Özel Bölüm -İncinin Sahibi-

186 19 40
                                    

            Hayatta hatırlanacak iyi anıların oluşması, iyi insanların olmasına bağlıdır. İyi bir insan olmakta kişinin kendi özgür iradesine... Baekhyun bunu sağlayabilmişti. Yaşadığı her şeye rağmen temiz ve pak kalmayı becermişti. Sağlam ve iyi olmayı, saf olmayı... Ama  Chen ve Luhan başaramamıştı. Elbetteki şimdiye kadar Baekhyun'a fiziksel olarak bir kötülükleri dokunmamıştı ama Chanyeol'dan öğrendiğine göre çok insanın canını yakmış, çok insanın canına kıymışlardı. Başta da Chanyeol'un anne ve babası ile Kai'nin babası olmak üzere. Bir suç makinesi olarak yetişmişlerdi. Baekhyun'la yaşadıklarını hatırlamak içini cayır cayır yakıyordu. Abisi olduğunu  bilmediği halde onun için gerçek bir abi gibi davranmıştı. Kazandığını bölüşmüş, zor durumda olsa bile inci tanesi gözleri ile bizlere gülümsemişti. Chen içindeki yangınları söndürebileceğini sanmıyordu. Arkadaşlarına yardım edemediği için kendini suçluyordu. Annesinin çılgınlığına Luhan'ı ve abisini sürüklememeliydi. 

           Yattığı hastane yatağında artık iyice depresyona bağlamış olan Chen, içindeki acının bitmek tükenmek bilmeyen bir dehlize döndüğünün farkında boğulmadan kurtulmaya çalışıyordu. Kendi çığlığına yeniliyordu. Bir zaman makinesine binip bu çağdan yok olup gitmek istiyordu. Bu acıları hiç yaşamamış ya da hiç yaşatmamış gibi... Büyük yemyeşil bir ovaya gitmek, oraya küçük bir ev yapıp orada ölene kadar yaşamak istiyordu. Ama bu istekleri için çok kirli ve çok geç kaldığının farkında idi. 

         Chen kendi kendine söylenirken kapı tıklatıldı. İç dünyasındaki kasırga tarafından sürüklendiği için duymamıştı ama kapının açıldığını fark ettiğinde kanlanmış gözlerini kapıya çevirdi. Gelen kişi içine küçük tatlı bir sızı ve ağır suçluluk duygusu vermişti.  Suho ağır adımlarla gelerek elindeki çiçeğini yatağın yanında bulunan vitrinin üstüne koydu. Chen ona bakmadan

'buraya gelmen şanına leke sürüyor. Beni ziyarete geldiğini bilmemeliler.' dedi. Suho bir süre susarak bir şey demedi. Bir nefesi ciğerlerine çektikten sonra 

'seni zaten herkes ölü biliyor Chen' dedi. Duydukları komiğine giden Chen,

'hayat benden hızlı yaşıyor' dedi. Ama aklını kemiren küçük kemirgenlerinin fısıldadıkları korkuya bürünmesine sebep oldu. 
' Benim gibi bir pisliğin yanına neden geldin?' diyerek içindeki korkularını yavaş yavaş dile getirdi. Zaten bir Baekhyun'dan bir de Suho'dan pisliğin teki olduğuna dair bir şeyler duyma korkusu yaşıyordu. Çekingen bir şekilde adama döndü. Suho alaylı bir suratla ona bakıyordu.

'bir pislik olduğunu mu düşünüyorsun?', bakışları hafifçe sertleşti. Chen sessiz kaldı. Gözü artık olmayan eline kaydı. Suho'nun da gözü oradaydı.

'eksik ve pislik bir piç' diye ekledi. Chen'in vücudundan anlık bir titreme geçti.  Suho elini Chen'in çenesine indirdi ve sıkı bir şekilde kenetledi.

'cevap ver, pislik olduğunu mu düşünüyorsun seni piç?' dedi. Chen boğazını yırtarcasına bağırarak

'evet' deyince  Suho hızlı bir tokadı suratına geçirdi. Chen güçlü bir kahkaha attı ama içinde deli bir rüzgar vardı ve onu kendi sonuna çekiyordu. Güldüğü yerden akan gözyaşları da ona eşlik ediyordu.

'evet, ben pislik bir piçim.' dedi. Suho sakinleşmiş bir şeklide ona bakıyordu.

'Senin için gözyaşlarını silmek isterdim ama buraya daha farklı bir amaçla geldim.' dedikten sonra ayağa kalkarak beline sabitlediği silahı çıkartıp ona susturucu takmaya başladı. Onun yaptığı şeyi izlerken içten içe sevindi Chen. Herkesin canını yakan Chen kendi sonunu getirememekten deli gibi korkuyordu. Onun yerine bu iş çözülecekti. Susturucuyu taktıktan sonra silahı Chen'in alnına dayadı. İşte şimdi çok daha ciddiydi.

Kayıp İnci - 失落的珍珠 - Chanbaek -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin