Episode 29

476 32 6
                                    

Bölüm Şarkısı: Jaymes Young - Infinity

''Bu proje için çok uğraşmıştınız,hyung. Kazanmanıza çok sevindim.'' dedi Jimin Hyung market arabasına son kullanma tarihine bakıp bir ürün daha atarken. Daha sonra bakışlarını bana çevirdi ve ''Jungkook da çok mutlu olduğunu ve kendinize dikkat etmenizi söylüyor.'' diye ekledi.

Ben ise o sırada diken üstünde hissederek etrafı aceleyle inceliyordum. İsmimi duyduğumda dikkatim dağılmış ve marketin camdan kapısından dışarıya bakmak yerine Jimin Hyung'a bakmıştım.

Birkaç saat öncesinde gerçekleştirdiğimiz sohbet doğrultusunda buradaydık. Jimin Hyung arabanın yedek anahtarını yürütmüş,beni de peşinden sürükleyerek buraya getirmişti. Asıl önemli nokta ise buraya gelmemizden kimsenin haberinin olmamasıydı. 

Telefonun diğer ucundaki Jin Hyung'un ne dediğini duyamasam da Jimin Hyung gülümsemiş ve kısaca veda ederek telefonu kapatmıştı. Telefon kapanır kapanmaz elimi market arabasına atmış ve Jimin Hyung'un ilerlemesini engellemiştim. 

''Şimdi bana aklında neler döndüğünü ötüyorsun.''

Arabaya bıraktığı ürünlere bakmış ve omuz silkmişti. 

''Taehyung'a ve en önemlisi de Yoongi'ye sürpriz hazırlayacağım.'' dedi arabayı ellerimden kurtarıp yanımdan geçmek üzereyken. Bir elini omzuma attı ve ''Sen de bana yardım edeceksin.'' diyerek beni de yürütmeye başladı. 

''Yine de burada olmamız doğru değil.'' dedim. 

İçeceklerin olduğu dolaplara geldiğimizde elini omzumdan çekmiş ve eğilerek alt raflardan bira ve soju şişelerini almaya başlamıştı. 

''Sürpriz dediğin habersiz olur,Jungkook. Hem bir şey olmayacak,güven bana.''

Gözlerimi devirdim ve kollarımı göğsümün üzerinde bağlamışken bir bacağımı stresle titretmeye başladım. 

''Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki?''

Eğildiği yerden kucağındaki şişelerle kalktı ve hepsini özenle market arabasına dizdi. 

''En fazla bir saat dışarıda kalmış olacağız. Bir saatte ölecek kadar aptal film karakterlerine benzemiyoruz.'' diye homurdandı. 

Seslice nefesimi üfledim. Kesinlikle onunla baş edemezdim. Tek istediğim sorunsuz bir şekilde eve geri dönmekti. 

Jimin Hyung birkaç şişe daha aldı ve arabayı iterken ''Pasta ve biraz atıştırmalık da alırsak alışverişi bitir-''

Gözü arkamdaki reyonların sonuna takıldığında cümlesi yarım kalmıştı. Anında panikleyerek arkamı dönecekken omzumdan tutarak beni durdurmuştu. Gözleri bir an olsun baktığı yerden çekilmemişti. 

''Ne oldu?'' diye sordum. Kalp atışlarım korkuyla hızlanmış,tüm bedenimi bir panik hali ele geçirmişti. 

''Onun burada ne işi var?'' diye fısıldadı. Bana cevap olarak değil de daha çok kendi kendine konuşmuş gibiydi. Tekrar konuşacağım sırada beni itelemiş  ve ikimizi de rafların arasına çekmişti. Çömelerek oturduğunda anında ben de oturdum. 

''Takip mi ediliyoruz? Ne oluyor? Kim o,hyung?''

Aceleyle sıraladığım sorulardan sonra işaret parmağını dudaklarının üzerine koymuş ve irice açtığı gözleriyle bana bakarak ''Şşşh!'' demişti. 

Yüzünün önüne denk gelen raftaki kutu ramenleri bir kenara itip açtığı küçük boşluktan etrafa bakmıştı. Ben ise o sırada iyice küçülerek daha çok yere oturmuştum. 

ESCAPE -TAEKOOKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora