-11-

652 51 17
                                    

Yine etrafı süpürüyordum. Başka yapacak bir şey de yoktu yani. Gelen giden arada çok oluyordu o kadar. Bir de Dipper'ın görevini de bana verdiği için etrafı da düzenlemek zorunda kalıyordum. Arada pencereden dışarıya bakıyordum. Hep Wendy ile orada gülüşüyorlardı. Bu beni daha da fazla geriyordu.

Onun işlerini de ben yapıyordum, onun eğlenmesini de ben izliyordum. Ama bir kerecik de olsa gelip yanıma dememişti ki 'Pacifica, sana yardım edeyim.' Ah! Hep sinirleniyorum.

Elimdeki süpürgeyi bir kenarı fırlatıp kasanın önüne oturdum. Tam o sırada da kapının zili çaldı. Oraya odaklandığımda Mabel ve arkadaşlarının içeri girdiğini gördüm. Mabel da beni görmüştü.

"Hey, Pacifica! Biz kız partisi yapacağız, bilirsin şu kızların yaptığı şeylerden."

Uuuu diye ses çıkarıp gülüşmeye başladılar.

"Sen de gelmek ister misin?"

Yüzümü asarak kasanın düğmesine dokundum.

"Sağol ben almayayım, eğer burada olmazsam Stan bana daha çok yüklenir."

"Hadi ama, sadece bir kerecik! Söz, Stan sana kızdığında benim çağırdığımı anlatırım."

Kafa salladım ve tabureden atladım. Hepsi beni sevinç çığlıkları ile karşıladı ve kollarımdan tutarak odaya doğru sürüklemeye başladılar.

İçeri girdiğimizde herkes bir yere oturdu. Ben de yerdeki pufa serildim. Candy yere yatmış ve önündeki dergiyi karıştırarak ayaklarını sallıyordu. Grenda ve Candy makyaj malzemelerini karıştırıp gülüyorlardı.

"Hey,"

Hepsi dönüp bana baktı.

"Hadi, size makyaj yapayım."

Hepsi yüzlerini ellerinin içine alıp şaşkınlık ve sevinçle bana baktı.

"Sadece bir kereliğine ona göre, değerini bilin."

Hepsi gülerek önüme oturdu. Sırayla hepsine makyaj yapmaya başladım.

Sonunda işim bittiğinde kendimi yorgunlukla yatağa bıraktım. Diğerleri ise yaptığım makyajı ağızları açık inceliyorlardı. Sonunda şoktan kurtulup üstüme atladılar. Güldüm.

"Eziliyorum."

Sonunda üstümden kalktılar. İlgileri çoktan başka bir şeye dönmüştü.

"HADİ OYUN OYNAYALIM!"

Ben itiraz edemeden çoktan oyunu çıkarmışlardı. Zar falan atıyordun, kartlar vardı. Ama ortasında bir telefon vardı. Bir tür aşk oyunu ha,...

Oyuna başlamıştık. Dediklerine göre telefonda gerçekten sevdiğin çocuğun sesini duyuyordun. Bu nasıl mümkün olabilir ki? Bu bir oyun! Ses kaydına mı alıyorlardı, pöh. Grenda çoktan aramıştı. Ama robot sesi çıkmıştı. Kesin bende de öyle olacaktı.

Sıra bana geldi, zarları attım. Kart çekme yerine gelip bir kart çektim. Sevdiğin çocuk seni arayacak falan filan. Of çok sıkıcı.

"Ne çıktı!? Ne çıktı!?"

"Sevdiğim çocuk beni arayacak diyor."

Hepsi ooo demeye başladı. Telefonu tutup açtım. Telefona yapmacık bir alo dedim.

"Merhaba ben-"

Anında telefonu kapattım. Utanmıştım. Dipper'ın sesini duymuştum! Bu normal miydi!? Kafamı kaldırıp diğer kızların tepkilerine bakmıştım. Şok içerisinde bana bakan Grenda ve Candy'nin tersine Mabel gülüyordu.

"Bu oyun sihirli bir oyun, şapşik."

Kafamı eğdim. İyice çıkmaza gidiyordum. Candy ve Grenda da öğrenmişti artık.

FRIENDSWhere stories live. Discover now