Dökülen İnciler

223 29 37
                                    

Bahtsızlık kişiye mi uğrar yoksa genden gelen birşey midir?, diye sorsalar Baekhyun kesinlikle 'genden geliyor' derdi. Babasının yaşadığı şanssız ve mutsuz hayat kendisine sirayet etmiş gibi Tanrı'nın günlerinin çoğunu bu manyak arkadaşlarına terbiye ile geçiyordu. Odaya hışımla girmiş, girene kadar Chen ve Luhan'ın konuşmasına müsaade vermemişti. Girer girmez elindeki iş çantasını yatağına fırlatmıştı. Dönerek, 

'müdürün ne saçmaladığını anlatmak için size sadece bir saat vereceğim. Sonrasında zıbarıp yatacağım.' dedi. Ellerini koynunda ilkokul çocuklarına öğretilen çiçek modda bağlamıştı. Belki arkadaşları ciddiye alırdı. Çünkü çıldırmanın kenarında idi. Luhan ellerini saçlarından geçirerek

' sakinleş lütfen,' dedi. Dolabı açarak yemekhanede ki yemek hakkından artan paradan aldığı soğuk çilekli meyve suyunu arkadaşına uzattı. Chen' e göz attı. Mesajı alan Chen koşarak Baekhyun'u sandalyeye oturttu. Luhan devam etti. 

'her şeyi anlatacağım' dedi. 

' biz Chen ile birazcık eğlenmek için kulübe gittik. Finallerin öncesi bir kaçamak olacaktı. Ama vazgeçip çıktık. Kulüpte önceden kavga ettiğimiz çocuklar vardı. Bu şeyy... Ne olduğunu anlamadan bizi tutup sürüklemeye başladılar. Chen'in elinde çakı vardı. Çakıyı onu tutan adamın elini keserek,, kendini kurtardı. Adam bağırınca diğeri hafif silkelendi ve beni bıraktı. Bunu fırsat bilip kaçmaya çalışınca beni tutan adam bana çelme taktı. Yere kapaklanınca beni tuttu. Chen'de beni kurtarmaya çalışınca tekrardan yakalandık. Bizi polise götürdü adam. Sonradan farkettik ki saatini çaldığımız adama yakalanmışız. Polis bir iki tutanak tuttu. Hapse atacaktı ama adama saatini müdürümüz aracılığıyla vereceğimiz garantisini alınca şikayeti çektiler.' dedi. Baekhyun dik dik

' saati niye çaldınız. ' dedi. Chen ensesine kaşıyarak

' paraya ihtiyacımız vardı. Onu satacaktık. ' dedi. Baekhyun'da baktı üzgünce. Aslında hala sinirliydi ama arkadaşlarının morarmış suratlarını görünce derin bir üfleme çıkardı. Kalkıp önce Luhan' a sarıldı. Chen' e bakıp onu da çağırdı. İkisine birden sarılıp 

'size paraya ihtiyacınız varsa bana söyleyin dedim kaç kere' dedi. Sonra ise tekrar kızgın a baktı. 

'size iş bulacağım part time ve düzgünce çalışacaksınız. Tamam mı?' diye sorusunu yönlendirdi. 

've bir daha böyle bir şey duyarsam sizi silerim ! Çok ciddiyim bu konuda. Hırsızlık onursuzluktur' dedi. Arkadaşlarının anlayacağını umarak sert çıktı. Arkadaşları hızlı bir kafa sallama ile onay verdiler. Sonrası ise kargaşa gürültü eğlence oldu.

*************

Şiş gözlerle uyanmak demek, ne demekti? Tabikii de geç uyumuş olmak, eğlenmek ve pazartesi yokmuşçasına çene çalmak demekti. Pazar gecesi, polis departmanında gün geçiren Luhan ve Chen'in hikayesini dinlemişlerdi. Yakışıklı polise tutulan Luhan durumunun ümitsizliğini aktarırken Baekhyun kahkahalarını salmıştı yurda. Ta ki güvenlik gelip yat alarmını söyleyene kadar. Aynaya bakan Baekhyun iyice bir sövmüştü arkadaşlarına. Ayna karşısında şişmiş gözlerine bakarken patronundan laf gelmemesi için kapatıcı sürmeyi düşündü fakat vazgeçti. Doğal güzellik baştan çıkarıcıydı ona göre... Gülümseyerek banyodan odaya geçti. Takımını giydikten sonra dolabındaki yarı boy aynaya bir bakış atıp kendini süzdü. Evrak çantasını, telefonunu ve kulaklığını aldı. Yastığını alıp önce ortadaki yatakta yatan Luhan'a, ardından aldığı yastığı duvar dibindeki Chen'e fırlattıktan sonra yastığını tekrar alarak yatağına güzelce yerleştirdi.  

'şerefsizler, ben uyumuyorsam sizde uyumayın' diyerek bağırıp odadan çıktı. Kendini şirkete attığında günün pozitif geçeceğine inandırdı kendini. Çantasını masaya koyup hemen kahve hazırlamaya koştu. Elinde tepsi ile patronun odasına girdi. Gözleri hemen alev alev yanan gözleri buldu. Adam ona hafif gülümseme ile baktı. 

Kayıp İnci - 失落的珍珠 - Chanbaek -Where stories live. Discover now