0.4

35 3 0
                                    

Sabahın ilk ışıklarında açmak zorunda kaldım gözlerimi. Dün gece uydurduğum yalan işe yaramıştı. Bundan sonra ne yalan uyduracaktım hiçbir fikrim yoktu.

Yeni evlenen çiftler balayına giderdi ama biz galiba gitmeyecektik. Neyse ki bu işime gelirdi.

Evin çalışanlarından adını bilmediğim, genç yaşlarda bir kız giyeceğim kıyafetleri odaya getirdi.

Jackson oda da yoktu. Aşağıda olmalıydı. Koltuğun üzerine koyulan kıyafeti inceledim. Pembe puantiyeli mini bir elbiseydi.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve elbiseyi giydim. Güzeldi.

Hemen uzun siyah saçlarımı taradım ve pembe bir ruj sürerek aşağı indim.

"Günaydın hayatım"

Jackson dolup taşan yemek masasının baş köşesinde oturuyordu. Bu kadar şeyi ikimiz birlikte nasıl yiyecektik?

İsraftan başka birşey değildi.

"Günaydın" dedim, gülümsemesine karşılık vererek.

Karşısına oturdum.

"Elbise çok yakışmış. Beğeneceğini biliyordum"

Sürekli giyeceğim elbiseleri bu adam seçmezdi umarım.

"Teşekkür ederim, çok zevklisin"

Ağzıma bir kaç şey attıktan sonra en mühim konuyu konuşmak için hazırlandım. Çalışmak istediğimi söyleyecektim.

"Jackson, ben çalışmak istiyorum"

"Buda nereden çıktı?"

Cici kız modlarına girdim hemen.

"Biliyorsun güzel sanatlardan mezun oldum-"

Sözümü bitirmeme bile izin vermeden sert bir şekilde cevap verdi.

"Hayır"

"Ama neden?"

Resmen bu adamdan izin istiyordum. Ah anne ah baba, ne hale düşürdünüz beni!

"Sana hesapmı vereceğim? Çalışmayacaksın otur oturduğun yere. Neden benimle evlendiğini bilmediğimi mi sanıyorsun. Ya adam akıllı dur ya da baban o çok sevdiği şirketini kaybetsin!"

İşte o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Daha bir kaç dakika önce melek olan adam bir anda şeytana dönüştü.

Cevap vermek yerine susmayı tercih ettim.

"Ben işe gidiyorum, haberim yokken hiçbiryere gitmeyeceksin. Hitmetçilerle de muhatap olma!"

Saçlarımdan öptü ve gitti.

Aptal aptal karşı tarafa bakıyordum. Bile bile bir felaketin içine sürüklenmiştim resmen.

Yediğim tabakları alıp mutfağa gittim.

  "Efendim siz neden zahmet ediyorsunuz bırakın lütfen"

Sabah kıyafetleri odama getiren kız elimden tabakları almaya çalıştı. Fakat buna izin vermedim. Tabakları tezgahın üzerine koydum ve gülümseyerek kıza döndüm.

  "Rica ediyorum benimle resmi bir şekilde konuşma. Yanımda rahat davranabilirsin. İsmin neydi?"

  "Soobin" dedi, yüzünde ki sıcak gülümseme ile.

  "Çok tatlısın Soobin, dediğim gibi lütfen resmi olma bana Laura diyebilirsin"

  "Sende öylesin Laura" dediğinde ikimizde güldük. İyi bir kıza benziyordu.

İmpossible | KTH✓Where stories live. Discover now