1| Esrarengiz Kasaba

4K 218 221
                                    

Yeni bir fic ile tekrar karşınızdayız.
Kitabımızı okuyup desteklerseniz çok mutlu oluruz💜💜

Okuldan çıkmış, eve doğru yürüyordum. Etrafa bakmaktan sıkılmıştım. Elime telefonumu alıp, en sevdiğim şarkılardan biri olan, bad guy şarkısını açtım. Bu şarkının sözlerinin anlamları, müziği, klipi kısacası her şeyi çok hoşuma gidiyordu. I'm the bad guy diye mırıldanarak yoluma devam ettim.

Bir günü bile olaysız geçmeyen kasabama sonunda varmıştım. Kendimde şaşırıyordum. Burada nasıl yaşadığımı, nasıl hayatta kaldığımı, bana nasıl bir şey olmadığını... Hiçbir polis, o cinayeti işleyen kadın veya erkek her kimse suçluyu bulamıyordu. Türklerin Müge Anlı diye ünlü bir programı var. Onlar bile bizim polislerden, suçluları daha hızlı bulur. Cinayet falan kalmaz ortada. Bence Kore de de böyle bir programın olması gerekiyor. Ülkeye suçluların hızlı bir şekilde yakalanmasında çok büyük bir yardımı dokunacağını düşünüyorum.

Bu cinayet olayından çok korkmuyor da değildim. Yoluma devam ederken kendi kendime istemsizce düşünüyordum. "Acaba katil benim de kapıma bir demet kırmızı gül bırakıp gider mi?" Sonra saçmaladığımı fark edip kendi kendime diyordum ki 'Taehyung hayal dünyandan çık orası pek iyi bir yer değil saçmalamayı kes.'

Polisleri, kurbanları, cinayetleri, ve katili bir süreliğine düşünmeyerek evime girdim. Eve geç saatte geldiğim için çok yorulmuştum. Bacak kaslarım ağrırken, aynı zamanda belimde tutulmuştu. Ders çalışmaktan bıkmıştım artık. Kitapların yüzünü bile görmek istemiyordum.

Masamın üzerindeki kitapları toplarken dışarıdan gelen çığlık sesleriyle irkilip elimdeki kitabı yere düşürmüştüm. Kitabı yerden alıp yerine yani rafa geri koydum.

Bu duyduğum çığlık aklımın oyunu muydu? Yoksa gerçek miydi? Bunu öğrenmek için bir yol vardı. O da dışarı bakıp etrafı gözetlemekti. Pencereme doğru yöneldim. Perdenin birazını açıp dışarı baktım. Kimse yok gibi görünüyordu. Esen rüzgarla ağaçların yaprakları dans ediyor, mükemmel bir görüntünün ortaya çıkmasını sağlıyordu. Her şeyden habersiz perdeyi kapatıp eşyalarımı toplamaya devam ettim.

Cinayeti işleyen kişiyi anlamıyordum.
Özellikle neden bizim kasabadaki insanları seçip öldürüyordu? Hepsi işinde gücünde, çoluk çocuğu olan insanlardı. Taehyung, bu mahalleye yeni taşınmıştı. Sıradan gördüğü insanların aslında o kadar da suçsuz olmadığını bilmiyordu.

Yarın fizik sınavım olduğu için çalışmam gerekiyordu. Biraz önce çalışmak istemiyorum demiştim ama şimdi sınavdan düşük aldığımı düşününce bu çalışmama fikrinden vazgeçmiştim. Son sınavdı zaten.
Raftan fizik kitabımı ve defterimi alıp masamın üstüne koydum. Kitabın başından başlayıp geldiğimiz yere kadar çalışmam lazımdı.

Kendimi yavaş yavaş derse bırakıp son kalan sınavıma güzel bir şekilde hazırlanmıştım. Son kontrollerimi yaptıktan sonra yatağımı yere serip uzandım. Bugün de huzurlu bir şekilde yatabilirdim. Ne de olsa bir daha aynı gün aynı saatte cinayet işleyemezdi. Taehyung, uykuya dalmışken bir cinayet daha işlenmişti

***

Güneşin, odamı aydınlatmasıyla sabah olduğunu anlamıştım. Yatağımdan kalkmak istemesem de bugün okulun olduğunu hatırlayarak sımsıcak yatağımdan kalkıp banyoya girmiştim. İşlerimi hallettikten sonra çıkıp yatağımın üzerine oturdum. Elime telefonu alıp gelen mesajlara baktım. Bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.

Bilinmeyen Numara
Sıradaki hedefim sensin.

Ay çok korktum. Kesin Jimin'in işiydi bu. Beni korkutmaya çalışıyordu. Okula gidince bu şaka intikamını alacaktım ondan. Jimin'den geldiğini düşündüğüm mesaja sırıtarak bakıp üstümü giyindim. Neymiş sıradaki hedef benmişim. Beş yaşındaki çocuk bile gülerdi bu mesaja.

Red Flowers | TaekookWhere stories live. Discover now