23. Bölüm

2.9K 346 117
                                    

       Öncelikle, benden desteğini esirgememiş, güzel insanları sizler ile paylaşmak istedim. Doğrularımı ve yanlışlarımı, hiç üşenmeden, hiç öf bile demeden benim ile uğraştıkları için sonsuz minnet doluyum. Başka birçok isim var fakat etiketleme işinde başarılı olamadım. Affedin.
     O bir Sivaslı, o benim ablam sehrialem ❤️❤️❤️❤️58❤️❤️❤️❤️

Kubradikce000 
tebessumbey
tknmz39
 

                                                  

       Mahir ve Mai sessizce oturdular bir süre. Ruhları konuşuyordu adeta. Mai, buraya düşeli üç ay'ı geçmek üzereydi artık, ne demişler di. Sadece dört ay kalacaksınız. Gitmelerine bir kaç gün kalmışken Mahir ile dostluk adına yemin etmiş olması, acıttı kalbini. Oysa ona iyi gelmek istiyordu.

    Mahir'de aşık olsun, açılsın, yaşasın istiyordu. Mahir'e yara bandı olmak, toparlamak istiyordu. Düşünmeye başladı Mai, ne bir görev yapmışlardı, ne de kayda değer bir şey. Sahi neden gelmişler di buraya. Şu kısacık zaman da başlarına gelmeyen kalmamıştı. Kimi aşık olmuş, kimi kaçıp gitmişti. Karakterleri bile değişmişti bu üç ay da.

    Gülümseyerek Mahir'e döndü bakışları. Yalan söylemek zorunda kalmıştı, yine.. Gideceğim gün, bir elin parmakları kadar sonra diyemedi. Bunun yerine
"Mahir, gezelim mi bu gün? İşe de gitme, yıllık izinlerin gibi düşün. Olur mu?" bir elin parmağını değerlendirmek istiyordu. Dolu dolu geçsin, az da olsa iyi gelsin diye. Mahir ise kafasıyla onayladı onu. Farklıydı Mahir, konuşamam derken, put oldum derken kabak çiçeği gibi açılmıştı. Üstelik iyi hissediyordu kendini.

   Yeminli bir sessizlik gibi kalktık kayalıktan. Tuhaftı hislerim, ellerimin terlemesi, aklımın ücraların da duyduğum sesler, kızarmış yanaklarım. Mahir'de farklıydı üstelik. Anlattıkları, ilk kez söylüyormuşcasına özür dilemesi. Bakamadım yüzüne. Nasıl dayanmıştı bu kadar susmaya? Nasıl kapatmıştı, o genç kendini? Aklım almıyordu.

  Yüzüne bakmadan "Mahir, ben İstanbul'u çok bilmiyorum. Sen götür bir yerlere olamaz mı?" dedim. Bana bakmadan elleri cebinde, başı öne eğik, düşündü biraz. Sonra bir kıkırtı sesi geldi. Kafamı çevirdim yüzüne, masum yüzünü döndü önce. Gözlerime baktı sonra, tebessümü devam ederken.
" Ben de çok bilmem ki! Gezmedim doyasıya hiç. Göçtüğüm yer burası, en fazla gelir denizi izlerim böyle, burada." derindi Mahir.

  Yürürken, aklıma kaybolmayı sevdiğim geldi. Neden Mahir ile yapmıyorduk ki. Heyecanla kolundan tuttum. Kızmadı bu sefer, mahalleden de uzaktık zaten.
" Kaybolalım mı Mahir? Bakma öyle, şaşkın değilim. Bak, ben bunu hep yaparım, benim için bir oyun bu. Kaybolurum tenha sokaklarda ve o sokaklar hep güzel, gizemli yerlere çıkar. Benim yerim olur. Bizim de bir yerimiz olur belki, olmaz mı?" elim hala kolunda, uzun boyundan dolayı kafam şahlanmış gibi bakıyordum ona.

  Diğer elini kaldırıp, hala kolunda olan elimi indirdi önce. Etrafına baktı bir süre.
" Mai biz anladık, anlaştık eyvallah ama diğerleri anlamaz. Yakışık almıyor bu kadar yakın davranman." yüzümü yere dökmüştü yine. Haklıydı fakat ne olurdu ki yani kimse de yoktu çevrede. Tövbe dedim, düşündüğüm şeye bak, sanki adamı taciz ediyorum da kimse de yok deyip kendime kuvvet verir gibi.

İçimde ki Mai, ellerini birbirine sürtüp  (hahahahaha Mahir, yavrum geç şu köşeye bakayım sen. O çok sakladığın namusun artık benim) diyerek tecavüzcü Coşkun replikleri sıralıyordu. Mahirin eteğini kaldırmak falan. İçim de tutamayıp gülmeye başladım seslice.

Benden Evvel ~ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now