Bölüm 4

34 3 0
                                    

Fotoğraf Thomas

Sabretmek tam olarak nedir? Doğru zamanı ve miktarı var mıdır? Sabretmenin tam olarak ne olduğunu söyleyemem ancak bir şeyle sürekli karıştırıldığını söyleyebilirim. Sabretmek demek hiçbir şey yapmamak değildir. Doğru olan o işi çözmek için elinden geleni yaparken sabırla bitmesini beklemektir. 

 Elimde küçük bir valizle koğuşumun önünde polisin kapıyı açmasını bekliyordum. Burası oldukça boğucu ve karanlık bir yerdi. Daha şimdiden bunalmıştım. 24 yıl burada kalmaya hiç niyetim yoktu. Buradan bir şekilde çıkmanın bir yolunu bulmalıydım. Gerekirse Victoria'yı polise ihbar edecektim. Gerçi bana inanırlar mı bilmiyorum. Mahkemem olmuş hapishaneye bile gelmiştim ama hala daha onunla konuşamamıştım. Polis beni içeriye sürükledi ve hiçbir şey söylemeden kapıyı kapattı. Etrafıma baktım. Bazıları yatağında oturuyor, bazıları çay içerek sohbet ediyor, bazıları da temizlik yapıyordu. Benim içeriye girmemle herkes Allah kurtarsın demeye başladı. Bende her ne kadar istemesem de teşekkür ettim. Boş olduğunu anladığım yatağa valizimi koyup oturdum. Üç kişi bana doğru geldi. Ortada ki kadın konuştu.

-"Allah kurtarsın." Sesi normal bayanlara göre kalındı ama rahatsız edici derece değildi. Bana göz kırparak neden burada olduğumu sordu. Birkaç dakika öylece baktım. En sonunda trafik kazası dedim.

-" Anlaşıldı sessiz birisisin. Bak güzelim neden buradasın bu beni ilgilendirmez. Yeni gelen olduğun için bir hafta boyunca bütün işlerden sen sorumlusun. İşini güzel yapar sözümden çıkmazsan seninle iyi anlaşırız. Yok tersi olursa bu koğuştan kurtulmak için dua edersin. Anladın mı güzelim?"

Sözleri oldukça kibardı ama hareketleri ve sesi kabaydı. Buna benzer bir şey bekliyordum zaten o yüzden şaşırmadım. Ama ben hizmetçi değildim. Dikkatlice etrafa baktım. Çok fazla beni yoracak bir şey yoktu. Zaten yapacak bir şeyimde yoktu. Ayrıca gelir gelmez bu insanlarla papaz olacak kadar salakta değildim. O yüzden kafamı sallayarak tamam dedim. Hiçbir şey söylemeden yavaşça dönerek ortadaki masaya doğru ilerlediler. Kaba gözükseler de hikayelerini bilmesem de herkes bana iyi gözükmüştü. Ben daha kötü insanlarla karşılaşmaktan korkuyordum. Eşyalarımı yerleştirmek için valizimi açtım.

Victoria ve Berk sahilde el ele sessizliğin tadını çıkartarak yürüyorlardı. İkisi de sessizliği bozmaya niyetli değildi ama Victoria aklındaki şeyi söylemesi gerektiğini biliyordu. Bilmediği şey cümleye nasıl başlayacağı ve ne kadarını anlatacağıydı.

-Aşkım hafızanı kaybettiğinden beridir uzun zaman geçti, hiç hatırladığın bir anı var mı?

-Hayır. Denedim ama hiçbir şey hatırlayamadım.

-Peki sana zarar vereceğini bilsen bile hatırlamak ister miydin? Thomas şaşkınca sevgilisine baktı. Sorusu aklını karıştırmıştı. Önüne döndü ve yürümeye devam ettiler.

-Bilmem eğer benim için çok kötü bir anıysa ve yaşanıp bitmiş bir olaysa bence hatırlamasam da olur. Bana bir şey mi söylemek istiyorsun Victoria?

-Hayır sadece sordum. Victoria, Berk'in gözlerine bakmaktan çekiniyordu. Bu konuyu deşmesini istemiyordu. Bir süre daha sessizce yürüdüler. Bu süre boyunca Thomas, Victoria'nın ne sakladığını ve üstüne gidip gitmemesi gerektiğini düşünüyordu. Sonuç olarak ise onun anlatmasını beklemeye karar verdi. Victoria ise daha derin düşüncelere dalmıştı. Berk hatırladığı takdirde bu huzurlu günleri artık olmayacaktı. Ama hatırlamadığı için kötü şeyler yaşanmasına sessiz kalmak zorunda kalıyordu. Vanessa'ya her şeyi anlatmalıydı, doğru olan buydu. Zaten başka bir çaresi de kalmamıştı.

-Peki hatırlarsan büyük bir suçu önleyebileceğini bilsen ve bu yol çok tehlikeli olsa yine de hatırlamak ister miydin? Thomas durup ciddiyetle ona baktı. Onun söylemesini bekleme kararı almıştı ama artık kötü bir şeyler olduğuna emindi ve susmaya hiç niyeti yoktu.

- Victoria artık ne olduğunu anlatsan iyi olur. Beni daha fazla meraklandırma.

Victoria hemen gözlerini kaçırdı. Vereceği tepkiden, tekrar mutlu olamamaktan ve en önemlisi de hayatının değişmesinden korkuyordu. Her ne kadar söylemek istemese de olayların üzerinden iki yıl geçse de er yada geç söylemek zorunda kalacağını biliyordu. Yine de şimdi değil diye düşündü.

-"Sadece soruma cevap versen." Thomas, Victoria'nın söylemeye niyeti olmadığını anladı. Artık sinirlenmeye başlamış ve kendini zor tutuyordu. Bağırarak:

-Evet hatırlamak isterdim. Şimdi bana hemen ne olduğunu anlat.

Victoria, Thomas'ın aniden bağırmasıyla korkarak geri çekildi. Şimdi söylemek istemiyordu. Aslında söylemekten korkuyordu. İlk önce Vanessa'ya söylemeliyim diye düşündü.

- Söz veriyorum anlatacağım şimdi gitmeliyim. Hoşça kal der ve koşarak oradan uzaklaşır. En büyük sebep ise anlatmak istememesidir. Thomas ise biraz sinirli ve birazda şaşkın bir şekilde kala kalır. Bilmediği geçmişinden korkmaya başladığını hissetti. 5 yılını hatırlamıyordu. Bunun çok uzun bir süre olduğunu ve bu sürede binlerce kötü şey yapabileceğini  biliyordu.

Bu kadar kötü ne olmuş olabilir diye düşündü.

Yatağımda uzanırken koğuşa gardiyan geldi ve ziyaretçim olduğunu söyledi. "Umarım sensindir yoksa her şeyi itiraf edeceğim" diyerek hızlıca ayakkabımı giydim. Koridorlardan geçip görüşme odasına gittim. Gardiyan dışarıda bekledi. Görüşme odası diğer görüşme odalarından farklıydı. Odada sadece masa ve iki sandalye vardır. Victoria sandalyede oturmuş elleriyle oynuyordu. Sert bir şekilde oturup:

-Umarım bana söyleyeceğin şeyi dinlememe değer. Hemen başla çünkü müdüre itiraf etmem gereken bir şey var.

-Direk anlatmaya başlayacağım daha fazla oyalanmama gerek yok. Ancak sakın sözümü kesme. 2 yıl önce Thomas büyük bir hata yaptı. Bunun bedeli çok büyüktü bu yüzden hatasını düzeltmeye çalıştı. Ama düzeltmesi neredeyse mümkün değildi. Olabildiğince düzeltti de zaten ama yeterli değildi. Bu sırada hafızasını kaybetti.

-Bunun David ile ne alakası var? Ayrıca bir şeyleri saklamaya çalışarak anlatmayı kes. Her şeyi bilmek istiyorum.

- Thomas kendi isteğiyle içtiği içecek gibi bir ilaç yüzünden hafızasını kaybetmişti. David onun hafızasını nasıl getirebileceğini bulmuştu. Bir nevi panzehir gibi. Ondan bu ilaç hakkında bilgiler aldım ama ilacı Thomas'a veremedim çünkü bu mutlu ve sakin hayatı seviyordum. Berk geçmişini hatırlasaydı yarım işini bitirmeye çalışırdı.

- Yani David Thomas'a ilacı vermek istediği için onu öldürdün?

-Thomas'ın hatırlaması bazılarına yarar sağlıyor ama bize zarar verir. En basiti bu sakin hayatımızın bitmesine sebep olurdu. David onlar için çalışıyordu. Bunu anladığımda çoktan onunla arkadaş olmuştuk. Hatta en çok ben onunla yakınlaşmıştım. David o gün dosyayı onlara vereceğini yani buna mecbur olduğunu söyledi. Beni uyarmak istemiş kaçmamız için. Buna izin veremezdim. O an aklımda böyle bir şey yoktu, olay yaşandığında bir süre kendime gelemedim.

- Yeter...Gereksiz şeyleri dinlemek istemiyorum. Thomas naptı, suçu neydi?

Victoria bana gözlerini kırpmadan baktı. Donmuş gibiydi. Gözlerinde ise kararsızlık ve mutsuzluk vardı.

-İnsanların itaatlaşmasını sağlayan bir ilaç geliştirdi. 

CAN BORCUWhere stories live. Discover now