22. BÖLÜM

3.2K 190 48
                                    

Fazla değer vermeyeceksin karşındakine, güvenip ihanet ettirmeyeceksin kendine!

🌺🌺🌺🌺🌺

Gözlerimi Toprak'ın öpücükleriyle açtım.

"Günaydın Cennet Bahçem." dedi o güzel gülümsemesiyle.

"Günaydın canım."

Saate baktığımda sabahın 8'iydi yine.

"Beni neden bu kadar erken uyandırdın?" sesim mızmız çocuklar gibi çıkmıştı.

"Özür dilerim güzelim ama ben değil, müdür uyandırdı. Kahvaltı yapılacakmış."

Toprak'ı çadırdan çıkarıp oflaya oflaya üzerimi giyinmeye başladım. Bir saat daha uyusam olmaz mıydı? Bu müdür ne istiyor bizden yaa? Çadırdan çıktığımda, Asmin'de çıkmış ve bizim okuldan bir çocukla konuşuyordu gülerek. Anlamaz gözlerle onlara bakmaya başladım.

"Kanka gelsene."

Beni çağırınca da yanına doğru ilerlemeye başladım. Bunu gören Toprak'ta kaşları çatık bir şekilde hemen yanıma gelip kolunu da belime doladı. Onun bu haline gülmeden edemedim. Ne de güzel kıskanıyordu beni öyle.

"Günaydın."

Asmin'e bakarak, "günaydın." dedim ben de.

"Tanıştırayım. Bu Ali." diyip demin gülerek konuştuğu çocuğu eliyle gösterdi. Daha sonra da eliyle beni göstererek, "ve bu da, sana bahsettiğim çocukluk arkadaşım Aden. Gerçi okulda illa ki birbirinizi görmüşsünüzdür." Ben başımla onaylarken, Ali'de onayladı gülümseyerek. Yalan yok, yakışıklılığı vardı. Ama benim sevgilim daha yakışıklı tabi.

Asmin, Toprak'ın kaslarını çattığını farketmiş olacak ki, onu da eliyle gösterip, "bu da Aden'in kıskanç sevgilisi Toprak." diyerek tanıttı. Bu sefer kendimi tutamayıp hafifçe güldüm. Ben gülünce, benim kıskanç sevgilim de bu sefer bana kaşları çatık bir şekilde bakmaya başladı.

Onun yanağına küçük bir öpücük kondurdum gülerek.

"Kıskanç sevgilim benim."

Yanağından öpünce o da gülümsedi hafiften.

"Tabi kıskanacağım. Ben senin gülüşünü bile kıskanıyorum. Onun için lütfen herkesin içinde gülümseme." dedi sahte bir kızgınlıkla. Asmin ve Ali'de bizi tebessümle izliyorlardı. Müdürün bizi kahvaltı için çağırmasıyla birlikte oraya gittik. Toprak ikimizinde kahvaltısını alıp yerlerimize koydu.

"Gel güzelim." diye beni yanına çağırması ve eş zamanlı olarakta onun yanına sürtük Ahu'nun oturması bir oldu. Kaşlarımı olabildiğince çatarak oraya doğru ilerledim.

Benden önce Toprak konuştu.

"Orası senin değil, Aden'in yeri." dedi sinirli bir sesle.

Ağzını yaya yaya, "öyle mi, ama ben burada Aden yazdığını göremiyorum." diye konuşunca yüzümü buruşturdum. Ne kadar da itici yaa.

"Kalkman için saniyelerin kaldı." dediğimde aynı zamanda da kollarımı kucağımda birleştirdim. Bana dönüp alaycı bir tavırla, "ya kalkmazsam." dedi cesurca. Kendini gerçekten çok mu cesur sanıyor bu yaaa.

Alaycı bir sırıtışla, "işte o zaman, sana Ölüm Meleği'ni tanıştırırım." dediğimde korkuyla gözlerini açtı. Artık bu sürtüğünde kim olduğumu öğrenme vakti geldi zaten.

CENNET BAHÇESİ (İNTİKAM SERİSİ 1) Where stories live. Discover now