Bölüm 10: Azrail Yokuşu

516 83 66
                                    

Bazıları seni kullanmak istiyor...

Bazıları senin tarafindan kullanılmak...

Bazıları seni kötüye kullanmak istiyor...

Bazısı da kötüye kullanılmak*

Bazen hayatınızda kötü kararlar alırsınız; aramayacağınız birini aramak, çikolata yiyerek diyetinizi bozmak veya korkudan öleceğinizi bile bile hız trenine binmek gibi. İşte benimde şu anda tam olarak yaptığım bu. Bunun yerine bileğimi kesip kendimi camdan aşağıya bıraksaydım daha etkili olurdu. Bu sayede çekeceğim acılar ve belirsizlik hissi yok olurdu.

Ama onun yerine kendimi bile isteye aç kurtların ortasına bıraktım...

Çünkü bana biçilen kadere boyun eğmek zorundaydım...

Havva'ya güvenip buraya gelmem tamamen hataydı. Aslına bakmak gerekirse o duygu yoksunu cadıya birinin güvenmesi aptallıktı ama Samael'in yanımda gelmemesi gerekliydi. Onu ateşe atmaktansa buz tutmuş bir gölde cadıya güvenmek zorundaydım.

Tek başıma bu işi başarmak zorundaydım.

Gözlerimi açtığım andan itibaren alarmlar çalarak "Ne halt ettiğini sanıyorsun!" diye bağıran iç sesime ve korkudan tir tir titreyen bedenime aldırmadan önümde uzanan çorak araziye konsantre olmaya çalıştım. Gri puslu havanın ve etrafta dolanan başı boş ruhların beni korkutmadığını fısıldıyarak irademi zorladım.

Şu anda altıma kaçırmamak için kendimi zor tuttuğumu söylemem gerek!

Söylediklerimin hiçbir işe yaramacağını biliyorum elbette! Havanın kurşun gibi ağır olduğu ve üzerinde bir tane otun bile yeşermediği bu uçsuz bucaksız vadinin gerçekte böyle olmadığını biliyorum. Güneş, yaşayan ruhlara sirayet etmesede cezalarını bekleyen ruhların içini kavuruyor biliyorum.

Azrail Yokuşu günahkâr ruhların, dünyanın son gününe kadar hapis edildikleri bir hapishaneydi aslında. Buradaki ruhların hepsinin genel olarak işledikleri günahlar aynıydı. Büyü yapmak, cinlerle iletişime geçmek veya onları kendi amaçları için kullanmak... Kısacası hepsi kibirlerinin kurbanıydı ve şimdi, hepsi burada hesap gününe kadar beklemek zorundaydı.

Ölüm onlar için kurtuluş olmamıştı...

Peki benim için olacak mıydı?

Senoy'un anlattığı bilgiler zihnimde yankılanmaya devam ederken görevime odaklanmak zorundaydım. Buraya ruhuma işlenmiş kilitlerden kurtulmaya gelmiştim ve zamanım oldukça kısıtlıydı çünkü bedenim şu anda kireç sarayının mahzenlerinde Havva'nın koruması altındaydı. Havva çeşitli büyülerle bedenim ile ruhum arasına uzanan kordonu güçlendirmeye çalışıyordu ama büyüler de bir yere kadar buradaki zamanımı uzatabilirdi. Zamanında buradan ayrılmazsam veya bir iblis beni fark edip ruhum ile bedenim arasındaki bağlantıyı keserse sonsuza kadar burada kalırdım.

Bedenimde ebedi uykuyla buluşturdu...

Burada zaman dünyadaki zamandan daha hızlı akıyordu. Dünyada geçen bir saniye burası için saatlere eş değerdi. Bu yüzden Cühenna kabilesi liderinin oğlu Es'Ab'ı bulmak zorundaydım.

Hem de en kısa zamanda!

CÜHENNA kabilesi bilinen cin toplulukları içerisinde en tehlikeli ve en gaddar olan kabileydi. Büyü ilminin merkezinde olan bu kabile ile atışmak ölüm dalışına girmek gibiydi. Cinlerin bile korkup dışladığı bu kabilenin oğlu Es'Ab Samael'in arkadaşıydı ve buradan bir an önce gitmek istiyorsam onu bulmak zorundaydım.

HUTAME: HİDDETLİ DOĞANWhere stories live. Discover now