-16-

2.8K 197 129
                                    

Yaklaşık yarım saat önce yaptığım tatlıdan dolayı kirli olan tezgahı siliyordum Adrien'ı beklerken. Hangi tatlıyı yapmak isteyeceğini bilmiyordum ama genel olarak temel olan malzemeleri çıkarıp koydum. Biraz geç kaldığı için merak edip aramak için elime telefonu aldıktan sonra kapının açıldığını duyup pastanenin mutfağından çıkarak ilerledim. Adrien'ı görünce gülümseyerek yanına gittim. Üzerindeki ceketi alıp kapının yanındaki askılığa astım ve içeriyi gösterdim.

"Annemle babam arkadaşlarının açılan pastanesinin kutlamasına gittiler. Çok gecikmezler ama bir süre yalnızız." dedim mutfaktaki önlüklerden birini verirken. "Umarım çabuk gelirler, zehirlenmemizi önleyebilirler belki." Gülerek söylediğim cümleye sırıttı. "Beni fazla küçümsüyorsun, Prenses." Dediğine aldırmadan tezgahın önüne geçtim. "Hangi tatlıyı yapacağız? Makaron, pasta-"

"Kruvasan." dedi emin bir şekilde. Dudaklarımı büzüp derin bir nefes aldım. "Yapamayız, hamurun buzdolabına atılıp en az iki saat beklemesi gerekiyor. Hamuru açtığımızda tekrar atacağız falan. Çok uzun sürer." Suratı düştüğünde cidden hayalleri yıkılmış gibi görünüyordu. Bu haline üzülsem de kıkırdadım. "Söz veriyorum, başka zaman."

"Ama o benim hayatımın aşkıydı." İçten bir şekilde gülüp ardından onun moduna girmek için suratıma üzgün bir ifade ekledim. "Üzgünüm, hayatınızın aşkından ayıracağım sizi. Ama kavuşmanız çok uzun sürer, bekleyemeyiz." Derin bir nefes alıp ellerini beline koydu, tezgahtaki malzemelere bakarak konuştu. "Her neyse, sen bir çaylaksın o yüzden yapmaktan korkmuş olabilirsin. Bunu anlıyorum." Gülüp 'Hadi ya?' dercesine bir bakış attıktan sonra büyük kabı alıp önümüze koydum.

"O zaman Bay Adrien, bir usta olarak hangi tatlıyı yapacağımızı siz seçin. Ayrıca ben bir çaylak olduğumdan, nasıl yapacağımızı da söylemeniz gerekiyor."

-

Adrien makaron yapmaya karar verdikten sonra bana beklediğimden daha iyi direktifler verip tatlıyı yaptırmıştı. Fırına koyduğumuz makaron hamurlarından hemen sonra ben masayı tekrardan toparlarken o arabasına bir şey almaya gideceğini söyleyip ayrılmıştı.

"Geldim." dedi mutlulukla. Ona baktığımda elindeki poşetleri görmemle güldüm. "Hazırlıklı gelmişsin." İçinde yemek olduğunu anladığım poşeti bana salladıktan sonra sırıttı. "Hadi önlüğünü çıkar da gel." Masayı bir bezle tekrar silip dediği gibi önlüğümü çıkardıktan sonra içeri geçtim. Adrien masalardan birine oturmuş yemekleri çıkarmıştı. "Acıkmıştın değil mi?" dedi ben sandalyeye otururken. "Pek sayılmaz, ama hamburgere hayır demem."

Birkaç dakika sonra bayıla bayıla yediğimiz hamburgerlerin çöplerini atıp mutfağa geçtik tekrar. Fırına bakıp makaronların durumunu kontrol ettim. "Almalı mıyız?" Tezgaha yaslanıp ona bakarak cevapladım. "Çaylak olan benim ama yine de cevaplayayım. Yaklaşık bir 5 dakika daha kalsa olur." Benim gibi tezgaha yaslanırken kollarını kavuşturdu. "Aferin, seni test etmek için sormuştum." Güldüm ve önüme döndüm.

Yaklaşık yarım dakika sonra sesini duydum. "Mari?" Gözümü fırından ayırmazken cevapladım. "Hm?"

"Geçen gün postundaki gülen yüzü gördüm." Anlamazcasına baktım yüzüne söylediği şeyden sonra. "Sana dediğim şeyi hatırlıyorsun değil mi?" Birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra ne dediğini hatırladım.

Eğer sen de bir kere o gülümsemeden atarsan gülümsemenden öpeceğim.

İmasına utanmıştım biraz, hemen önüme döndüm. "Tekrar mı baksak fırına ya?" Ben ilerlemeye çalışırken beni tekrardan tezgaha çekip önüme geçti. "Kaçamazsın." dedi yaramaz ve kısık bir sesle. Kokusu burnuma daha net bir şekilde gelirken fısıltıyla çıkan sesi mest etmişti beni. "Kaderinden kaçamazsın, Prenses."

"Bu durumda sen kurbağa mı oluyorsun?" Benim gibi güldü ve başını salladı onaylayan bir mırıltıyla. "Ve bu Kurbağa Prens özgürlüğü için dudaklarına muhtaç."

Belimi kavrayan elleri sıkıca sardı bedenimi, kollarımı boynuna sararken ikimiz de gülümseyen dudaklarımızı birleştirmeye hazırdık.

İçeriden gelen kapı açılma sesini duyduğumuzda duraksadık. "Bakar mısınız?" Bir adamın sesini duyduğumda Adrien'ın bozulan ve sinirle bakan suratına güldüm. Müşterinin yanına ilerlerken kızaran yanaklarımda hala sırıtıyor, heyecanımı üzerimden atamıyordum.

Biz bu öpücüğe hazırdık, ama anlaşılan evren değildi.

again [adrienette instagram] [tamamlandı]Where stories live. Discover now