Chapter 10: Round; 1

230 18 3
                                    

"Alexanderda gelsin. Merak etmiştir." Dedi Magnus. Tabi, gelsin ve yenilişini izlesin." Dedi Jonathan sırıtarak. "Düzelteyim senin yenilişini izlesin." Dedi Magnus 'senin' kelimesini bastırıp onu işaret ederek.

Jonathan güldü. "Hayal dünyasında yaşıyorsun Magnus Bane. Neyse gidip müstakbel eşimi getireyim." "Ben gidip sevgilimi getireceğim." Dedi Magnus sinirle. Jonathan ona aşağılayan bakışlar attı.

"Ah, git hadi zaten son görüşlerin. Kaçmaya çalışma sarı kafa, Clary ve baban ölür. 5 dakikan var. Süren başladı." Dedi Jonathan. Magnus açtığı portalla Alec'in odasına gitti. Onu gören Alec ve Isabelle heyecanla oturdukları yerden kalktılar. Alec koşup ona sarıldı. "İyisin! Jace? Clary? Onlara noldu?" Dedi.

"İyiler merak etme. Seni almaya geldim." "Noluyor? Herkes tek tek gidiyor." Dedi Isabelle. "Sadece 5 dakikam var onu götürmek için. Sorun yok çok az kaldı." Dedi Magnus. "Bende geleceğim! Tek kafayı yerim." "Ah, tamam. Hadi!"

Magnus ikisininde elini tutup açtığı portala soktu. "Jace!" "Clary!" Alec Jace'e Isabelle ise Clary'e koştu onun ellerini bırakıp. "Alec!" Dedi Jace ona sıkı sıkı sarılırken. Isabelle ise Clary'i öpüyordu yanaklarından.

Jonathan Magnus'a yaklaşıp fısıldadı. "Bence iş birliği yapıp sarı kafayı öldürmeliyiz." Magnusta onun gibi sırıttı. "Ölüşü güzel olurdu ama bu Alec'ide öldürür." Dedi sonuna doğru somurturken. Jonathan göz devirdi.

"Biliyorum. Şu parabati olayı hep saçma gelmişti zaten." "Aynı fikirdeyim. Bir insan neden başkasına kendini böyle bağlarki?" "Saçmalık. Keşke başka şartlarda tanışsaydık. İkimizde güçlüyüz ve çoğu konuda aynı düşünüyoruz."

"Aynen. Ama bu imkansız." "Onlar ağlıyor mu?" Dedi Jonathan ve aynı anda "Saçma." Dediler. Magnus ona garip gözlerle bakarken Jonathanda aynı şekilde karşılık verdi. "Yeter bu kadar zırlama! Başlıyoruz!" Dedi Jonathan bağırarak.

Magnus ve Jonathan önden diğerleri arkadan bahçeye çıktılar. Jonathan ejderhaları çağırdı. "Magnus. 1 dakika konuşabilir miyiz?" Dedi Alec. Magnus kafa salladı. Jonathan ejderhayla ilgilendiği için onları takmadı o an.

Oradan bir tık uzaklaştılar. "Jace anlattı, bu kazanmalısın. Kazanabileceğini biliyorum. Sen çok güçlüsün. Lütfen yap. Şey seni buna sürüklediğim için özür dilerim bu arada." Magnus onun elini tutup gülümsedi.

"Özür dileyecek bir şey yok. Elimden geleni yapacağım. Merak etme ben Magnus Bane'im bugüne kadar katıldığım hiç bir savaşı kaybetmedim. Her ne kadar sarı kafayı sevmesemde sizi kurtaracağım." Alec güldü. "Teşekkürler." Dedi.

"Sorun değil." "Magnus Bane!" Jonathan'ın sesiyle oraya baktılar. "Gitsek iyi olur." Alec ona sarılıp yanağından öptü. Beraber oraya yürüdüler. "Hâlâ cesaretin varsa başlayalım." Dedi Jonathan.

"Kaybetmek için bu kadar sabırsızlanıda ilk defa görüyorum Jonathan." "Aaa sabırsızlanacak bir şey yok Magnus merak etme seni yavaş yavaş yeneceğim. Kaybederken çok canın acımayacak." Magnus ona orta parmağını gösterdi.

Jonathan sırıttı. "Karşı tepeye ilk gidip geri dönen kazanır." "Basitmiş." Ufak bir büyüyle Jonathan parkur oluşturduğunda Magnus göz devirdi. "Hâlâ basit mi?" "Fazlasıyla." Dedi Magnus. "Değerli eşyanı koy ve yemin et." Dedi Jonathan.

Magnus annesinden kalma hep yanında taşıdığı tarağı ortaya koyup yemin etti. Jonathan ise kardeşini bulmak için son umudu olan kolyeyi ortaya koyup yemin etti. Daha sonra ejderhalara bindiler. Magnus ejderhaya fısıldayıp okşadı.

Asmadeusta onları ejderhayla takip edip kontrol edecekken Clary ejderhalardaki kameralardan bakacaktı. Clary düdüğü çaldığı an başladılar. Jonathan bile kendi oluşturduğu engellerde zorlanırken Magnus rahattı.

Jonathan gidişin yarısındayken Magnus dönüşün yarısındaydı ve çok geçmeden Magnus kazandı. Herkes alkışladı, köşede çekinerek Jonathan'ı izleyen Sebastian hariç tabi. Magnus ejderhadan iner inmez hepsi ona sarıldılar.

Jace bile heyecandan onlara katılmıştı. Sevinçle gülüşüyorlardı. O sırada sinirden kuduran Jonathanda varmıştı yanlarına. "Bu eli kazanmış olabilirsin ama çok sevinme diğerleri bende." Dedi Magnus'a sinirle bakarken.

Magnus alaycı bir gülüş gönderdi. "Orası belli olmaz Jonathan." Diyip Alec'i öptüğünde Jonathan yumruklarını sıktı. Magnus ona göz kırptı. "Bu yarışın kazananı önceden belli." Dedi. "Evet. Benim. Similasyon odasına." Dedi öfkeyle.

"Alec senden bir şey isteyeceğim." Diye fısıldadı Magnus. "Tabi." "Jonathan'ın güçleri üzüntü, öfke, kıskançlık gibi kötü duygularla doğru orantılı. Şu an aşırı hırslı ve öfkeli yani ekstra güçlü. Gidip onunla konuşur musun?" Dedi.

"Nasıl yani?" "Yumuşat. Bence sen daha iyiydin falan de öv onu. Claryide yanına al onu sevdi." "Merak etme bizde." Magnus gülümseyip adımlarını hızlandırdı ve Jonathan'ın yanına gitti. "İyi yarıştı rakip. Sıkma canını. Büyü konusunda ümitliyim senden." Dedi. Jonathan tek kaşını kaldırıp ona baktı.

"Zekisin Magnus beni yumuşatmaya çalışıyorsun ki gücüm normalleşsin ama bunu yemem." Alecle Clary'i yanlarına yaklaştı. Clary Jonathan'a en tatlı gülümselerinden birini gönderdi ve koluna girdi.

"Jonathan üzüldün sanırım. Üzülme. Çok iyiydin sadece Magnus deneyimli çıktı yoksa eminimki sendeydi." "Aynen, kazanmanı istemiyorum yalan yok bende ama moralini bozma." Dedi Alec elini hafifçe kol kaslarına koyup.

Jonathan gülümseyince Magnus çaktırmadan sırıttı. Gerçekten hiç yemedin Jonathan. Diye geçirdi içinden. Vardıklarında Jonathan anlatmaya başladı. "Farklı odalarda aynı similasyon. İlk canavarları yenip kuleye varan ve anahtarı bulan kazanır. Büyü serbest." Magnus kafa salladı. Olay bulmuştu.

Oysaki Jonathandan daha zor şeyler beklemişti. Asmadeus Jonathan'a Clary Magnus'a hakemlik yapacaktı ve dışarıdaki ekrandan diğerleri odaları izleyebilecekti. Clary düdüğü çaldığında ikiside başladılar.

İşte şimdi 1. Raund bitmiş, 2. Si ise yeni başlıyordu.

HELP ME (MALEC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin