🍂İtiraf🍂

1K 95 78
                                    

Selamlar selamlar. Bölümü yazarken neredeyse süründüğümü itiraf etmek istiyorum.

Şahsen yazdığım bu bölümden hiç tatmin olmadım ve atmak konusunda hiç emin değilim. Ama yaptık artık bir şeyler, geçiş bölümüymüş gibi kabul edelim.

Bölümü oylayıp yorum yapanların Hogwarts mektubu geliyormuş! İyi okumalar/*

*Düzenlenmiştir.*
————-
Lumos

Bina kupasını kazanan Gryffindor'un mutluluğu sinir bozucu derecede coşkuluydu. Belki de her sene kazananın Slytherin olduğundan mıydı bilmiyorum; Hogwarts Expressi'ne binene kadar başarılarından söz eden James'i susturmak için en sonunda ona sessizlik büyüsü yapmam gerekmişti.

Oturma düzenimiz her zaman olduğu gibi sabitti. Aynı kompartımanda hiç şaşmayan kişiler; ben, Laura, Lucas ve ekstradan Alvin vardı. Severus ise büyük ihtimalle sadece benim varlıklarından haberdar olduğum yeni Ölüm Yiyen arkadaşları ile beraber oturuyor olmalıydı.

Severus... Onunla aramıza bir duvar dikmiş olsam bile hala değer verdiğim sevgili arkadaşım... Onu bu bataklıktan nasıl çıkartabileceğimi hala daha bulabilmiş değildim. Lakin bu hemen pes edeceğim anlamına da gelmiyordu.

Trenin hareket etmesiyle gündelik sohbetlerimizi etmeye başlamıştık. Dikkatimin dağıldığı bir ara Alvin'in bana seslenişiyle başımı ona çevirmiştim. "Potterla beraber yaşıyorsun, öyle değil mi Athanasia? Başını çok ağrıtıyor olmalı." Alvin'in sorusuyla gülmeden edememiştim. Açıkçası evdeyken başı en çok ağrıyanın James olduğunu düşünüyordum.

Ayaz'ın James'e duyduğu sevgi inanılmazdı. Bu sebepten ötürü ne zaman biz eve gitsek James'e yapışıp ona kendisini sevdirmeye çalışıyordu. Elbette bu James içinde çok cazip bir şeydi. Yine de konu kardeşim olduğunda bir tık işleri dramatize ediyor; beş çocuklu anneler gibi davranıyordu. En son çok yediği için aralıksız birkaç saat uyuyan kardeşimi öldü ilan ettiğini ve bunun için yarım saat ağladığını gören herkeste benimle aynı şekilde düşünürdü.

"İnanır mısın bilmem Alvin ama aslında onunla beraber yaşamak oldukça keyifli. Arada sinirimi bozuyor ancak bunu da onun Çapulcuğuna veriyorum. Ayrıca rahat durması benim için daha şaşırtıcı olurdu." Alvin naçizane sözlerimi onaylayıp başka bir konu açmıştı. Lucasla konuya Quidditch'den girip Dumbledore'un neden naneli şekerleri bu kadar sevdiğinden çıkmışlardı. En sonunda Laura'nın sorusu ile anlamsız sohbetlerine ara vermişlerdi.

"Şu kapıya yapışmış olan kişi Black oğlu Sirius mu yoksa ben mi yanlış görüyorum?" Hepimiz otomatik olarak kafamızı kapıya çevirdiğimizde yanağını cama dayayan bir Sirius ile karşılaşmıştık. Olayın nostaljikliği karşısında kendimi gülmekten alıkoyamamıştım. Ne zamandı hatırlamıyordum ancak en son böyle bir şey yaşandığında Lucas ile tekrardan küsüp barıştığımız dönemlerden birisine denk gelmişti.

"Hemen geliyorum." Dediğimde Lucas kollarını bağlayıp zaten Sirius'un Potterların evinden çıkmadığına dair bir şeyler mırıldanmıştı. Onun daha sonra bana şakasına küsmesine izin vererek Sirius'un yapıştığı sürgülü kapıyı açmıştım. Siriusla o an göz göze geldiğimiz gibi ikimizde tek bir kelime etmeden koridor boyunca yürümüştük. Her ne konuşacaksa bunun istasyona kadar bekleyemeyeceğini varsayıyordum. Bilhassa acelesini başka bir şekilde kendime açıklayamazdım.

"Sirius trenin sonuna geliyoruz, dur artık." Sanki bir büyü etkisindeymiş gibi hareket eden Sirius bir anda irkilip durmuştu. Yumruk yapmaktan terleyen ellerini üstüne silip bana dönmüştü. O kadar gergindi ki şu an ki ciddiyeti Profesör McGonagall'ınkiyle kapışabilirdi.

𝑳𝑼𝑴𝑶𝑺 | 𝒎𝒂𝒓𝒂𝒖𝒅𝒆𝒓𝒔 [Askıya Alındı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin