırtısı ve lakırtısı hissetmişti. Kendisi de özlemişti ya onu! Hem Adam'ın göz yaşlarının yaydığı oksin hormonu kalbini hızlandırmaya yetmişti. Burnunun kenarlarından akan siyah kanlar da cabası... Ne diyeceğini tekrar ve tekrar ve tekrar bilemedi. Kendini uranyum gibi hissedip Adam'ın kucağına şehvet, ihtiras, esaret ve entrika ile sıçramaya çalıştı. Ama adam bir adım geri çekilerek Kadın'ın propantirol çözeltisine (Adam'ın kusmuğu) düşmesini sağladı. Kadın, kahır dolu bir yüz ifadesiyle Adam'a kaldırdı bakışlarını. Adam, gülmek gibi bir girişimde bulunurken şu cümleleri sıraladı aynı zamanda:

"Fare bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüsünde Tanrı'sına yakalanır! Bunu hâlâ anlayamadın mı bre Kadın?"

  Fare bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde Tanrı'sına yakalanır! Bu daima böyledir işte, bu daima böyledir! Tanrı Fareler'inin üçüncü atlayışını bekler hep

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Fare bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde Tanrı'sına yakalanır! Bu daima böyledir işte, bu daima böyledir! Tanrı Fareler'inin üçüncü atlayışını bekler hep. "Üçüncü kez atlasa da yakalasam onları." der Tanrı! Evet, tam olarak bunu der! Peki Ey Tanrı'm, neden bizi de yakalamak gibi bir istekte bulunmuyorsun ha, neden? Bizi bir meristem dokuyla neden baş başa bırakıyorsun Tanrı'm?

İnsanlar çok acımasızlaştı son zamanlarda. Tanrı'ya olan haykırışlarım yetmezmiş gibi sinirimi bozan birkaç insan, ah onlar için ne yapmalıyım inan ki bilmiyorum! Kimisi sevdiğim bir şeyi elimden alıp hor kullanıyor, kimisi ise çok daha fazlası! Mutlu olmak için n'apmalıyım bilmiyorum! Belki de kuarklar gibi up, down, strange gibi karakter bozukluğu yaşamalıyımdır ha! Belki de istenilen budur benden!

Tanrı yine elimdeki tüm Fare'leri aldı benden. Elimde kalan yalnızca kağıtlarım ve birkaç damla mürekkep. Onları da şu erotik sandalyeye oturup kitin kokan şu masanın üzerine, yani bu satırlara saçmaktan başka bir şey yapamıyorum. Her şeyin sebebi bir otobüstü aslında. Küçük bir otobüs durağının oturaklarında kayboldu benliğim. Orada birbirini öpen çiftlerdi beni yıkan ama Tanrı daima Fare'lerimden şikayetçi olup başka şekilde müdahale etti bana. Bunu neden yaptın Ey Tanrı'm, neden beni de bazı düşüncesizler gibi bir Kavalcı eylemedin?

Dediğim gibi insanlar çok acımasız ve düşüncesiz. Birçoğusu karşısındakine ne olacağını düşünmeden devam ediyor hayatına. Durağın önüne gelmek bilmiyorlar ancak asıl görmemiz gereken gökyüzü orada, bunu göremiyorlar. Durağın arkasında oturup kapanmış kutularında duruyorlar öylece. Arkalarında, durağın önünde, onlardan bir parça ekmek bekleyen Fare'lere rağmen! Ah, yüce Tanrı'm bir Fare'n olmayı hayatımda ilk kez istemediğimi söylemek istiyorum sana!

Nedendir bilinmez ama insanlar kaybedince daha bir mutlu oluyor. Tıpkı Joker'in (covkır diye okuyunuz) de dediği gibi

"Hayatım daima bir trajedi gibi gelirdi ancak şimdi anlıyorum ki tamamen komediden ibaret." (***)

Ben de kaybedince anladım işte. Neyi kaybettiğimi dahi bilmeden kaybettim ben. Hem de birkaç gün önce, bunu anlıyorsundur umarım Ey Tanrı'm! Bunu anlıyorsundur umarım!

Hayat çok daha yaşanılır bir yere benzese de benim için çekilmez bir sürü olay yaşanıyor son zamanlarda. Hep Fare'lerin dümeni ele geçirdiği insanlar karşıma çıkıyor ve beni kontrol eden Fare'lere saygı duymadan hareket ediyorlar. Acımıyorlar bana. Üzülüyorum, üzüldüğüme üzülüyorum. Bakmaya dahi kıyamadığım şeyler hor kullanılıyor bunu görüyorum. Öpmeye, sarılmaya kıyamadığım kişiler bir haftadır tanıdığı Fare'lerle neler yapıyor bunu görebiliyorum. Görebiliyorum, evet! Bu kahrolası gözleri bana boşuna vermedin, bunu biliyorsun öyle değil mi Yüce Tanrı'm?!!

Ah, bölüm ne kadar da uzadı böyle! Hiç farkında bile değilim doğrusu, üzgünüm. Etrafınızdaki insanlar sizi üzse de Gülden Karaböcek gibi "Ben olmalıydım, kalbinin sahibi ben olmalıydım." demek yerine daima "O olmamalıydı, kalbimin sahibi o olmamalıydı." diyerek kafanızı Fare'lerden dezenfekte edin. Çünkü onlar varoldukça asla ve kat'a tozlaşamazsınız. Tozlaşamazsınız!

Tozlaşamazsınız!

Otobüs ve içindeki ahlaksız Fare'lerin gazabına uğramış sinapsis bir akaryakıttan 🍁🍂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Otobüs ve içindeki ahlaksız Fare'lerin gazabına uğramış sinapsis bir akaryakıttan 🍁🍂





[*** : Warner Bross'un yapımcılığını yaptığı, 2019'un Ekim ayında vizyona giren 'Joker' adlı filmden alıntılanmıştır.]

Göğün Sıfırıncı Ruhu (+18) [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin