beş; " hamado tangorou "

472 72 62
                                    

hashibira inosuke her zaman çok çabuk öfkelenen bir tip olmuştur. annesi istediği yemeği yapmadığı ya da toplum içindeyken göğsü açık bir şekilde dolaşamayacağı gibi saçma bir kuralla kısıtlandığı için odasına kapanıp tüm eşyalarını dağıtabilme potansiyelini her daim üzerinde taşır fakat onu tanıyorsanız -ki bu, inosuke neredeyse hiçbir duygusunu saklamadığından pek de zor bir şey gibi gözükmese de çoğu konu üzerine kafa yormadığı için onun davranışlarını çözümlemek epey meşakkatliydi- yeşil gözlerindeki kıvılcımları söndürecek tek şeyin ne olduğunu da tahmin etmekte zorlanmazsınız.

kediler, inosuke'nin yumruklarını gevşeten sayılı şeylerdendi. güneşin yerini iç karartan bulutlara bıraktığı o dakikalarda elinde bir poşet ve yanında kamado tanjirou ile birlikte okullarından yaklaşık yirmi dakikalık uzaklıkta olan bir marketten çıkmasının sebebi de buydu. inosuke her ne kadar kedileri sevse de bilgileri aklında tutmaktansa pratik yaparak öğrenmeyi tercih eden beyni lisenin ilk gününden beri düzenli bir şekilde beslediği kedilerin hangi mamayı tercih ettiklerini sürekli unutur, bu yüzden haftada iki kez tanjirou'ya "bugün yakitori ve gohan'ı besleyeceğiz." derdi (kedilere neden yemek isimleri koyduğu konusu o kadar uzundu ki siyah saçlı çocuk hakkında konuşmayı fazlasıyla seven -ayrıca çevresindeki kişilerden ziyade yalnızca o kedilerin ismini doğru bir şekilde telaffuz ettiği için her seferinde kısa süreli moral bozukluğu yaşayan- tanjirou bile bunu "inosuke pirinç pilavı ve tavuk seviyor." diyerek geçiştirirdi).

"yağmur yağacak." dedi tanjirou gökyüzüne bakarken. yaklaşık yarım saat önce burnunu dolduran tanıdık koku sebebiyle bunu zaten dile getirmişti, şu sıralar japonya birkaç inatçı yağmur bulutunun esiriydi fakat inosuke bunu hiç umursamıyordu. o sırada da "ne olmuş yani?" diye homurdanıp yoluna devam etse de yalnızca bir dakika sonra damlalarını son hızıyla yeryüzüne düşürmeye başlayan yağmur onları vurmuş, iki dakika içerisinde okul üniformalarını ağırlaştırmıştı. öfkelenmeye başlayan inosuke'yi önünden geçmek üzere oldukları otobüs durağının altına çeken tanjirou'yu kafasına yiyeceği birkaç sert darbeden kurtaran şey ise karşısındakini boğazlamaya hazırlanmışçasına ona doğru iki adım atan inosuke'ye eğer hastalanırsa haftaya yapılacak olan koşuya katılamayacağını söylemesiydi -ki inosuke, eğer geçen dönemki okul festivali zamanında yüksek ateşten dolayı birkaç gün ayağa kalkamaması sebebiyle koşu etkinliğini kaçırmamış olsaydı hastalanacağına hayatta inanmazdı.

"bu aptal yağmur durunca koşacağız!" inosuke yumruğunu öfkeyle gökyüzüne kaldırırken bulutlar buna bir gök gürültüsüyle karşılık verince daha da sinirlenmiş, poşetinin kayışını avucuna iyice sıkıştırmıştı. cevap almadığı için arkasında kalan çocuğa döndüğü sırada gözleri kızgınlıkla parlıyordu. "duydun mu beni, tangorou?"

"evet, evet." tanjirou yalnızca ikisinin bulunduğu otobüs durağındaki oturaklardan birine yerleşip çantasını da sağına koyarken kafasını salladı. "ama tüm enerjini bulutlara bağırmak için kullanacakmışsın gibi duruyor, inosuke."

o sırada bir kez daha duyulan gök gürültüsü tanjirou'nun kelimelerini yutmakla kalmayarak inosuke'nin de dikkatini bir kez daha gökyüzüne çevirmesine sebep olmuş, kaldırdığı yumruğuyla bulutlara onunla dövüşmesi konusunda bir şeyler söylemeye başlamıştı. yağmurun inosuke'nin söylediklerini de yakitori ile gohan'ın geciken yemeklerini de umursamayarak hızını bir kez olsun azaltmadan kaldırımları dövmeye devam ettiği on dakika boyunca inosuke kapana kısılmış gibi hissettiği otobüs durağının bir ucundan öteki ucuna yürüyüp durdu, tanjirou ise annesine yağmura yakalandığı konusunda kısa bir mesaj çektikten sonra birkaç dakika boyunca öfkeli inosuke'yi izlemesinin ardından farkında olmadan düşünce alemine daldı. geçen hafta biten sınavlarından başlayarak inosuke'nin sürekli açılan ve hâlâ bağlamayı öğrenemediği bağcıklarına kadar birçok noktayı aklından geçirmeye başlayan oğlanı gerçek hayata döndüren şey her zamanki gibi inosuke olmuştu.

tanjirou, yanına yerleşen çocukla birkaç kez gözlerini kırpıştırdı; ardından inosuke'ye fark ettirmemeye çalışarak onu kısaca süzdü. kahkülü ile saçlarının uçlarındaki mavi tutamlar yağmur damlaları sebebiyle dalgalı hallerinden kurtularak tamamen düzleşmişlerdi, kaşları ise hâlâ çatıktı ve parmakları iki paket kedi mamasıyla dolu poşeti sıkıca tutmaya devam ediyordu. tanjirou, yanındaki oğlanın yeşil gözlerine yakalanmamak adına -çünkü o sırada gerçekten sinirliydi ve bardağı taşıran son damla gelirse kendisini yağmurun altına atmayı umursamadan koşmaya başlardı- bakışlarını kaçırsa da dudaklarının ince bir tebessümle kıvrılmasına engel olamamıştı.

bir süre orada kaldılar, yağmur yağmaya devam etti. tanjirou bu kocaman damlaların hızlarını hiç kesmemelerini, kara bulutların arkasına gizlenen canavarın bir süre daha gürlemesini diliyordu. bir sağanağın ortasında kalmalarına ve öğle yemeğinden beri tek lokma yemedikleri için mideleri bomboş olmasına rağmen inosuke ile olacaksam sorun yok, diye düşünüyordu tanjirou; tam o sırada yanında zenitsu olsaydı büyük ihtimalle kaldırımlara çarpan damlalardan bile daha hızlı bir şekilde gözyaşlarını akıtır ve zatürre olup ölecekleri hakkında bir şeyler söylemeye başlardı.

inosuke'nin kafası omzuna yaslanana kadar içinde bulundukları durumun pek de kötü olmadığını düşünen tanjirou, siyah saçlı çocuğun hareketi yüzünden hızını anında on katına çıkaran kalbinin yarattığı gürültünün duyulma endişesiyle yutkundu. "i-inosuke-"

"yağmur durana kadar uyandırma beni." diye homurdandı inosuke uykulu bir sesle. tanjirou kaç dakikadır zihninde yolculuk yaptığını bilmiyordu fakat yanındaki oğlanın üzerine çöken uykuyu ipucu olarak kullanıp bir tahminde bulunması fazlasıyla mantıksız olurdu çünkü inosuke'nin bir matematik dersinin ortasında ne kadar kısa sürede uykuya dalabildiğini bizzat şahit olduğu gibi kafasını yormasına sebep olacak bir şey yaşandığında yatağına girmesine rağmen bir saate yakın bir süre boyunca çatık kaşlarıyla durduğunu da biliyordu. şaşkınlıkla kıvrılan dudakları saniyeler öncesinden daha geniş bir gülümsemeyi yüzüne taşırken tanjirou omuzlarını hareket ettirmemeye çalıştığı bir nefesi içine çekti; kalbinin vuruşlarını kulaklarında hissedebiliyor, hoş bir şampuanın kokusu içinde gözlerini kapatıp anın tadını çıkarma isteği doğuruyordu ve kamado tanjirou da öyle yaptı; ne de olsa o anki durumları, her gün yaşanan bir şey değildi ve genç oğlan her bir saniyeyi zihnine kazımak istiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

kimi no na wa 》 tansukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin