Üç

317 31 23
                                    

O kadar bölüm bekliyoruz falan dediniz yorum yapın bari

**

Perseus, kaşlarını çatıp sesin nereden geldiğini anlamak için etrafa baktı.

"Kim var orada?" diye seslendi oturduğu kayalığın üzerinde ayakta durarak.

"Kafasına taş attığınız biri, Lordum," dedi ses yapmacık bir saygıyla. "Umarım umursayacağınız kadar değerli biriyimdir, yoksa siz üzerime basmadan önce kaçmam gerekecek."

Perseus oraya doğru eğildi, bir çift fırtına grisi irisle karşılaşmayı beklemiyordu.

"Ne var?" dedi karşısında duran genç kadın öfkeyle. "Kafama taş attığın için ben mi özür dileyeyim yani?"

"Ne- ben- özür dilerim," dedi Perseus, kafası karışmıştı. "Üzgünüm, eğer bu bana beni öldürecek gibi bakmanı engelleyecekse."

Kadın kaşlarını çattı. "Seni öldürmem, yeni bir savaş başlatmak istemiyorum. Baban ve annem bir daha savaşırsa dünyanın başımıza yıkılmasından korkuyorum."

Perseus büyümüş gözlerle karşısında duran kadını inceledi.

Aslında, teknik olarak, ona kadın denemezdi, belden yukarısı kadın ve bacaklarından ayaklarının olması gereken yer bir kuyruk olduğunda, ne deniyorsa ondandı işte. Su nimfası? Denizkızı? Perseus daha önce hiç böyle bir şey görmemişti.

Uzun, sarı saçları suyun dışında olsa kürek kemiklerini örtecek kadar uzundu, ıslanmış olmalarıyla beraber düzleşmişlerdi, ama Perseus suyun içinde kalan kısmın kıvırcık olduğunu görebiliyordu.

Kadın uzun kirpiklerinin arasından ona baktı.

"Ne var?" dedi sinirli bir sesle. "Hayatında hiç kadın görmedin mi? Etrafının eşlerinle çevrili olduğunu zannediyordum."

"Ne, ben mi—" Perseus kızardı. "Tanrılar aşkına, hayır."

"Eee," dedi gri gözlü kız, yani eğer insansa. "Özrümü bekliyorum. Düzgün bir şekilde."

"Özür dilerim," dedi Perseus hipnotize olmuş gibi. "Orada olduğunu bilseydim böyle olmazdı, cidden üzgünüm."

"Taş için değil de salaklığın için özür dilemeni tercih ederdim ama bu da idare eder," dedi kız. Perseus'un daha önce orada olduğunu fark etmediği belindeki hançere dokundu. "Şimdi kardeşlerim seni öldürmeden buradan gitsen iyi olur, benim kadar anlayışlı olmadıklarını söyleyebilirim."

"Kardeşlerin?" dedi Perseus şaşkınlıkla. "Kardeşlerin mi var? Hem sen nesin ki?"

"Ah, senin gibi bir insan müsveddesinin ne olduğumu bilmemesine şaşırmadım," dedi bronz teninin üzerindeki açık renkli kaşları çatılarak. "Açıklamakla uğraşmayacağım, bizim bölgemizden uzak dur."

"Bak, siz ve sizin bölgenizin kim ve neresi olduğunu bilmiyorum," dedi Perseus, biraz daha eğilse suya düşecekti. "Fakat bilirsin, buranın hükümdarının -ve aynı zamanda hamisinin- oğlu olduğumdan—"

"Egon Atina nüfusunu geçebilir ve önüne gelene saçma sapan davranabilir misin?" dedi sertçe. Eli hançerinin sapını daha sıkı kavradı. "Hiç sanmıyorum, Lordum."

"Beni öldürmeyeceksin herhalde?" dedi Perseus korkuyla. "Eğer bunu yaparsan başına gelecekleri—"

"Hiçbir şey!" diye bağırdı genç kadın. "Eğer çeneni kapatmazsan başına gelecek şeylerden çok daha azı!"

"Tamam," dedi Perseus, konuşmayı uzatmaya ve durumu gözden geçirmeye çalışıyordu.

Bu kadının silahı vardı, kendisi ise savunmasızdı, şehirde dolaşırken kimse canına kastetmeyeceğinden asla Dalgakıran'ı yanında bulundurmazdı ki!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 08, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sea Stars || PercabethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin