~13~

465 40 15
                                    

   Bol feels içeren bir bölüm yazdım, yorumlarınızı bekliyorum canlarım. 💋

   Jin ve Namjoon gittikten sonra Hera öylece kalakalmıştı. Nasıl bu kadar kolay olduğunu düşünüyordu belki de.

"İşin var mı Hera?"

   Silkelendi ve kendine geldi.

--Ah, hayır işim kalmadı. Ve benim evden biraz daha kıyafet almam lazım. Bugün biraz erken çıkıp eve gitsem olur mu? Sonra senin yanına gelirim. Hem konuşacağız demiştik?

   Evet konuşacaktık ama tek başına onu eve gönderemezdim. Yolda başına bir şey gelebilirdi.

"Tabiki de evine gidebiliriz. Benim de işim yoktu zaten hadi çıkalım."

   Yüzüme minnetle baktıktan sonra odadan çıktı. Ben de peşinden gittim.

   Bana gözlerinde minnetle baktığında onu kollarımın arasına alıp tüm dış dünyadan korumak istemiştim. Keşke onu korumak bu kadar kolay olsaydı. Neden bilmiyordum ama ona zarar gelecek diye ödüm kopuyordu.

   Odasına girdiğimizde birkaç tane olan eşyasını aldı ve beraber şirketten çıktık. Onun evine doğru yol alırken hiç konuşmadık. Evin önüne geldiğimizde arabadan hızlıca indi ve evine doğru hareket etti. Ben de onun peşinden gittim.

   Kapıyı açmak için anahtarını çıkarmaya çalışıyordu ama ben kapıyı itince direkt açıldı.

   Hera korkulu gözlerle içeri bakmaya başladı. Ondan önce içeri girdim ve etrafı kontrol ettim. İçeride kimse yoktu ama evin içi mahvolmuştu. Ve her yerde kırmızı boyayla  'GD ' yazılmıştı.

   Bir not bırakmış mı diye evin tamamına baktık ama hiçbir şey bulamadık.

   Sonunda Hera oturdu ve ağlamaya başladı. Bir yandan da isyan ediyordu:

--Tüm evimi mahvetmiş. Eğer burada olsaydım beni de öldürecekti.

   Yanına yaklaştım ve ona sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı. Bir süre durduktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi beni kendinden uzaklaştırıp ayağa kalktı.

--Eğer senin benim yanımda olduğunu öğrenirse sana da zarar verir. Lütfen benden uzak dur ve git. Sana benim yüzümden bir şey olmasını istemiyorum. Her şey için teşekkür ederim Yoongi ama bu yolu tek başıma yürümek zorundayım. Ne kadar yolum kaldıysa artık.

   O bunları söylerken ben de bir yandan kafamı sallıyordum. Hiçbir şekilde onu bırakmayacaktım. Onun yanında tekrardan kendimi iyi hissetmişken, nasıl onsuz olmamı, onu tehlikenin ortasında bırakıp sırf kendimi korumak için ondan uzaklaşmamı bekleyebilirdi ki.

   O olmadan önceki hayatımla daha mutlu olmayacaktım. Onunla zorluklara göğüs germek istiyordum. Bu kadına ne aslında onun ne kadar güçlü olduğunu göstermek istiyordum.

   Ve eskisi gibi gülümsemek, onun da gülümsemesini hep görmek istiyordum.

"Hera, kafandan bu şeylerin hepsini at çünkü hiçbiri olmayacak. Ben hiçbir yere gitmiyorum. Sen de benim yanımda kalıyorsun. Ne kadar yolumuz kaldıysa beraber yürüyeceğiz. Beni yeniden gülümseten kadını hiçbir şekilde bırakmayacağım."

   Söylediklerime şaşırmış görünüyordu. Açıkçası ben bile şaşırmıştım. Kendimden bu kadarını beklemiyordum.

   Daha fazla ayakta beklemedi ve tekrardan yanıma oturup bana sıkıca sarıldı. Hiç bırakmak istemiyormuş gibi. Tekrar kollarımı sıkıca sardım ona. Titreyerek ağlamaya başladı.

SEESAW | MYG ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin