3. BÖLÜM: GİTMİYORSUN

15.7K 824 97
                                    

ARSLAN DEMİR KARA;
.
..
.
İçeride Su'yun "hayır hayır" diye bağırmadından bir süre sonra bir şeyin kırılma sesini işittim.

Benim sesime birkaç hemşire ve Su'yun psikiyatri doktoru gelmişti.

Tek bırakmamalıydım.

Benim yüzümden olmuştu.

Beynimi kemiren düşüncelerle kapıyı ellerimle olabildiğince yumruklayıp seslendim. Kollarımdan tutan hemşirelere zarar vermemek için "içeride... Su içeride kırılma sesi geldi" dediğimde hemşireler hemen kolumu bırakıp doktora döndüler.

Doktor hemşirelere birkaç bir şey söylemişti ama kulağım hiçbir şey duymuyordu. Aklıma gelen fikirle hemen geri adımlayıp hızlı bir şekilde omzumla kapıyı kırdım.

Su köşede bacaklarını kendine çekmiş kanlı ellerine bakarak ağlıyordu. Daha fazla bakmaması için bir elimle ellerini tutup diğer elimi sırtına koyup sarıldım. Birkaç dakika sessizce böyle kaldık,ağlaması durmuş hıçkırıkları iç çekmeye dönmüştü.

"bır... Bırak.. ma beni lüt...fen" dediğinde ancak yanımıza iğneyle yaklaşan hemşireden sonra anlamıştım ne demek istediğini.

Ellerini serbest bırakıp yüzünü kapatan saç telini alıp kulağının arkasına koyup kulağına yaklaşarak "bırakmayacağım" diyerek güven vermek için diğer elimi de sırtına koydum.

Yanımıza gelen hemşireye göz ucuyla bakıp gitmesi için başımı salladım. Tek kaldığımız da Su kendini geri çekip başını öne eğip tekrar ellerine bakarak "deli değilim ben" dediğinde tekrar ağlamaya başladı.

"hayır değilsin" dediğimde gözyaşları durmuş yüzüme bakıyordu. Ellerine gözüm kaydığında kaşlarım çatıldı.

"ellerine ne oldu" ellerine baktığında ağzından bir inilti kaçtı. Kafasıyla bir yeri işaret edince kafamı çevirip baktığımda sıkıntılı bir nefes verdim. Baktığım yerde ayna darmadağınık her yer cam kırığı olmuştu.

"kalk hadi pansuman yaptırmalıyız ellerin kötü gözüküyor" kalkmaya çalışırken dengesini sağlayamayıp düşeceği sıra belinden tutup kucağıma aldığımda yüzüm istemsiz buruşmuştu. Çok hafifti kemikleri ellerime batıyordu.

Bir an önce bir şeyler yiyip kendini toparlaması gerekiyordu. Hemşire pansuman yapıp odadan çıkacağı sıra bizde dönüp "10 dakika sonra Su Hanım'ın psikiyatri doktoru konuşmak istiyor" dedi.

"tamam peki" dedikten sonra su'ya döndüm. "neden böyle bir şey yaptın Su" sesim olabildiğince kızgın çıkmıştı. Ya yetişemeseydim, ya daha büyük bir şey başına gelseydi. Bunları düşünmek beynimi yemek gibiydi.

Oturduğum yerden kalkıp pencereye doğru ilerleyip camı araladım. O sırada su'yun sesi kulağıma ilişti.

"ben öyle yüzümü görünce..." sözünü yarıda kesen hıçkırıkları olmuştu. Haklıydı çünkü çok kötü durumdaydı. Psikiyatri doktoruyla konuşmam gerekiyordu. Su'yun bi süre aynaya bakmamasını söylemeliydim.

Camı kapatıp su'yun yanına gideceğim sıra odanın kapısı açıldı. Elinde ki kağıt ve kalemle pskiyatri doktoru Eda Hanım içeri girdi.

"merhaba demir bey bize biraz müsaade eder misiniz su hanımla biraz muhabbet edelim" yüzümü su'ya çevirdiğimde isteksizce yüzüme bakıyor heran ağlayacakmış gibi duruyordu.

"su kapının önündeyim" heran onu bırakıp gidecekmişim gibi gözleri dolmuş bana bakıyordu. Onun ağlamasına fırsat vermeden odadan çıktım. Biraz daha kalsaydım ağlayacaktı.
..

ÂLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin