0.6

3.5K 230 59
                                    

2011, Michael

Hızla soyunma odasından çıktıktan sonra koşmaya başladım. Okul koridorlarını geçtikten sonra kendimi zar zor dışarı atabilmiştim. Bir kaç saniye okul kapısının önünde durarak nefeslerimi düzene sokmaya çalıştıktan sonra tekrar koşmaya başladım. Futbol sahasına geldiğimde alt sınıfların spor dersi sürüyordu. Tribünlere otururken hala içimden kendime küfürler yağdırıyordum. Ve Luke'a. Bu davranışlarımı anlamlandıramıyordum ve bütün bunların suçlusu oydu.

Ne zaman onunla bir araya gelsek kalbimin göğüs kafesimi parçalayacakmışçasına hızlı atmasına engel olamıyordum. Ve aynı zamanda midemden boğazıma doğru yükselen bir sıcaklık geçtiği her yeri yakarken karşısında ayakta durabilmek için bile çabalamam gerekiyordu. O, hiçbir şey yapmadan bile vücudumun tüm düzenini bozabiliyor, beynimi alt üst edebiliyordu. Ve ben bu durumdan nefret ediyordum. Luke Hemmings'ten nefret ediyordum.

Onu öptüğüm gerçeği değildi pişman olmamın nedeni, ona olan arzumdu. Onu istememdi. Ve dudaklarımız sonunda buluştuğunda midemde yükselen tüm o karmakarışık hislerdi. Ve hatta nefretimin de sebebi bundan ibaretti.

Ben tüm bu karmaşıklıklar içinde tribünlere çökmüş bir gücün gelerek beni olduğum durumdan kurtarmasını dilerken sahaya o indi. Koç ile konuştuktan sonra bakışları beni bulduğunda kafamı başka yöne çevirdim. Ben içimden onunla yüzleşmemek için dua ederken, Tanrı bir kez daha benim yanımda olmayacağını gösterircesine onu bana yönlendirmişti. Ah, Tanrı gerçekten ne zaman benim yanımda olacaktı merak ediyordum doğrusu. Dünya üzerinde bir düzen kurduktan sonra ve bu düzeni bozacak istisnai durumlar yarattıktan sonra tüm bunları yukarıdaki yerinden izlemesi yanlıştı. Ancak barış içerisinde işleyebilecek bir dünya yaratıyorsan savaşı getirecek felaketleri yaratamazdın. Bu yanlış sayılmalıydı. Eğer insanları belli hücre topluluklarından, belli bir düzende yaratıyorsan; kromozom bozukluğu gibi hastalıklar veremezdin insanlara. Ve eğer devamlılık için bir kadın ve bir erkeği gerektiriyorsan; erkekleri erkeklere, kadınları da kadınlara düşkün yaratamazdın. Tanrı yukarıdan yazdığı sahneyi izlerken, düzeni bozan bizler dünya sahnesinde cezalandırılıyorduk. Oysa sahne baştan yanlış yazılmıştı, bizim elimizde olan bir şey değildi. Yine de tüm bunların yanlış olduğu hepimizin kafasına doğduğumuzdan beri konulmaya çalışılıyordu.

Eşcinselseniz, normal değildiniz. Bu bir hastalıktı, hastaydınız. Daha da ötesi; günahkardınız.

Ve benim tek istediğim normal olmak iken tek yapabileceğim tüm bu duygularımı bastırarak her şeyi inkar etmekti.

Onun bana yaklaştığını gördüğümde yerimden kalkarak sahayı terketmek için hazırlanıyordum ki bileğimi yakaladı.

" Michael. " diye mırıldandı, sesinde boy gösteren hayal kırıklığını görmezden gelmek zordu. Gözleri, yukarıda parlayan güneş ile kısılırken dudağını dişledi. " Yanlış bir şey mi yaptım? " Onun titreyen dudaklarına bakıp aramıza ilk tanıştığımız zaman olduğu gibi sert duvarlar örmek zordu. Tek istediğim onun yanağını okşayıp, her şeyin iyi olacağını söylemek iken başımı iki yana sallamak ile yetindim. Bu cevabım üzerine iç çekerek bana baktı.

" O zaman neden birden çekip gittin? " başımı yana yatırarak onun güzel yüzüne baktım. Pişman olacağımı biliyordum, onun benden nefret edeceğini de biliyordum. Yine de sözcüklerin dudaklarım arasından dökülmesine engel olamadım.

" Şu soyunma odasında olanlar konusunda, o öylesine bir şeydi. Bir daha konusunu açmazsak daha iyi olur. " Ona güven verici olduğunu düşündüğüm fakat aslında pezevenk gibi görünmeme yol açan bir gülümseme yolladıktan sonra arkamı dönerek ilerlemeye başladım. Henüz birkaç adım atmıştım ki ismimi seslendiğinde durdum. Omzumun üzerinden ona baktığımda kaşları çatılmıştı ve biraz önce ağlamak üzere olan Luke'tan eser yoktu.

" Senden nefret ediyorum. " Sesi yüksek değildi fakat dediğini duymakta zorlanmamıştım. Sıkıntıyla nefesimi dışarı üflerken ona orta parmağımı gösterdim ve önüme dönerek yürümeye devam ettim.

Nefret ediyormuş, hah, duygularımız karşılıklıydı.

Ben de ondan nefret ediyordum.

Daha doğrusu onu bu denli istiyor olmamdan nefret ediyordum. Yine de nefret, nefretti işte.

Ve aramızdaki bu nefret bir yıl boyunca tüm sinir bozuculuğu ile devam etmişti. Ne soyunma odası olayı bir daha yaşanmıştı ne de başka bir şey. Ta ki Luke Hemmings kendine bir kız arkadaş bulana kadar.

Uhm, tamam, bu kadar ilham dolu bir şekilde bu kadar sık güncellemem normal mi?

VE ASLINDA MICHAEL VE LUKE'UN ARASINDAKİ NEFRET BURDAN GELİYORDU ARKADAŞLAR TAMAMEN TRUE STORY DKSJKJŞM

Taslaklarımda dört bölümün daha, neredeyse hazır olduğunu bildirmekten gurur duyarım. Şu sıralar ilginiz beni o kadar mutlu ediyor ki! Kısa hikayede 20. sıraya çıkmışız. Hepinize teşekkürler xxBu arada bölüm parçası çok sevdiğim bir şarkı şu sıralar, dinlemenizi öneririm! Ayrıca multi *feels* *dayanamıyorum* *artık ilişkinizi açıklayın*

Sizi seviyorum, görüşlerinizi bekliyorum! xx

Friends | Muke ClemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin