elli birinci

4.5K 528 138
                                    

kimth:
Jungkook
Lütfen çık artık

kook.jeon:
Yuh ya
Kapıyı çalmayı bırakınca vazgeçtin sandım
Bırak beni lan git

kimth:
Ya niye kapattın kendini banyoya
Söylemiyorsun ki
Gel konuşalım hadi

kook.jeon:
Gelmiyorum

kimth:
Ama neden
Hani marketten bir şeyler alıp yemek yapacaktık
Koştur koştur eve geldik senin yüzünden

kook.jeon:
Bana ne
İstemiyorum seninle bir şey yapmak
Evine git

kimth:
Giderim bak ama

İyi gidiyorum

kook.jeon:
Niye o Hoseok ile omuzlu çocuğa bu benim arkadaşım dedin he
Hoseok zaten tanıyor beni salak
Sanki yeni gördüm onu

kimth:
Of Jungkook ya
Bilemedim ne diyeceğimi
Gel yanıma soğuk değil mi banyo

kook.jeon:
Yo sıcak

kimth:
Özür dilerim
Arkadaş değiliz tam olarak artık
Elbette farkındayım bunun
Ama daha biz konuşmadan bunları insanlara söylemenin anlamı ne

kook.jeon:
Aynen
Okulumun ve beni ezikleyenlerin karşısında beni öpmeyi biliyorsun ama

kimth:
O başkaydı
Her öpüşen sevgili mi sanki

kook.jeon:
Benimle kissbuddy mi olmak istiyorsun lan amacın ne
Ben öyle biri miyim senin için

kimth:
İyice saçmaladın ama
Ne alakası var
Sana karşı hislerim olduğunu daha kaç kez söylemeliyim

kook.jeon:
Çok kez
Söyleme de bak kırıyorum o bok kafanı

kimth:
Hadi çık oradan
Acıktım ben
Mutfakta ne varsa onlarla yemek yapalım beraber

kook.jeon:
Gelmiyorum ya
Ne yersen ye

kimth:
Jungkook
Çok özledim seni ama
Benim güzel balığım
Yanıma gel

kook.jeon:
Taehyung bak deme şöyle şeyler

kimth:
Diycem

kook.jeon:
BAK YA

kimth:
Lütfeeeeeeennn
Gel de öpeyim tombul yanaklarından

kook.jeon:
Ama öpeceksin bak

kimth:
Öpeceğim
Ama on saniyen var
Süren başladı

kook.jeon:
BIKTIM YA SENDEN

Kilidi açıp aralık kapıdan baktığımda elinde telefonla karşı duvara yaslanmış bana bakıyordu. Kaşlarımı çatık tutmaya özen göstererek çıktım ve kapıya yaslandım. Telefonu cebine atıp olduğu yerden bana doğru adımladı. Yüzüne bakmayacaktım, yapmayacaktım işte.

"Nemo?"

"Deme bana onu." Kollarımı bağlayıp yana döndüm. Bana güzel şeyler söylesin, beni sevsin istiyordum ama bunları hep ben deyince yapıyordu. Ya da böyle sinirlendiğimde öpüp gönlümü alıyordu.

"Niye? Sen benim küçük balığım değil misin?" Bir eli belime dolandı ve beni kendisine çevirdi ama hala bakmak istemiyordum ona. Omuz silktim, dudakları şakaklarıma sürtündü. Sonra dediği gibi yanaklarımdan öptü.

"Sen benim güzel Jungkook'um değil misin, hm?"

"Ne bileyim, öyleysem de haberim yok hiç." Kısaca gülümseyip çenemden tuttu ve ona bakmamı sağladı.

"Özür dilerim. Ben sadece biz olalım istiyorum. Ona buna reklam yapmamıza ne gerek var? Bilsinler ya da bilmesinler, umurumda değil hiç. Gözlerine baktığımda ışıl ışıl bir deniz görüyorum ve bu yetiyor bana." Yine çok güzel konuşup içimi kamaştırıyordu işte. Asla karşı koyamıyordum ona, asla.

"Ama ben de bilmiyorum hiçbir şey?" Ellerim çoktan yanaklarına ulaşmıştı bile. Beni göğsüne çektiğinde derince bir nefes aldı. Gözlerimi yummadan edemedim.

"Kalbimi dinle, o her şeyi söyler sana." Anlamıyordu hiç. Geri çekilip hızlıca mutfağa geçtim. Bir bardak su doldurduğumda peşimden gelmişti bile.

Deli ediyordu beni. Elbette biliyordum beni sevdiğini, aptal değildim. Ama o söylesin, dilinden bana dair sevgi sözcükleri dökülsün istiyordum. Ben hiç dayanamıyordum buna, o nasıl başarıyordu?

Ben suyumu içerken beni izledi. Bardağı fayansa koyduğumda bana yaklaşıyordu ama elimi kaldırıp izin vermedim.

"Git! Süslü cümleler kurmayı biliyorsun ama seni seviyorum diyemiyorsun. Ya da sevmiyorsun, bilmiyorum. Olabilir, sevmeyebilirsin. Ama o zaman da seviyormuş gibi yapma! Acıtıyor bu beni!" Ellerim bir o yana bir bu yana savruluyordu fakat öfkem dinmiyordu.

"Jungkook... Deme böyle, yalvarırım."

"Ama öyle, öyle! Sarılıyorsun ama bana bir canım demeye bile acizsin. Sinirlendim diye küçük balığım falan dedin ama anlamadım mı lan ben? Bok kafalısın işte, hiç düşünmüyorsun beni! Sen her şeyi içinde tutuyorsun, göstermiyorsun.Aşığım lan ben sana! Sana aşkım demek istiyorum, seni içime sokmak istiyorum ama Taehyung, bunları karşılık görmeden yapmak çok zor. " Gözlerim dolmuştu ve başıma öyle bir ağrı saplanmıştı ki kendimi berbat hissettim. Kendimi zorla ona sevdiriyormuşum gibiydi ve bu beni inanılmaz üzüyordu.

Hızlıca gelip bana sarıldığında bunu istemedim. İstemedim ama gidecek yerim de yoktu işte, ondan başka kime gidebilirdim?

"Jungkook, güzelim... Özür dilerim, çok özür dilerim. Seni seviyorum, gerçekten seviyorum. Ağlama, yalvarırım. Dayanamıyorum seni böyle görmeye. İstediğin gibi olacağım, tamam mı? Küçük balığım benden ne isterse onu yapacağım artık. Söz veriyorum sana. Git desen de gitmem ben. Göreceksin, hep yanında bulacaksın beni." Boynuma öpücükler kondurduğunda ben de sardım kollarımı ona. Olmuyordu, ona uzak kalamazdım ben hiç.

"Taehyung, beni sev. Lütfen, sadece bunu istiyorum senden. Beni sevdiğini göster bana. Balıkların hafızaları iyi değildir, ben unuturum hep. Tamam mı?" Yanaklarımı okşadıktan sonra dudaklarımı öptü. Hemen kabul ettim onu çünkü ancak onu öpersem toparlanabilirdim. Kısaydı ama son olmadığını bilmek, içimi ısıtıyordu.

"Seni seveceğim, çok seveceğim, hep seveceğim ve-" bir kez daha öpüp dudaklarım üzerinde konuşmaya başladı.

"Hep böyle öpeceğim. Dudaklarım, dudaklarımdan çıkan her bir söz, varlığım sadece senin. Sadece seninim ben, tamam mı? Sen de sadece benim balığımsın, istediğin kadar unut. Ben hep sana seni seviyorum derim, hep derim güzelim benim." Duramadım ve gülümsemeye başladım. Ellerimden tutup beni buzdolabının önüne çekti.

"Ama bak, açlıktan balık yememi istemiyorsan bir şeyler hazırlamalıyız artık." Hızlıca başımı sallayıp ona yardım ettim.

mariana'da nemoWhere stories live. Discover now