14

14.5K 2.2K 646
                                    

Merhaba! Geçen bölüme gelen harika yorumlar için çok teşekkürler^^ 

Bu bölümü bir türlü bitiremedim. Her zaman yazdığımdan bir tık uzun da oldu ama siz bölümleri yutarcasına okuduğunuz için fark eder misiniz bilemem fjgdkgjkh kontrol etme fırsatım olmadı. Yazım yanlışları olabilir, gözlerinizi kapatın oralarda şşhh 

1000 oyda yeni bölüm gelir <3

Hepimizin hayatında en iyi ve en kötü anlar vardır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hepimizin hayatında en iyi ve en kötü anlar vardır. Bunlar sık sık değişebilir, bazıları sabit de kalabilir. Dün akşam güneşinin altında yaşadıklarım değişmeyecek türden bir en iyi andı. Kollarımı Anıl'ın boynuna dolayışım, güven veren kucaklaması, kalbimi bütün güzel duygularla dolup taşıran öpüşmemiz, kumsalda saatlerce dans etmemiz, söylediğimiz şarkılar. Evime girmeden önce bana verdiği o son tatlı öpücük.

Uyanır uyanmaz zihnimde beliren hatıralar. Gözümü bile açmadan yüzüme konan gülücük. Kemiklerime kadar mutluydum ve bu insanı gençleştiren, güzelleştiren bir duyguydu. Gözlerimi açıp yatakta gerindim. Komodinimin üzerindeki telefona uzanıp saate baktım. 10'a geliyordu.

Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Anıl'ın muhtemelen saatler önce işe gittiğini düşünüp dudaklarımı büktüm. Telefonumu uçak modundan çıkarıp internetimi açtım. Son zamanlarda aranmak istemediğim için bu yollara sık sık başvuruyordum ama artık aranmak istediğim birileri vardı.

Bir de annemi aramalıydım. Buraya gelip beni döveceğini söylediğinden beri onu daha sık arıyordum ama hala babamla konuşmamıştım. Beni arayacağını düşünmüştüm ama o da aramıyordu. Muhtemelen annemin müdahalesiyle olan bir şeydi çünkü babam duygularını anlatmayı becerebilen bir insan değildi. Genelde öfkeye başvururdu. Üzüldüğünde kızgın olurdu, özlediğinde kızgın olurdu, bazen hiçbir şey olmasa bile kızgın olurdu ve buna rağmen pamuk yürekli bir adamdı. Tanıdığım en merhametli insandı ama kendini ifade ederken hep yanlış yola başvuruyordu.

Telefonun ekranına Ateşli Omuzlar'dan iki yeni mesaj düştü.

08.11

Uyandın mı?

08.16

Uykucu.

Uykucu falan değildim. Sabaha kadar tavana karşı sırıttığım için çok az uyumuştum. Bu saatte uyanmış olmam bile şaşırtıcıydı. Kendimi bu kadar canlı hissetmesem birkaç saat daha uyurdum muhtemelen. Cevap yazmak yerine isminin üstüne dokunup telefonu kulağıma götürdüm. Üçüncü çalıştan sonra Anıl'ın sesi kulaklarıma doldu.

"Günaydın," sesini duyunca yatağımda kedi gibi kıvrıldım.

"Günaydın," dedim boğuk sesimle. "Ne güzel bir gün."

"Daha perdelerini bile açmadığına eminim." Sesi keyifli geliyordu. Gülümsüyormuş gibi. Onu gülümsetmek müthiş bir hazdı.

"Günün güzelliği havadan değil ki."

Dünyanın Merkezine DüşüşWhere stories live. Discover now