Ferit, arkasında ki ekranda oynayan görüntüyü defalarca izlemiş, incelemiş haliyle de ezberlemişti. Ekranda oynayan görüntüyü üçüncü kez izleyen Kemal müdür sıkıntıyla ellerini yüzüne dayayıp ovaladı. Gevşetmiş olduğu kravatını boynundan söküp atar gibi çıkarıp masanın üzerine doğru fırlattı. Düğüne giderken özenle hazırlandığı halinden eser yoktu. Ceketini nerede çıkarıp attığını hatırlamıyordu. Ütülenmiş beyaz gömleği, kırışmış pislenmişti. Seyrek saçları nem içinde kalmıştı. Kelleşmiş tepesinden süzülen ter alnından aktı. Derin bir nefes koyverip konuştu.
-Bak oğlum, bu görüntüdeki adam Gülcan'ı zorla çıkarmamış. Kızın bileğinden tutup götürüyor. Kaçırılmadan çok gönüllü kaçma gibi gözüküyor. Kızın kardeşini daha fazla suçlayamazsın.
-Gülcan'ın gönüllü gitmediğine eminim. Ne bok döndüğünü bulacağım. Kırk sekiz saat gözaltı hakkım var. Ve o kadın son saniyeye kadar burada kalacak müdürüm.
Size önlem alalım dedim izin vermediniz. Şimdi bana engel olmayın.Kemal müdür, yumruğunu ahşap masaya vurup bir kaç kağıdın yerinden oynamasına neden oldu.
-Çıldırtma beni Ferit. Ne demek kızı gözaltında tutacağım?
Önünde dağılmış kağıtlardan talil sonucunu çekti, aldı. Havaya kaldırdığı kağıdı adamın gözüne sokmak ister gibi salladı.
-Okumadın mı oğlum? Ne yazıyor lan burada? Kanında hiç bir uyuşturucu etken madde bulunmadı. Ulan kız kendine avukat çağırttırsa saniyesine çıkar gider buradan. Sen manyak mısın? Mesleğini mi yakacaksın?
Ferit bir ileri bir geri yürüyüp duruyor, yerinde sabit kalamıyordu. Müdürüne bağırmak istemediğinden yüzünü duvara dönüp alnını soğuk betona yasladı. Kemal müdür, istese o an Özge'yi nezarethaneden çıkarttırırdı. Ama bu deli adamı o zaman hiç durdurmazdı.
-Bak zavallı kızı katil zanlısı gibi tuttun, çıkardın salondan. Kızın babası, kalp krizi geçirdi hala ameliyatta. Eh insaf! Elinde kanıt yokken onu daha fazla yıpratamazsın.
Çalan kapıyla dikkati dağılan adam, kumandaya uzanıp ekrandaki görüntüyü dondurdu. Tekerlekli döner sandalyesinde kendini biraz geriye itip, dışarıdakine seslendi.
-Gir evladım.
Cengiz, araladığı kapıdan hafifçe kafasını uzattı. Müdürünün kaşlarını çattığını gördüğünde bir adım içeri girdi.
-Efendim, rahatsız ettim. Ama başkomiserimin bekledikleri geldi.
Ferit, alnını duvara iki kez vurup, kısılmış gözleriyle Cengiz'e döndü. Cengiz yanlış zamanda haberi getirdiğini fark etsede geri de dönemedi. Şimdi başkomiseri ilk fırsatta ona patlayacaktı.
-Tamam Cengiz, sen çık.
-Yok kal bakalım. Neymiş başkomiserinin bekledikleri?
Cengiz, arkasını dönüp çıkacaktı ki müdürünün sesiyle adımı havada kaldı. Yavaşça adama geri döndü. Başkomiserinin öfkeli bakışlarının altında önce yutkundu, gerginlikten odağını şaşırdı. Artık bir ömür beni raporlamada tutar diye düşündü.Sonra da sabrı kalmamış gözüken müdürünü cevapladı.
-Müdürüm, Özge Soydere'nin evinden bilgisayarı ve bir kaç özel eşyası alındı. Tabi bir de akrabalarının ve düğüne katılanların ifadeleri toplandı.
-Ne topladınız oğlum bir daha de bakalım? Ama açık açık konuş, öyle laf dolandırma.
-Efendim, şüpheli hakkında bildikleri ve olay anında dikkatini çeken durum olup olmadığı hakkında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASAT "KATİL DOĞAN"(KİTAP OLDU)
General FictionHaber spikeri sunacağı haberden ötürü oldukça gergin ve öfkeliydi. Bu ruh halinin de yüzüne yansımasına engel olamadı. -Korkulan olay yine gerçekleşti. Dün sabah saatlerinde İstanbul, Esenyurt semti civarlarında bulunan siyah çöp poşetinin içinden...