54. Bölüm

54.8K 3.3K 1K
                                    

Medya: BADEM- Sen Ağlama

Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce
Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce
Hüzün keder yüreğime yaslanır

Sen ağlama
Bir damla göz yaşın yeter
Sen üzülme gülüm
Gamzende güllerin biter
Yollarıma taş koysalar döneceğim
Gözlerinden yaşlarını sileceğim

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••

POYRAZ

"Öğretmenim şeyyy... Dün mezarlığa gittik ya, o zamandan beri düşünüyorum, sana öğretmenim diyorum bana bakıyorsun. Baba diyorum babam bakıyor ama anne dediğimde kimse bakmıyor. Babamla evlendikten sonra sana anne dememe izin verir misin?"

Melis'in dudaklarından dökülen her kelime, önce acı olup bir bıçak gibi kalbimin orta yerine saplandı sonra da kalbimde zehir olup kanıma karışarak bedenime yayıldı ve öyle çok canımı yaktı ki ölmeden o soğuk toprağın altına girdiğimi hissettirdi.

İçimde ise git gide büyüyen, iliklerimi donduran bir sızı belirdi. Melis'in sesi, kulaklarımın içinde yankılanıp durdukça canımı da yavaş yavaş ayazlar sarmaya başladı. Soldurduğum baharının ayazı, yine beni vuruyordu.

Üşüyordum, çok fazla üşüyordum hem de. İliklerime kadar her zerrem, Melis'in yüreğindeki boşlukla titriyordu.

Annesizlik...

Melis'in yüreğindeki en büyük boşluk benimse yüreğimde kabuk bağlamayan en büyük yaraydı Melis'in annesizliği.

İçimde bitmesi imkânsız bir pişmanlık ayazı vardı. Sonu olmayan bir ıstırapla her saniye canımı acıta acıta beni tüketiyor, kalbimin pişmanlıkla kıvranmasına sebep oluyordu.

Göğsümün altındaki keskin sancı, nefesimi de kesince yeniden nefes alabilmek için elimi sancının üzerine bastırdım ve kısa bir müddet geçmesi bekledim ama ne kadar çabalasam da nefes alamıyor aksine boğuluyordum.

Diğerlerinin bakışlarının ağırlığını da şiddetle üzerimde hissediyordum. Son anda bulduğum cesaretle bakışlarımı tutundurduğum yerden kaldırdım ve Melis'in yüzüne baktım.

Bakışlarım; Melis'in, Eylül'e umutla bakan gözlerine değince içimde büyük bir kıyamet koptu, boğazım düğüm düğüm oldu. İçimdeki ağlama isteğini güçlükle bastırmaya çalıştım lakin ağlamak istiyordum. Hayatımda ilk defa, başımı Melis'in kucağına yaslayıp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Bu günahın bedelini ona ödettiğim için avazım çıktığım kadar bağırmak, içimdeki acıyı haykırmak istiyordum.

Ne yapacağımı bilemeyip hızlıca ayağa kalktığımda üzerimdeki tüm bakışlar beni takip etti. Eylül'ün titreyen menekşeleri de beni bulurken yüzündeki gizleyemediği telaşını görünce ona cevap verebilmek için dudaklarımı araladım fakat damarlarıma yapışan keskin acı sesimi de kesmişti.

Uyuşmaya yüz tutmuş beynimle titreyen bacaklarıma zar zor komut verip masadan ayrıldım.
Kontrolsüz bir şekilde merdivenlere yöneldiğimde dışarıdan gelen yağmur seslerini duyunca rotamı yağmura çevirdim ve içimdeki ayazı, yağmurun dindirmesi umuduyla kendimi dışarıya attım.

Hızlı yağan yağmur görüş alanımı kapatsa da şimşeklerin ara ara aydınlattığı göle doğru yürümeye başladım. Sanki gökyüzünün çığlıkları da içimdeki kıyamete eşlik ediyor, benim yerime ağlıyordu.

EYLÜL (Tamamlandı)Where stories live. Discover now