𝚙𝚎𝚝𝚛𝚒𝚌𝚑𝚘𝚛

183 31 10
                                    

"Hadi gel ama! Kocaman bir bebek gibi davranıyorsun!"

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

"Hadi gel ama! Kocaman bir bebek gibi davranıyorsun!"

Yoongi gözlerini devirdi, "Sen de hiç bu zamandan değilmiş gibi davranmıyorsun. Nasıl bu kadar çabuk uyum sağladığını sorabilir miyim?"

Güldüm ve önüme dönerek taştan yapılmış dar sokakta yürümeye devam ettim, "Bunu yapmak zorundayım. Geri dönüşüm için o tabloya ihtiyacım olduğunu biliyorum. Onu bulana dek hiçbir sorun yokmuş gibi davranmalıyım."

"Bunun yolu da beni peşinden sürüklemek yani?"

"Hayır koca bebek~" dedim omzumun üstünden bakarak, yürümekten yorulmuş gibi görünüyordu, saçlarının uçları terle ıslanmıştı, "..ben senin eline geçmiş eşsiz bir fırsatım."

"Oh, bu çok kendini beğenmiş bir ifade olmadı mı?"

Sokaktaki dükkanlara dikkatle bakınarak konuştum, "Sence de fazla konuşmuyor musun? Hadi şimdi bana boyalarını aldığın yeri göster."

"İyi.." dedi ve birkaç adım atarak önüme geçti, "..işte şurası."

Beraber gösterdiği yere girdiğimizde dükkanın uç köşesinde oturan adam ayağa kalktı ve selam verdi, "Hoşgeldiniz." dedi ceketinin düğmesini ilikleyerek.

Yoongi başını hafifçe eğdikten sonra bana ilerideki rafta bir takım yağlı boyayı gösterdi, "Bunlardan alalım-"

"Hayır." dedim hemen, her ne kadar zamanda geriye gelmiş olsam da boya markaları içinde bildiklerim vardı ve Yoongi'nin gösterdiği, kesinlikle aradığım boya değildi.

"Neden? Bunun nesi var?" dedi omzunun üstünden bana bakarak.

Açıklama yapmaya gerek duymadan onu hafifçe ittirip rafın önüne geçtim, "Tablolarının neden satılmadığı belli."

"Ben böyle bir şey söylemedim." dedi Yoongi dişlerini sıkarak.

"Şunları görüyor musun? Bunların pigment oranı daha yüksek. Bunlardan istiyorum."

Yoongi gösterdiğim boyaları görmek için arkamdan uzanmaya çalıştı. Hangilerini istediğimi anladığı anda gözleri kocaman açılmıştı, "Sence benim bunları alacak param var mı ha?"

Rafı arkama alarak yönümü Yoongi'ye döndüm ve dükkan sahibinin duymaması için yaklaşıp fısıldadım, "Borç yapamaz mıyız?"

Yoongi aramızdaki mesafeden rahatsız gibi görünerek geri çekildi, "Ne?"

Dudaklarımı yavaşça ıslatırken omzunun üstünden bir kez daha dükkan sahibine baktım, "Bak, bu işler böyle olur. Sermaye, arz-talep falan anlıyor musun-"

"Ne? Seungwan ne saçmalıyorsun?" dedi Yoongi yüzünü buruşturarak.

Pes ederek bakışlarımı eğdim, "Tamam. Maliye dersim pek iyi değildi ama.." tekrar Yoongi'nin gözlerine baktım, "..bu boyaları borç olarak alırsak..ya da en azından bir kısmını ödersek kalan kısmını da tabloları sattıkça öderiz. Anladın mı?"

[✓] burn to ashes » wengaTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon