1. Bölüm

13.3K 719 1.5K
                                    

     Günlerim başıboş geçiyordu. İşsizdim, tek meşgalem kitap okumak ve hayaller kurmaktan ibaretti. 2 yıldır hayalimde ki o işi bir türlü bulamamış olmam ve her gelen iş teklifine burun kıvırıp beğenmemem de cabasıydı. Ev kadınlığın da master yapmış, titizlik ve düzen hastası annelere dönmüştüm. Keşke dedim keşke, bu bir meslek olsa. Yemek, ütü, temizlik, annemle dedikodunun dibine vurmak, neşe kaynağımdı. Lakin eve giren tek maaş babamın olduğu için ve gayri ihtiyari ellisin de yaşlanmaya başlamış babam'ı düşünmek beni üzmekten beter ediyordu.

    Evlilik kurumunda da başarısız olduğumu düşünürsek gayet öylesine yaşıyordum. Sevgili, erkek arkadaş, boyfriend, kelimeleri bana hep safsata gelmişti. Ben aşk'a inananlardanım. Lakin hiçbir zaman yaşıtlarım gibi olamadım, gezmek, eğlenmek, alışveriş yapmak, yarını düşünmeden hareket etmek hiç benlik olmadı. Ben tamamen ev kedisiydim, evimde huzur bulur, arkadaşlarım kızıp küsmesikçe dışarı çıkmazdım.
 
   Yine düşüncelere dalmış, tatlı hayaller kurarken annemin sesi geldi.
"Maişim, Birsenim gelecek haydi yemeğe başlayalım."
"Tamam kız, geliyorum, bu arada seni birgün boşayacağım bunu biliyorsun değil mi?"
"Ay! Papucumun satanisti"

   Annemle asla normal anne kız ilişkimiz olmamıştı. O benim  hiçbir şeyi gizlemediğim, yüzgöz olduğum, en yakın arkadaşımdı. Babam iki kızına delicesine aşık mükemmel bir adamdı. Bir okulda teknik destek olarak çalışıyor, kırılan, bozulan şeyleri tamir ediyordu. Şeker hastası olması dışında melekti. Herşeye çabuk sinirlenen, ağzına geleni pat diye söyleyen, arkadaşlarımızı kıskanan, hayatını 4 kişilik yaşayan çocuk babam.

   Mükemmel bir aileydik, o kadar sevgi dolu büyümüştük ki, kardeşimle beraber bu yüzden ikinci bir sevgiye hiç ihtiyacımız olmamış, birileri bizi sevsin diye hiç kendimizden ödün vermemiştik. Birsen ile aramızda 3.5 yaş fark olduğu için onunla da aramızda ki ufak didişmeler dışında hiç problem yaşamadık. O benim kardeşim değil çocuğumdu adeta. Hayatım boyunca ailemi hep korudum hepsinin annesi benmişim gibi hissettim hep.

    Birsen işten geldiğinde üçümüz sofrayı hazırlamaya koyulduk. Babam da işten geldiğinde her zaman ki gibi sofraya hep beraber oturup yemeğimizi sessizce yedik. Ben ve babamın kuralıydı sofrada konuşmamak. O an sadece yemeklerin tadını çıkartır ikimizde aşk yaşıyormuşcasına yerdik. Annem ve Birsen hep gülerdi bu duruma. Kulaklarımız sağır olurdu adeta.

    Birsen zeki kızdı, benim aksime üniversiteyi kazanmış hem çalışıp hem okuyordu. Dışarıdan ketum dursa da evimizin biciriğiydi. Evet bicirik, onu hep keloğlanın peşinde gezen biciriğe benzetirdik. Bağırarak şarkı söyler, ev işi yapılacaksa lafa tutup hiç birşey yapmadan sıvışır, evin bebeği gibi ilgi beklerdi.

  Babam sofra da geleneğimizi bozup bana seslendi. Demek ki ciddi bir sorun vardı.
"Yavrum, iş bulamadın mı hala?"
"Bakıyorum baba ama başvurduğum hiçbir yer geri dönmüyor ki! "
Canım sıkılmıştı. Kendimi mahçup hissetmiştim, kız kardeşim okumasına rağmen çalışıyor, ancak kendi masraflarını karşılıyordu, babamın maaşıyla ev dönüyordu. Kanıma dokunuyor lakin kendimi mutlu hissedebileceğim bir işte çalışmak istiyordum. 18 yaşımda liseyi zar zor bitirince hiç üniversite hayalleri kurmadım direkt iş hayatına atılıp 5 iş değiştirdim bunun içindi seçme ve ayıklama işi. İnsan seveceği işi yapmak istiyor belirli bir yaşa gelince.
Babam tekrar konuşmaya başladı.
"Kızım, borcumuz harcımız yok çok şükür ama zar zor yetiriyorum artık. En azından geçici bir yere girsen, biraz toparlasak."

     Haklıydı. Bencillik ediyordum, seveceğim işi bulacağım diye 2 senedir pas tutmuştum. Erken iş hayatına atıldığım için, alışmıştım da boş kalmamaya ama o kadar süre geçmiş ki iyice uyuz olmuştum yata yata alışmıştım tembelliğe.
" Tamam babam, halledeceğim en yakın zamanda."  Yüzüm düşmüştü, yemeğe devam ediyordum.

      Hiçbir zaman üzülünce yemekten vazgeçen biri olmadım. Hayatım boyunca iştahı kesilen insanları hiç anlayamadım. Üzülünce, mutlu olunca, aşık olunca iştahım hiç kesilmedi, kavga etsem bile masadan yemiyorum! diye hiç kalkmadım. Sanırım bu yüzden balığın, balinaya kaçmaya başlamış etlisiydim.
Yemekler yendi, çaylar içildi, herkes uyumaya çekildi. Konu birdaha hiç açılmadı ama içimde hiç kapanmadı. Babam bunu söylediyse cidden zorda demekti. Sigaramı yakıp, telefondan her işe başvurmaya başladım.
" Hangisi ararsa" dedim.

    Kocaman bir ay geçmiş ve hala iş bulamamış, bulamadıkça dert üstüne dert ekliyorum kendime. Ben 25 yaşında 1.58 boyunda, 70 kilo şişman ama mutlu, kahverengi ince telli saçlara sahip, iri dudaklı, güzel yüzlü bir kızdım. Bedenimle bir savaşım yoktu güzeldim, insanların bana bakıp "zayıf olsan, süpersin" laflarına aldırmadan yaşayan, yengeç burcunun getirisi, duygusal, anaç, güler yüzlü, komik biriydim. Elbette kötü yanlarım vardı. Kızdığım zaman dilimi tutamaz, modum düşünce tüm gün surat asar, kendimi ifade edemeyince zırıl zırıl ağlayan ve bundan nefret eden biriydim. Arkadaş çevrem kalabalık ama sakin bir hayatı sevdiğimden onlar küsmeden evden gerekmedikçe çıkmaz, işim olduğu zaman işten eve gider pek sosyal bir hayat yaşamaz, atraksiyondan kaçan, huzurlu bir hayat felsefesi tutumuna sahiptim.

 
    Sigara almaya dışarı çıkmış ve ayrılmaz bütünüm kulaklığımla çok sevdiğim Burhan'ın şarkılarını dinliyordum. Bursa'nın tenha sokakları arasında gezerken, boş bir park bulup sigaramı yaktım. Kalabalıktan oldum olası nefret etmişimdir zaten. Allahım dedim ne olur bir yol göster, güzel olsun birşeyler. Güzel olacaksa eğer yüzüme yaprak düşsün, kötü olacaksa sigara dumanı gözüme kaçsın. Bu benim tuhaf bir dua sonrası ritüelimdi. Allahım eğer olacaksa rüzgar çıksın, yağmur yağsın, ayağıma taş değsin! Gibisinden onlarca totemlerim vardı ve tuhaf ki hep olurdu mesela olmayacaksa şöyle olsun derdim olacaksa şu, olan veya olmayan belli olurdu, yada ben bu olaya fazlasıyla kendimi inandırmıştım.

    Bekledim, en az 2 sigara daha yaktım ama hiçbir şey olmadı. Kendime gülüp sigaramın son dumanını içime çekmemle dumanın gözüme kaçması ve kafama üstümdeki ağaçtan büyük bir yaprak düşmesi aynı anda oldu. Bu imkansızdı, yani hiç böyle olmamıştı daha önce. Saçmalama, dedim kendime, iyice delirdin. İçimden dinlediğim şarkılara klip çekip, kendi kendime gülerek eve vardım.

                                                                                                          

     Selamlar, ben uzun zamandır düşünüp, yazmaya zor cesaret etmiş biriyim. Sizinle uzun bir maceraya atılmak istiyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Beğendiyseniz oy vermeniz benim için yeterli. Teşekkürler. 😊🤗

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now