yalnız, lütfen acımayın

2.5K 343 109
                                    

maNga - We Could Be The Same

İyi
Okumalar

Destina'dan.

Yanağımdaki el izini kapatabilmek için yüzüme sürdüğüm kapatıcıya dokunup yüzümü buruşturdum. Hangi kelime anlatabilirdi beni ve sevgili ailemi? Hanginizin kelime haznesi yeterdi bu yaşadıklarıma? Siz durun, bilemezsiniz.

Ben, Destina Demir. Yıllarca psikolojik şiddetin yanında, fiziksel şiddete de maruz kalan 21 yaşındaki, Destina'yım ben. Annesinin, anne kokan saçlarını özleyen 6 yaşındaki Destina'yım. İntihar eşiğine merdiven dayamış 17'sindeki Destina'yım.

Ben, Destina Demir.
İyi değilim.

Kendimi yatağıma bırakıp cenin pozisyonu aldım. Üşüyordum. Ruhumdaki pencerenin gevşek cıvataları, içimi üşütüyordu.
Korkuyordum. Bir yılan misali damarlarımda oluk oluk dolaşan şey, kan değil, korkuydu. Bilmiyordum. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum.

Saatler önce kilitlediğim kapı yumruklanmaya başlayınca gülümsedim. Merhaba, ruhumun sevgili katili. Merhaba.

"Kapıyı aç, Destina!" Onu duymazlıktan gelip bağırarak şarkı söylemeye başladım. Dolabımdan çıkardığım kıyafetleri hemen üstüme geçirip çantama da birkaç eşyamı ve kıyafetimi sıkıştırdım. Ne olur ne olmaz, belki dönecek bir evim olmaz.

Hazır olduğumdan emin olduktan sonra, kapıyı açıp onun şokundan faydalanarak hızlı adımlarla yanından geçtim ve kapıya yöneldim. Bu esnada, hâlâ dudaklarımdan ritimli bir şarkı dökülüyordu.

Tahmin ettiğim gibi, sinirlenip beni kolumdan yakaladı ve çok hızlı olmayacak biçimde duvara çarptı. Gülümsedim. Göz yaşlarını gülerek saklamaya çalışan bir kızın var, baba. Neden sevmiyorsun hâlâ beni?

İşaret parmağını bana doğrultarak yüzüme doğru fısıldadı. "Eğer o kapıdan çıkarsan, bil ki bir daha dönebileceğin bir evin olmaz." Sen buraya ev mi diyorsun baba? Ev, insanın dünya üzerindeki cennetidir. Oysa bu evin cehennem tasvirinden farkı yok ki bana.

Yavaşça kolumu silkeleyip kapıya yöneldim. Babama çaktırmadan bir yandan da son kez evime baktım, inceledim. İçinde olmadığım mutlu aile fotoğrafları, boy boy dizilmişti evin dört bir yanına. Tekrar gülümsedim. Mutlu aile tablosunda, mutsuz bir kızın bulunması absürd olacağı için mi beni dışladınız baba? Beni mi düşündün yoksa?

Adımlarımı hızlandırıp ağır olan çantamın kayışlarını tutarak kendimi dışarı attım. Kapı arkamdan sertçe kapanmadan önce babamın, küçük fahişe dediğini duyabilmiştim.

Gözlerimi devirdim. Kendi kızına bile saygısı olmayan, bir baba. Ne kadar iyi bir insan olabilirdi ki?

Sokağa bakındım. Hava kararmak üzereydi. Ceketime biraz daha sarıldım ve dudaklarımı büzdüm. Ne yapacaktım?

Çantamdan annemle birlikte kocaman gülümsediğimiz, tek fotoğrafımız olan çerçeveyi çıkartıp okşadım.

"Bana bir yol göster, anne." Çerçeveye damlayan bir damla gözyaşımı silip boğazımı temizledim.

Telefonumdan yükselen zil sesi, ıssız mahallede yankılanırken ekrana baktım. Sonat. Nam-ı diğer, S.

Titremesi hiç durmayan elimle telefonu sıkıca tutarak kulağıma dayayıp gözlerimi kapattım. Ağladığını anlamamalı, Destina. Sakin ol.

"A-alo?" Ayağımın tabanını sertçe yere vurdum ve sessizce inledim. Ne yapıyordum ben?

"Seni görüyorum, Destina. Sokağın başındayım." Sokağın başında, yüzüne yansıyan cılız sokak lambasının altında, yine tüm heybetiyle dikiliyordu. Ona doğru yavaşça yürümeye başladım.

"Burada ne işin var?" Hafifçe güldü. Uzaktan tam görememiştim gülüşünü, ama duymuştum.

"Küçük Destina'mın yardıma ihtiyacı olduğunu hissettim." O an, dizlerim titredi. O an; elimde annemin fotoğrafı, kulağımda Sonat'ın kelimeleri varken yere çöküp ağlamak istedim. Ama telefonu kapatıp hızla yanına koştum ve boynuna sarıldım. O da eğildi ve usulca belime sarılıp burnunu yanağıma sürttü. "Merhaba, Sonat'ın kaderi."

Yavaşça gülümseyip kulağına doğru fısıldadım ben de. "Merhaba, Destina'nın sessiz şarkısı."

Onu tanıdığımdan beri, ilk kez gerçekten gülümsedi bana. Ve 21 yıllık hayatımda, ilk kez içimde kelebeklerin varlığını hissettim.

Benden küçük bir adım uzaklaşıp bana büyük gelen ceketimin fermuarını kapattı ve burnumu işaret parmağıyla vurdu. Anne?

Ardından bana elini uzatıp tutmamı beklemeden, elimi avuçlarının içine aldı ve yürümeye başladı.

Cehennemimden kovulduğum vakit, bana cennetin kapılarını aralayan sen iken,

söyle bana adam, nasıl unuturum seni?

Yanında her şeyi unutuyor olabilirim, adam.

Ama söz,
sana söz,

seni hiç unutmayacağım.

uranüs.

istasyon insanları | textingWhere stories live. Discover now