25.3

180 18 10
                                    

Okulumuzdan defol amcık beyinli seni istemiyoruz!

yazıyordu notta. Farklı bir ırktan olduğum için suratlarına mayonez sıkıyormuş, götlerine sosis bağlıyormuşum gibi davranıyorlar. Fakat ben hepsiyle aynıydım. Hepimiz Adam ve Havva'dan geliyorduk, bu neyin tatavasıydı ki?

Her neyse, alışmıştım. Bunu Tayvan'da da yapıp duruyorlardı. Ama keşke alışmak zorunda olmasak.

Notu kimin yazdığını bulmam kolaydı. Pis pis gülüp tuvalete gittim ve nota dokunup geçmişine döndüm.

Jung Jaehyun.

Ah siktiğimin herifi umrumun dibinde değilsin ama zaten yapacağım şeyi de umursayacağını sanmıyorum. O yüzden sorun olmazdı sanırım? Neyse.

Okula geleli 3 gün falan olduğuna göre, muhtemelen bizim sınıftaydı. Sınıfa tekrar dönüp listeye baktım ve evet, oydu. Gülümseyerek yerime oturdum. Jung Jaehyun, klasik Koreli tipi olan, ince ağızlı, keskin çeneli, uzun boylu, durgun mizaçlı;sert bakışlı birisiydi.

Yani kısacası yakışıklı ama aptalın tekiydi.

Derse giriş zili çaldığında sınıfa yanındaki diğer uzun çocuğa vurarak girmişti. Ayrılmaz beşli falanlardı sanırım, bilmiyorum. Ve aralarında bir tane de Çinli vardı. Yani olaydaki zıtlığı görebiliyor musunuz?

Sınıfa girip öğretmeni bekledikleri sırada Jaehyun'un bana bakacağını biliyordum. Ben de ona baktım, gülümseyerek. Sonra sırama bıraktığı notu alıp gözlerinin içine baka baka ağzıma attım. Evet, baya baya bunu yaptım. Sonra da orta parmağımı yollayıverdim. Jung Jaehyun bana öyle bir bakıyordu ki, siktiğimin sinirini eminim ki acayip bozmuştum.

Ama yine de ummmmmmrumda değildi.

Ve o sırada Taeyong'un bana olan bakışı... İğrenmiş miydi yoksa hoşuna mı gitmişti anlamamıştım. Sadece ağzı açık bakıyordu. Her neyse, bu da yeterliydi bence

Hassiktir Taeyong... Ben onun zihninden o olayları silmeyi unuttum. Bunu uzaktan yaparsam bugün için çok ağır olurdu. Ama bugün yapmak zorundaydım... Dokunarak yaparsam o kadar canım yanmadı ama bu da ayrı bir zordu derken aklıma bir şey gelmişti. Öğretmenler masasına gider gibi yaparken Taeyong'un defterine çarpıverdim.

Aaa görünmez kaza derken "Özür dilerim" dedim ve Taeyong'la aynı anda defteri almaya kalktığımızda bileğine yapışıp onu etkime aldım ancak aptal Jaehyun'un arkadaşının çenesi durmamıştı.

"Noldu Chittaphon, homoseksüel misin yoksa?"

Siktir... Bileğimi direk Taeyong'tan çekersem her şeyi anlardı o yüzden hem Taeyong'un zihninden çıkmamaya devam ediyor, hem de uzaktan ona orta parmak çekiyordum. Defteri açıp bir şeye bakıyormuş gibi yaptım yani daha doğrusu, defteri sadece açtım. Gözlerim, ruhum ve beynim tamamen Taeyong'taydı.

Fakat zihnine girdiğimde olayı çok yanlış anladığımızı fark ettim. Hemen geri çekilip ayağa kalktım ve defterden bir şey arıyormuş gibi yapıp gülümsedim.

"Sağol Taeyong sonunda notları bulabildim. Notları sonra da verebilirsin acelesi yok."

Taeyong ne olduğunu anlamamıştı, bir şeyler zırvaladığımı düşünüp önüne döndü.

Ben de tekrar yerime geçtiğimde hoca gelmişti. Ders ingilizceydi.

Ders boyu Taeyong'un zihnindekileri düşündüm. Bu baya üzücüydü.

Aslında Taeyong'un o gün o yoldan, yani bizim şu kıza vurmaya çalışan adamdan kaçtığımız yoldan, geçme sebebi yetimhanesindeki müdür yardımcısıymış. Ve ona hediye almak için oradan gidiyormuş. Ama sonra parası çalındığı için okula gidecek parası da kalmamış. O da o koca yolu yürümek zorunda kalmış, yani bizim yürüdüğümüz yolu. Adamı arabaya ittiren de o değilmiş. Hatta adamı kimse ittirmemiş. O aptal adam ayağı burkulunca sendeleyip arabanın resmen üstüne atlamış. Ve Taeyong da parası çalındığı için üzüntüden bizi görememiş bile.

lonely but happy 心𝒕𝒂𝒆𝒕𝒆𝒏Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon