(9)

11.7K 959 142
                                    

Son sözlerim ağlamaklı çıkmıştı ağzımdan. Yerimden kalkıp yatağa uzandım. Ben böyle hayal etmemiştim. Dün geceden sonra değişir diye umut etmiştim. Bana hala böyle davranması canımı acıtıyordu.

Bilgisayarına gösterdiği ilginin yüzde birini bana gösterse yeterdi. Çok şey değildi istediğim. Bir güler yüz yeterdi. Tatlı söz de istemezdim. Yeter ki azarlamasın sürekli.

Verdiğim karardan pişman... hayır hayır! Asla pişman olmayacaktım. Ne babamın karşısında verdiğim karardan ne de Mahir'in olduğum için pişman olmayacaktım.

Gün içinde yemek dışında odadan çıkmamıştım. Gün boyu aynı odada olduğumuz halde azğımızdan tek kelime çıkmamıştı. Akşama kadar bilgisayarın başında çivilenmiş gibi kalmıştı. Sadece kısa bir süre avluya çıkıp tekrar odaya girmişti.

Sabah erkenden kalkıp giyinirken Mahir de erken kalkmıştı bugün. Hatice anne akşamdan söylemişti. Hastane randevusu vardı bugün. Yanında ben gitmek isteyince Hatice anne itiraz etmemişti.

"Yolculuk nereye sabah sabah?" Diyen Mahir'e başımı çevirmeden eşarbımı düzeltmeye devam ettim.

"Hastaneye gidiyoruz."

"Ne hastanesi? Kimle gidiyorsun?"

"Randevun var ya bugün."

"Ee sanane bundan."

"Ben de senle geleceğim."

"Saçmalama. Bana sordun mu?"

"Annen gelecekti senle. Ben gideyim deyince tamam dedi."

"Benle gelmek için annemden mi izin istiyorsun? Bana sormak aklına gelmedi mi?"

"Sana sorsam izin vermeyecektin."

"Sormadığın için gelebileceğini mi sanıyorsun?"

"Bekir ağa araba ayarlamış. Ben dışarda bekliyorum. Acele et geç kalmayalım."

"La havle ve la. Allah'ım sabır ver."

Mahir'in söylenmesine aldırmadan kaçıp dışarda bekledim. İçerde kalsaydım gelmeme izin vermeyecekti. Madem kendisi bana durumunu anlatmıyordu, ben de doktorundan öğrenecektim.

Mahir kısa sürede hazırlanıp dışarı çıkınca birlikte yola çıktık. Neyse ki gelişime itiraz etmemişti. Yarım saatlik yolculuğun ardından hasteneye ulaşmıştık.

Sıra bize geldiğinde Mahir'in ardından ayağa kalkmamla sert bakışlarına maruz kaldım. Bu bakışa alışmıştım artık.

"İçeri girmeyi düşünmüyorsun değil mi?"

"Düşünmeye gerek yok. Birlikte gireceğiz."

"Sen burda kalıyorsun."

Mahir beni olduğum yerde bırakıp içeri girince vakit kaybetmeden ardından içeri girdim. Tabiki eşi olarak yanında olacaktım. Ardından kapıyı kapatmamla başını bana çevirince gülümseyerek karşısına oturdum. Doktor şaşkın halde bana bakarken kendimi tanıtma gereği duydum.

"Merhaba. Ben Mahir'in e..."

"Amcamın kızı olur kendisi. Benle gelmek istedi bugün."

Bu kez sert bakan ben olmuştum. Mahir ise bakışımı görmezden gelmeyi tercih etmişti. Doktor, Mahir'i paravanın arkasındaki sedyeye uzatıp muayene ederken oturduğum yerde doktorun dediklerine dikkat kesilmiştim.

"Durumunda bir gelişme yok Mahir. Neden söylediğim egzersizleri yapmıyorsun. Egzersizleri düzenli yaparsan yürüme ihtimalin olduğunu biliyorsun."

DİĞER YARIMKde žijí příběhy. Začni objevovat