Tanrı'nın Kırbacı'na Son Görev

İtibar Kaybı

Cenaze devam ederken oradan uzaklaşmak istemesi aslında Barlas'ın bu acıya dayanamaması değildi. Yılların verdiği tecrübe ona oradan kimsenin sağ çıkamayacağını bildiriyordu aslında.

Hafif bir tepeye geldiği vakit sırtındaki deriden kapüşonu kafasına geçirdi. Hava inanılmaz yağışlıydı. Kaşlarından suratına doğru sular akıyordu. Eliyle hafif beyazlamış sakallarını sıvazladı Barlas. 

Şimdi ne olacak diye düşündü bir müddet. Evet istihbarat lideriydi. Nice çocuk elinde büyüyüp çaşıt olmuştu,kimisi suikastçı olarak yetişmişti. Fakat Attila varken gözü korkuyordu herkesin. Onun ölümünün etkisini sadece kendi çaşıtları arasındaki birliğin bozulmasından dahi anlayabilirdi.

Koca Hun İmparatorluğu daha elem süreçler geçirecekti. Acaba Kayra ne yaptı diye düşündü bir süre. O da kendisinin birliğinde bir süre eğitim almış daha sonra çaşıt olmak istememiş ve orduda görev almıştı. Ama yine de kendisini tanır ve önemserdi. Acaba geri dönmeli miydi ?

Barlas atı huysuzlanınca uzun süredir daldığını fark etti. Kongar da yağmurdan etkilenmişti ve baya bir süredir açık alanda yağmurdan nasibini almıştı. Atını  yıllardır kendisine ait olan bir kulübeye yaklaştırdı. Üzerine tente serili ağaç dallarının arasında ilerletip usulca bağladı. Daha sonra etrafını dallarla kapattığı ve çevresini ağaçlar dikerek kamufle ettiği alana gitti. Yılların casusu ve suikastçısı doğal olarak evini de ulu orta yapmazdı.

Odunları kapalı zulasından çıkardı ve kırmaya başladı. Yaklaşık 1 saat geçmemişti ki terlediğini ve yorulduğunu hissetti. Üzerindekileri soğuk havaya rağmen hemen çıkarttı. Terli haliyle yiyeceği ayaz onu bu yaşta yatak döşek yatırabilirdi. Artık 40 yaşını devirmeye yaklaşan bu asker atletik yapısını koruyordu. Çift elli baltasıyla odunları parça parça bölmeye devam etti...