XXVIII

1.1K 89 200
                                    

Evan yanımıza doğru ilerlerken Harry elini omzumun üzerine koyup nazikçe bastırdı ve oturmamı sağladı. Bu sırada Nikkie birkaç adım geriye gitmiş, kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Size soruyorum," dedi Evan bakışları ikimizin arasında dolaşırken. "Neyi paylaşamıyorsunuz?"

Nikkie histeri dolu bir kahkaha attı. "Onu kız arkadaşına sor, bana değil."

Evan gözlerini kısıp önce ona, sonra bana baktı. "Ne diyor bu?"

"Boş konuşuyor," diyerek araya girdi Harry. "Kavga çıkarmak için gelmiş, belli olmuyor mu?"

Nikkie kaşlarını kaldırıp başını yana doğru eğdiğinde, bildiği her şeyi anlatacağını düşündüm. Harry'ye öyle bir bakıyordu ki, kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum.

"Kavga çıkarmak için gelmedim," dedi ve Evan'a döndü. "Kız arkadaşının sürtüklüğünü yüzüne vurmak için geldim."

Üzerine atlamak için bir hamle yaptım fakat daha ben ayağa bile kalkamamışken Harry elini tekrar omzumun üzerine koydu ve oturduğum yerde kalmamı sağladı. Ayağa kalkmayacağımdan emin olana kadar bana sert bakışlar yolladı, ardından elini çekip önüne döndü.

Evan dişlerini birbirine bastırıp çene kemiklerini belirginleştirirken gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Sakinliğini korumak için büyük bir çaba harcadığı aşikardı ve onun korumasını hak etmediğimi bilmek canımı acıtıyordu.

Evan gözlerini açtı. "Git buradan."

"Anlamadım," dedi Nikkie kaşlarını çattıktan hemen sonra.

"Anlamayacak bir şey yok, Nicole, kısa bir cümleyi algılayabileceğini düşünüyorum. Yüzünü görmek, hatta sesini duymak bile istemiyorum. Sabrımı zorlama, gözüme de bir daha gözükme."

"Bu yaptığına pişman olacaksın," dedi hareketlenmeye başlamadan önce. "Hem de çok pişman olacaksın."

Üçümüz de sessizce onun kapıdan çıkıp gidişini izledik. Hemen ardından Evan bana döndü. "Neler olduğunu açıklayacak mısın?"

Oturduğum yerden omuzlarımı silktim. "Ben sadece kendimi korumaya çalışıyordum."

Evan'ın kaşları anında çatıldı. "Ona saldırarak mı?"

"Aslında," diyerek araya girdi Harry. "Nikkie, Freja'ya saldırmaya çalıştı."

Evan'ın ters bakışları kedisine yöneldiğinde, araya girmemesi gerektiğini anlayan Harry sessizce yanıma oturdu.

"Onunla muhattap olmanı istemiyorum, Freja."

"Ben de istemiyorum," diye soludum. "Ama peşimi bırakmıyor, yapabileceğim bir şey yok. Karşıma geçip bana hakaretler ettiği zaman oturup onu izleyeck halim yok."

Evan gözlerini devirdi. "Kimse senden böyle bir şey yapmanı istemiyor. Yine de onu görmezden gelmeyi deneyebilirsin."

Nikkie'yi görmezden gelmenin imkansız olduğunu bildiğim için sadece omuzlarımı silkmekle yetindim. Ardından, bir süredir elimde tuttuğum telefon aklıma gelince elimi Evan'a doğru uzattım.

Telefonunu görünce kaşlarını kaldırdı. "Bunu almak için gelmiştim, bende akıl bırakmadınız."

Telefonunu elimden aldıktan sonra birkaç saniye boyunca sessizce bildirimlerini kontrol etti, ardından bakışlarını hemen yanımda oturan Harry'ye çevirdi. "Aaron'ın partisine gidecek misin?"

"Ne zaman?"

"Bu akşam."

Başımı ona çevirdiğimde Harry'nin gözlerini kısıp düşündüğünü gördüm. "Bilemiyorum."

but freja | stylesWhere stories live. Discover now