Two,,

258 52 19
                                    

~Medya: Adele-Someone Like You

Medya ile okuyun derim. Çok sevdiğim bir şarkıdır ve çok güzel.

Tarihlere dikkat ediyorsunuz değil mi? Onlar önemli!

İyi okumalar :)

~~~~~~~

21.03.2020

"HOCAM!"

Kolidorda yankı yapan ses, herkesin - kolidorun sonunda ki genç kadın da dahil-dikkatini çekmişti.

Genç kadın arkasına baktı. Öğrencilerinden biri ona sesleniyordu. Hızlıca yanına gelen öğrenci, doksan derece eğilerek saygısını gösterdi karşısında ki büyüğüne.

"Hocam proje teslimi için gelmiştim."

Genç kadın gülmüş ve arkasını dönerek konuşmaya başlamıştı. Aynı zamanda da yürüyordu. Öğrencide arkasından yürüyordu tabii.

"Geç kaldın Lalisa! Proje teslimi dündü."

"Ama hocam bir günden bişey olmaz değil mi?"

Genç kadın öğretmenler odasının önüne geldiğinde durdu ve öğrencisine dönerek derin bir nefes verdi.

"Hayır dedim Lalisa Manoban! Projen geçersiz."

Öğrencisine cevap fırsatı vermeden öğretmenler odasına girdi genç kadın. Dolabını kitaplarını koymak için açmıştı ve açar açmaz içinden bir günlük düşmüştü.

Genç kadın günlüğünü eline aldı ve etrafına baktı. Kitaplarını koydu ve günlüğü eline alarak dolabını kilitledi. Öğretmenler odasından çıkarken arkasından seslenen öğretmen Namjoon'un sesi ile durdu.

"Öğretmen Jisoo!"

Genç kadın yüzüne sahte bir gülümseme takındı ve arkasına dönüp bekledi. Namjoon öğretmen yanına geldiğinde konuştu.

"Buyurun hocam?"

"Şey öğlen yemeğini beraber yemek istediğimi söyleyecektim."

Esmer tenine zıt olan pembeleşen yanakları ile utandığı belli oluyordu. Gözlüğünü düzeltti ve Jisoo'nun cevabını bekledi.

"Çok isterdim ama öğlen yemeği için başka bir planım var. Ama bunu en yakın zamanda telafi edeceğim öğretmen Namjoon."

Namjoon kırıkdığını belli etmemek için gülümsedi.

"Pekâlâ. Görüşmek üzere!"

Hayal kırıklığı ile oradan ayrılmıştı. Jisoo onu umursamadan yoluna devam etmişti. Sert bir imajı vardı. Öğrenciler arasında bir sürü lakabı vardı.

"Miss Korea", "The Goddess", "Master of beauty", "Taş kalpli afet" bunlardan bazısıydı.

Okulun boş kolidorunda toktopuklu sesi yankılanıyordu. Hızlı ve düzenli adımlarla yürürken telefonunda ezbere bildiği numarayı tuşladı.

"Chae" kişisi aranıyor...

-Efendim Jisoo unnie?

-Sabahtan beridir Jen'i aruyorum ulaşamıyorum. Bugün hiç konuştunuz mu?

-Hayır unnie. Ama sabah bana mesaj atmıştı. Bugün okula gelmeyeceğini söylemişti.

-Ne?! Ah tamam Chae. Saol.

-Rica ederim. Görüşüriz unnie!

Arama sonlandırdı.

Genç kadın sinirle arabasına bindi. Arabayı çalıştırırken bir kişiyi daha aradı.

"Gguk" kişisi aranıyor...

-Alo noona?

-Jungkook Jennie'ye ulaşamıyorum.

-Okulda olması lazım. Chae'yi aradın mı?

-Evet. Okula gitmeyeceğim diye mesaj atmış. Ben şimdi eve gidiyorum sende okuluna bir bak olur mu?

-Derse gireceğim ama noona.

-Tamam. Çıktıktan sonra ara beni.

-Tamam.

Arama sonlandırıldı.

Genç kadın endişelenmişti. Gaza daha çok basmıştı. Eve vardığında arabasını park etmiş ve koşarak eve girmişti.

"JEN?!"

Ses gelmemişti. Koşarak kızın odasına girdi Jisoo. Yatağın üstünde ağlayan bir Jennie bulmayı beklemiyordu.

"Ohh. Beni ne kadar endişelendirdin biliyor musun?! Neden telefonlarıma bakmıyorsun?! Okula neden gitmedin?!"

"Unnie"

Kızın kısık çıkan sesi ağlamaktan değişmişti. Jisoo sessizce yatağına oturdu.

"Jen iyi misin? İyi misin güzelim ha?"

Jennie kafasını iki yana sallamıştı. Gözlerinden akan yaşın haddi hesabı yoktu.

"Unnie b-benim ca-canım çok yanıyor."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

tiny town » v.soo✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin