Bölüm 10: Sorular

141 119 11
                                    

    Annem kardeşimin sorusu karşısında şaşırmıştı. Kardeşime dönerek "Bayılmadım mı?" dedi. Kardeşim doğrusunu söylemek için ağzını açmıştı fakat konuşmasına izin vermeyerek "Evet anne öyle Burak'ı endişelendirmemek için sadece düştüğünü söylemiştim o yüzden şaşırdı," dedim. Burak neden böyle bir şey yaptın dercesine suratıma imalı bir şekilde baktı. Sonra anneme dönerek "Evet sadece düştüğünü sanmıştım. Bayıldım deyince endişelendim," dedi. Annem gülümseyerek "Endişelenmene gerek yok bir şeyim yokmuş, bacağım incinmiş sadece. Yarın eve gidebilirmişim," dedi. Kardeşim de gülümseyip "Peki," dedi. Annemin iyi olduğunu görünce rahatlamıştım. Artık bir an önce eve gidip aklımdaki onlarca soruya cevap bulabilirdim. Annemin yanına gidip elini tutarak "Annecim, bugün okulda çok yoruldum ve başım çok ağrıyor, neredeyse şuraya yıkılacağım. Şimdi eve gitmem gerekiyor ama akşama geri geleceğim," dedim. Kardeşim "Ama bugün okula..." derken araya girip "Evet okula geç kaldım o yüzden ceza olarak fazladan derse girdim," dedim. Az kalsın bugün okula gidemediğimi ağzından kaçıracaktı. Benim cümlemden sonra gerçekleri annemin bilmediğini hatırlamıştı. Annem tekrar gülümseyip "Yarın kardeşinin yeteneğinin açıklanma günü. Akşam tekrar hastaneye gelmene gerek yok. Sabah beni eve götürmek için gelirsin sonra da beraber kardeşinin okuluna gideriz" dedi. Olur dercesine kafa sallayıp anlına bir öpücük kondurdum ve odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Kapının önünde durup kardeşime dönerek "Burak annemin yanından ayrılma" dedim imalı bir şekilde. Bugün olanlardan sonra başına bir şey gelmesinden korkuyordum. Kardeşim yüzümdeki imayı anlayarak başını salladı ve "Tamam," dedi. Kardeşimin cevabından sonra odadan çıkıp asansöre doğru yürüdüm.

    Asansöre doğru ilerlerken eve nasıl gideceğimi düşünündüm ve arabamızın okulun park yerinde kaldığı aklıma geldi. Okula gidip arabayı almalıydım fakat bugün olanlar beni gerçekten çok yormuştu. Arabayı sabah alırım diye erteleyerek otobüse binmeye karar verdim. İNF cihazımdan benim olduğum kısıma hizmet eden bir otobüs buldum. Evim ve hastane aynı otobüs güzergahı kısmına girdiği için şanslıydım. Otobüsün tarifesine hastanenin ve evimin adresini ekledikten sonra gelmesi için beklemeye başladım.

    Tarih bölümü okuduğumdan dolayı Eski Dünya Teknolojisi dersleri görüyordum ve derste Kepler'e taşınmadan önce Dünya'da kullanılan tüm teknolojiyi ayrıntısıyla görüyorduk. Ne işimize yarıyor veya yarayacak bilmiyordum ama eski Dünya'yı ve Kepler'i karşılaştırmak hoşuma gidiyordu. Otobüsleri her gördüğümde ise eski Dünya'daki otobüsler ile günümüzdeki otobüsleri karşılaştırıyordum. Dünya'da otobüsler durak ismi verilen alanların dışına çıkmadan ilerler ve yolcular da otobüse binmek için o duraklarda beklermiş fakat günümüzde otobüsler duraklardan çok hizmetle sorumlu oldukları bölgelerin dışına çıkamıyorlar. Her yirmi elips bina alanının kendine özel bir bölge ismi var ve bölgeler de beş kısma ayrılıyor. Her kısıma ise bir otobüs görevlendiriliyor. Otobüse binmek isteyen kişi, kendi kısmına hizmet eden otobüsün güzergahına beklediği ve gideceği yerin adresini ekliyor. Otobüs beklenen yerden kişiyi aldıktan sonra eğer gideceği adres kendi kısmındaysa oraya bırakıyor. Eğer gideceği yer kendi kısmında değilse oraya giden başka bir otobüsün kısmına bırakıyor. Her otobüs en fazla 20 kişilik ve her yeni adreste otobüsün güzergahı değişiyor.  Gideceği güzergahları da İNF cihazından görüp evimize ulaşmanın ne kadar vakit alacağını hesaplayabiliyoruz. Çok acelesi olan kişiler de zaten her evde bulunan iki arabadan birini kullanıyor. Ayrıca Eski Dünya'da otobüsleri süren kişiler insan olsa da artık teknoloji bu mesleğide insanların elinden almış durumda. Günümüzde otobüsler, otonomlar ve arabalar insanların kontrolüyle değil tamamen internet teknolojisi üzerinden kontrol ediliyor. Böylece insanların kusurlarından dolayı ortaya çıkan kazalar ve ölümler artık olmasada, yine de bu teknoloji de insanlığı hareketsizliğe itiyor. Tüm bu teknolojik gelişme sayesinde Eski Dünya'ya göre ince düşünülmüş ve insanların rahatını daha fazla düşünen bir sistem kurulmuş olsa da günümüzde insanlar yorulmanın ne demek olduğunu bilmediği için çok da fark edilemeyen bir incelik.

    Otobüs geldiğinde binerek armstero için ayrılmış alana girdim. Arm mıknatıs misali yere yapıştıktan sonra otobüs hareket etmeye başladı. Eve gidene kadar bugün yaşadığım onca şeyi düşündüm. Bir günde ne çok şey yaşamıştım... Aklımı en çok kurcalayan ise annemin hiçbir şey hatırlamaması olmuştu. Bunca olayı nasıl unutturmuşlardı? Kim yapmıştı? Salondaki diğer yüzlerce kişiye de mi aynısını yapmışlardı? Sahi bu güne kadar bir sürü kesinti olmuştu ve herkes bugün salondaki gibi aciz duruma düşmüştü. Tüm bu kesintilerde görmediğim diğer tüm insanlar nasıl tekrar eski yaşamlarına döndü? Birçoğu yerinden doğrulmaya aciz olan insanlar nasıl tekrar armstreolarına bindi? Bunca olayın en büyük haber olması gerekiyorken nasıl haberlerde 30 saniyelik bir yer kaplayabildi?

   Otobüs evimin önüne geldiğinde armsterom havalandı ve açılan kapıdan dışarı çıktım. Beş elips binanın 1.sinde kalıyorduk. Binaya uzaktan bakıp içinde bulunduğum çağı sorguladım. Eğer bir teklif sunulsaydı bu çağı seçer miydim? Yoksa Dünya'yı mı seçerdim? Hangisini seçersem seçeyim yine bir dertle karşılaşacağımı biliyordum. Bu çağda en büyük derdim armstreolar iken Dünya'da belki de yürüyememek olacaktı...
  
    Sorgulamama son verip binaya girdim ve eve çıkmak için asansöre bindim. Asansör 32. Kata doğru çıkarken bu armstreo teknolojisi Dünya'da keşfedilse Dünya nasıl bir yer olurdu diye düşündüm. Keplerdeki gibi yürüyemeyen insanlar için büyük bir kolaylık ve sevinç kaynağı olacağı kesindi fakat diğer insanlar da zamanla bu teknolojiye alışıp şuanki gibi aciz hale düşer miydi? Asansör 32. kata geldiğinde soruma cevap bulmaya çabalamadan düşünmeyi bırakıp asansörden indim ve eve yöneldim. Evin kapısına geldiğimde göz sensörüne gözümü okutup kapıyı açtım ve eve girdim. Ev çok sessizdi.
  
    Hemen odama çıkıp armsteroyu bir kenara koyarak yatağıma oturdum. İNF cihazıma neredeyse 50 çağrı gelmişti. Hepsi de arkadaşlarımdandı. Hepsini tekrar arayarak beklemeye başladım. Çağrıyı ilk açan Pavel oldu. Beni görünce ne olduğunu anlamadığım bir ifade takınarak "Deniz neredesin sen! Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyoruz. Bugün hepimiz bir sürü olay yaşadık ve senin için çok endişelendik" dedi. Pavel beni azarlarken diğerleri de teker teker ekrana gelmişti. Pavel'in azarından sonra Adalyn de azarlamaya başlayarak "Bugün hepimiz kuleye götürüldük ve neredeyse hücreye giriyorduk. Cevap vermediğin için hücreye atıdığını sandık Deniz. Neden hiç İNF cihazını kontrol etmiyorsun?" dedi. Ken Zhi de sırasını bekleyip beni azarlamak için ağzını açmıştı ki konuşmasına fırsat vermeyerek "Bugün başıma gelen şeylere çok şaşıracaksınız çocuklar. Şimdilik beni azarlamayı ertelemeniz gerekiyor" deyip gülümsedim. Aklımdaki tüm soruları yaşadıklarımı anlattıktan sonra sormaya karar verdim. Hepsi merakla beni izliyordu ve anlatacağım şeyi bekliyorlardı.

    Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. 😊

    Benim için küçük fakat yazabilmem için büyük olan bir sağlık sorunu yüzünden bölüm gecikti. 😌

    Bu gecikmeyi en güzel şekilde telafi etmeye çalışacağım. 🤗

    Her cümlesine ayrı şaşıracağınız bölümlere çok az kaldı. Kitabı kurgularken bazen benim de beynim yansa da ortaya müthiş bir kurgu çıktı. Yani en azından benim için...😅

    Sizden ricam eğer kitabımı okuyorsanız yorum yapıp,  başkalarına da önermeniz. 🙃

    Wattpad'deki diğer kitapları inceledikçe aslında Wattpad'de kurallaşmış bir çok konuyu yıkıp geçtiğimi farkettim. Kitabımın bu yüzden çok da tutmadığını düşünsem de bana benim gibi "bazı kurallar çiğnenmek için vardır" kafasında olan okuyucularım yeter. 😍

    Yeni bölümde görüşmek üzere 👋

Nesil: 2.TürWhere stories live. Discover now