4

664 85 73
                                    

Beş saniye önce sol avcumun içinde olduğunu ancak gürültülü bir şekilde yere düştüğünde fark edebildiğim anahtarıma baktım. Karşımdaki manzaradan gözlerimi ayırabilmemi sağlayan şey de anahtarlarım olmuştu böylece. Eğilip anahtarımı almak isterken biraz sendelediğim sırada Hyejin hızlıca dibimde bitip benden önce anahtarı aldı ve tekrar doğrulmamı sağladı.

"İyi misiniz?"

Az ileride koltuğumun önünde dikilen, benim hayal ürünüm mü yoksa gerçek mi olduğunu anlayamadığım karşı komşum konuşmuştu, hatta bir de tereddütle bir iki adım yaklaşmıştı. Yaklaştığını görür görmez tuhaf bir içgüdüyle arkamdaki duvara doğru dönerken kafamı da çok sert sayılmayacak şekilde çarptım. Çarptığım yeri ufalayasım geldiyse de boşverdim, gerçekliğe dönmeye ihtiyacım vardı.

"Çok mu fazla içti acab-"

"Hyejin,"

Konuşmak yerine kollarımda duran ellerini buradayım der gibi sıktı hafifçe.

"Koltuğumun önünde ayakta dikilen biri var." dedim, söylediğim şeyin aksi iddia edilmesini umarak. Hyejin'in yüzüne bakmasam da onun endişeyle önce arka tarafı sonra da beni süzdüğünü hissedebildim. Delirdiğimi düşünmesinde şimdilik sorun yoktu, sadece bana 'baba orada kimse yok' demesi yeterliydi.

"Evet-"

"Ne demek evet ya?"

Biraz ağlamaklı bir ifadeyle ona doğru döndüğümde gözlerinin içindeki endişe somutlaşıp beni omuzlarımdan tutarak sarsacak sandım. Ben de en az onun kadar endişeliydim çünkü herifi bir buçuk saat önce aptal gibi arkadaşlarıma sevgilim olarak anlatmıştım, bakın dünyanın en mal adamı gibi, sonra evime girdiğimde ve en olmaması gereken yerde, herif karşımda az önce ben düşeceğim diye tereddütle bana yaklaşmaya çalışmıştı. Yukarı baktım, alemlerin rabbinin beni ensemden tutup yanına çekmesi için şu andan daha uygun bir zaman olduğunu sanmıyordum.

"Baba, Bay Byun yaklaşık yarım saat önce bana çok yardımcı oldu. Biraz yürümek istediğim için birkaç durak önce indim, seni aradığım sırada yürüdüğüm sokak da biraz ıssızdı, evet saat geç olmuştu ve hareketli sokaklarla karşılaşamayacağımı tahmin etmen gerekirdi ama edemedim. Sonra ben nasıl olduğunu anlayamadan biri çantamı çekip koşmaya başladı, peşinden caddenin sonundaki kitapçıya kadar koştum. Tam pes edecektim ki-"

"Sen iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?"

Zaman ve mekan algım yıkılıp sadece Hyejin'e ve anlattıklarına odaklandığımda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Korktum, kalbim göğüs kafesimi sinirli sinirli hırpaladı. Girdiğim kısa süreli şoktan çıkmam biraz zaman aldı, şimdi benim endişelerim somutlaşmak üzereydi, ellerimin arasına aldığım yüzünü aceleyle incelerken ellerimi tutup sakinleşmemi umdu.

"Kızınız iyi, endişelenecek bir şey yok. Biraz dinlenmesi gerek o kadar. Çantası ve özel eşyaları güvende, ayrıca yankesici de polisin elinde."

"Hepsi Bay Byun sayesinde oldu, o yüzden ona bir teşekkür borçluyum. Komşu olduğunuzu da öğrenince kahve ikram etmek konusunda biraz ısrarcı davrandım, o da biraz zor olsa da beni kırmadı."

"Hemen sonra neden beni arayıp haber vermedin? Ya Baekhyun orada olmasaydı ve başına bir şey gelseydi, sana ulaşamasaydım?"

"Baba seni arayamazdım, bana bir şey olduğunu duysaydın araba kullanırken hız yapacaktın ve her ne kadar bilincin yerinde olursa olsun alkollüsün. Yok yere her şey daha kötü bir hale gelebilirdi."

Ellerimin arasında tuttuğum güzel yüzünü burnumun sızısıyla şevkatle inceledikten sonra kollarımı omzuna sardım, hemen sonra ince kolları sırtımı sardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 08, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

çek sifonu // chanbaekWhere stories live. Discover now